Medine pazarı: En tesirli boykot

ADEM BİLAL
Abone Ol

Size 1400 yıl önceki Medine şehrinin ahvâlini arzettik. Ekonomiye Yahudilerin hükmetmesi hasebiyle günümüz Türkiye’sine ne kadar benzediğini de hep birlikte görmüş olduk. Hz. Peygamber'in (ﷺ) Medine şehri üzerindeki Yahudi hâkimiyetini nasıl kırdığını artık biliyoruz. Bize düşen nebevî yoldan ilerlemek ve tefeci Yahudi sisteminden yakamızı sıyırıp kendi değerlerimize uygun Müslümanca bir pazarı ihya etmektir. Türkiye'ye ve dünyaya kan kusturan siyonist Yahudi sistemi alaşağı etmenin yegâne yolu budur.

1400 yıl öncesindeyiz. Hz. Peygamber (ﷺ) Medine'ye henüz hicret etmiş. Medine büyük bir değişmenin/dönüşmenin eşiğinde. İslam dini şehre kendi mührünü vurmaya başlamış ve ilkin şehrin kalbini oluşturan büyük bir mescit inşasına başlanmış. Daha sonra “Medine Sözleşmesi” diye anılan ve devletin nüvesini teşkil eden ortak bir metin üzerinde mutabakata varılıp, Medineli Müslüman aşiretler, Mekkeli Muhacirler ve şehirdeki Yahudi kabilelerin hak ve hukukları tespit edilerek şehrin yeni liderinin Hz. Peygamber (ﷺ) olduğu taraflarca tasdik edilmiş.

Şehir siyasi olarak Müslüman Arapların eline geçmiş ama ekonomik yapı neredeyse tamamen Yahudilerin kontrolünde. Cuma günü kurulan ve şehrin umumuna hizmet eden en büyük pazar, Yahudi kabilesi Kaynuka oğullarının semtinde. Diğer büyük pazar Zübâle de yine bir Yahudi pazarı. Medineli Arapların elindeki Müzâhim pazarı ise aynı isimli kalenin civarında ve bunun sahibi de münafıkların meşhur lideri Übeyy oğlu Abdullah'tan başkası değil.

Günümüz Türkiye'sinden dünün Medine'sine

Şimdi şu manzara üzerine hep birlikte kafa yoralım.

Burası Türkiye. 1071 yılında Malazgirt meydan muharebesinde Doğu Roma İmparatorluğu'nu mağlup eden Alparslan ve onun İlayı Kelimetullah adına gaza eden halkı tarafından İslam diyarına dönüştürülmüş. Halkın ezici çoğunluğu Müslüman. Siyaseten bakıldığında, dinle uzaktan yakından alâkası bulunmayan CHP bile seçimlerde başörtülü adayları öne sürmeye mecbur kalmış. Fakat gelin görün ki ekonomik yapı tıpkı Hz. Peygamber (ﷺ) Medine'sinde olduğu gibi Yahudilerin elinde.

Üstelik öyle vahim derecede bir Yahudi hâkimiyeti var ki bir temizlik mamulü, Türkiye'nin en işlek noktalarına Müslümanlar ile alay edercesine Filistin bayrağının renklerini kullanarak “Mikroplara kaçacak yer yok” diye bangır bangır anırabiliyor.

Medine'nin ekonomisi tıpkı günümüzün Türkiyesi gibi Yahudilerin ve bizden birileri olarak görüntü verip gizlice Yahudilere çalışan münafıkların elindeyken Hz. Peygamber (ﷺ) