Libya bir kısır döngüde mi?

ADEM BİLAL
Abone Ol

Trablus cihetine bakınca, güç ve çıkar için birbirine diş bileyen küçük milis gruplarının hırsı kendinden büyük liderlerini ve bunlar ile bir türlü baş edemeyen, bunları adam akıllı bir merkezi orduya çeviremeyen beceriksiz siyasetçileri görüyoruz. Yapılacak bir seçimde Trablus kazansa bile, kazanmasını en içten dualarımızla dilesek bile, Hafter’in façasını bozacak güçlü bir lider çıkarmadıkça bu seçim galibiyetinin bir mânâsı olmayacak. Çünkü Hafter, muhtemelen yine masayı devirecek ve yine en başa dönmüş olacağız. Libya bu kısır döngüden daha fazlasını hak ediyor.

Birkaç ay önce Libya’nın komşuları Mısır, Cezayir ve Tunus’un dışişleri bakanları Kahire’de bir araya geldi, eş zamanlı parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılmak suretiyle ülkedeki fiili bölünmüşlüğün sona erdirilmesi ve istikrarın yeniden tesisi için çağrıda bulundu.

Bu çağrıdaki kilit nokta, ülkede seçimlerin âdil bir şekilde yapılmasını ve halkın kararına bütün tarafların saygı göstermesini içeriyor.

Ve sorun tam da bu noktada başlıyor. Çünkü biz bu filmi daha önce görmüştük. Hatırlarsanız, 2019 Şubat’ında o zamanki Trablus hükümetinin başındaki Fayiz es Serrac ile Bingazi hükümetinin de facto lideri konumundaki General Halife Hafter, BM gözetiminde Abu Dabi’de bir araya gelmiş ve yılsonunda seçimlere gidilmesi noktasında anlaşmıştı. Ve bu sürecin düğüm noktası 14-16 Nisan 2019’da Libya’nın Tunus ve Cezayir ortak sınırında yer alan muhteşem çöl kenti Gadamis’te yapılacak olan Millî Diyalog Konferansı olacaktı.

Hafter seçime inanmadı

Peki, ne oldu? General Hafter, bir asker olarak seçimlere pek gerek duymadığını, zaten kendisine karşı epey zayıf gördüğü rakip tarafı sadece 48 saatte yeneceğini düşünerek sürpriz bir saldırıyla Trablus önlerinde belirdi. Türkiye’nin de açık desteğiyle Trablus düşmedi, düşmek bir yana, Hafter’e sinir krizleri geçirten büyük bir ilerlemeyle karşı tarafı Bingazi’ye doğru geri püskürttü.

O günden sonra köprünün altından çok sular aktı. Arkasına açıktan Rusya, BAE ve Mısır’ı almakla kalmayıp Türkiye karşıtlığı mihverinde ABD ve AB mahfillerinde de sıkı dostlar edinen Hafter, döndü dolaştı, düşman bellediği Türkiye ile masaya oturmaya karar verdi.

Öyle ki dün Hafter’in ‘başbakanı’ Abdullah el Sani, Türkiye ile Trablus hükümeti arasında imzalanan deniz sınırları mutabakatını yerden yere vurmuş, Libya’nın yağmalanmasına göz yumulduğunu söyleyerek Yunanistan ile aynı safta yer almışken, bugün Yunanistan’ı hop oturtup hop kaldıran gelişmeler yaşanıyor. Çünkü Bingazi hükümeti de Türkiye ile yapılan deniz sınırları mutabakatının Libya’nın lehine olduğunu artık idrak etmiş görünüyor. Yunanistan’ın tam da bu mutabakat mucibince Libya’nın deniz sınırları içinde yer alan bölgede doğalgaz arama faaliyetlerine niyetlenmesi bardağı taşıran damla oldu belki de.

Para hassas konudur

Hepimiz iyi biliriz ki para hassas konudur. Meşhur bir kıssa der ki, erenlerden biri müritleriyle birlikte yürürken sokak itlerinin birbirleriyle oynaştığını gören bir mürit: “Ah efendimiz” demiş, “Ne de güzel geçiniyorlar.” Efendi hazretleri cevabı patlatıvermiş: “Ah be evladım, onların muhabbeti araya kemik girene kadar.” Demek ki Yunanistan ile Bingazi hükümetinin muhabbeti de araya doğalgaz girene kadarmış.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçenlerde İtalya başbakanı Giorgia Meloni ve Trablus hükümeti başbakanı Abdulhamid Dibeybe ile İstanbul’da bir araya gelişini de bu bağlamda düşünmek lazım. Evet, “winter is coming”... Libya öyle ya da böyle seçimlere gitmek zorunda. Son zamanlarda yaşananlara baktığımızda tablo şu: Gerek Trablus hükümeti gerekse Bingazi hükümeti son düzlüğe avantajlı taraf olarak girmek için elinden geleni yapıyor. Çünkü bu seçimin sadece bir kazananı olacak ve kaybeden tarafın denklem dışı kalması büyük bir ihtimal.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ve Trablus Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ile İstanbul’da bir araya geldi.

Trablus kaybederse...

Dibeybe kaybedip denklem dışı kalınca sadece Dibeybe kaybetmiş olmayacak. Muhtemelen başka adaylar çıkarsa bile Trablus’un seçimleri Bingazi’ye kaybetmesi kolayca hazmedilir bir durum olmaktan uzak. Hafter öyle sıradan biri değil. Nisan 2019’dan Haziran 2020’ye değin yaklaşık bir buçuk yıl boyunca Trablus’a bomba yağdırıp sivilleri katleden ve şehri harabeye çeviren birinden bahsediyoruz. Uzun yıllar Kaddafi’nin yakın adamı olarak Trablus’da yaşasa da Hafter aslen Bingazi yakınlarındaki Ecdebiye şehrinden.

Diğer yandan ülke nüfusu yaklaşık 7 buçuk milyon ve bunun 1 buçuk milyonu başkent Trablus’da yaşıyor. Bingazi nüfusu ise Trablus’un ancak yarısı kadar. Hafter’in seçim işinden niçin pek hazzetmediğini buradan çıkarmak mümkün. 2019’da seçimleri kazanacağına inancı olsaydı, Trablus’a böyle delice bir saldırı yapmaya kalkışır mıydı? Akile Salih gibi bazı dostlarının bile eleştirdiği bu saldırı muhtemelen gerçekleşmezdi.

Milislerin elinde bir başkent

Trablus cihetine gelince, orası da pek sütliman sayılmaz. Mayıs ayında İstikrar Destek Birimi komutanı Abdulgani el Kikli’nin 444. Tugay komutanı Mahmud Hamza tarafından infazı başkentte ortalığı birbirine kattı. Çıkan hadiselerde en az 8 kişi ölürken bazı gruplar Başbakan Dibeybe’nin istifasını istedi. Bu gruplara destek veren 3 bakan da başbakanın istifası talebiyle kabineden istifa etti.

Aslına bakarsanız, Trablus merkezi hükümetin gevşek bir şekilde kontrol ettiği milis güçlerinin elinde. Bu milis grupları arasında zaman zaman güç ve çıkar çatışmaları yaşanıyor ve bu da sosyal dokuyu sürekli kanatan bir huzursuzluk olarak sokaklara yansıyor. 2023’te bu kez Mahmud Hamza, Mitiga havalimanını kontrol eden başka bir rakip milis grup tarafından gözaltına alınınca Trablus yine birbirine girmiş, çıkan çatışmalarda 55 kişi ölmüş, 146 kişi de yaralanmıştı.

Tüm olup bitene topluca bakıldığında, ülkenin ve dolayısıyla yapılacak seçimlerin ne denli pamuk ipliğine bağlı olduğunu görebilmek mümkün. Türkiye ile Hafter arasındaki buzların biraz da zamana yayılarak çözülme sürecini belki de buradan okumak lazım. Biliyorsunuz, geçen yıl Türkiye, Bingazi’ye başkonsolosluk açma kararı aldı. Şimdi Bingazi hükümetinin genelkurmay başkanı olan, Halife Hafter’in oğlu Saddam Hafter de 4 Nisan 2025’te şu anki genelkurmay başkanımız Selçuk Bayraktaroğlu’nun davetiyle Ankara’ya gelmiş ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile de bir görüşme yapmıştı.

Hafter dümeni Türkiye’ye kırar mı?

Halife Hafter.

Yunanistan’ın Libya karasularında doğalgaz arama faaliyetine girişmesinin, Bingazi hükümetini Türkiye ile yapılan deniz sınırları mutabakatına onay verme safhasına getirdiğini söylemiştik. Hafter’in Türkiye ile buzları kırma sürecinin kritik dönüm noktası işte bu onayın gerçekleşmesi olacak. Bu onay gerçekleşirse TCG Kınalıada gemisinin Bingazi ziyaretinin mânâsı da pekişecek. Zaten BM tarafından onaylanmış olan Türkiye-Libya deniz sınırları mutabakatı, böylece Libya’nın tüm taraflarınca kabul gören bir anlaşma olarak hukûkî açıdan sağlam bir zemine oturacak.

Hafter’in dümeni Türkiye tarafına kırmasının bizzat kendi açısından da önemi büyük. Bugüne dek BAE tarafından fonlanan bir savaş lordu görüntüsü veriyordu. Trablus saldırısı ile kendi dostlarının bile eleştirilerine muhatap oldu, Libya halkı nezdinde ciddi prestij kaybına uğradı. BAE’nin uydusu olmaktan çıkıp kendi rüştünü ispatlaması, kan dökmeyi bırakıp ülkesi ve toplumu için artık olumlu işler başarması gerekiyor.

Amele mi, mimar mı?

Yıkmak için sadece bir amele tutmanız yeter. İnşa etmek içinse çok daha fazlasına ihtiyaç var. Hafter’in elinde bir kazmayla kendi ülkesini tarumar eden BAE amelesi olmaktan bir an önce çıkıp, ülkesini gerçek mânâda imar eden bir mimara dönüşmesi onun belki de son şansı. Kabul edelim, etmeyelim, şu anda Libya’nın en güçlü adamı o.

Trablus cihetine bakınca, güç ve çıkar için birbirine diş bileyen küçük milis gruplarının hırsı kendinden büyük liderlerini ve bunlar ile bir türlü baş edemeyen, bunları adam akıllı bir merkezi orduya çeviremeyen beceriksiz siyasetçileri görüyoruz. Yapılacak bir seçimde Trablus kazansa bile, kazanmasını en içten dualarımızla dilesek bile, Hafter’in façasını bozacak güçlü bir lider çıkarmadıkça bu seçim galibiyetinin bir mânâsı olmayacak. Çünkü Hafter muhtemelen yine masayı devirecek ve yine en başa dönmüş olacağız.

Libya bu kısır döngüden daha fazlasını hak ediyor.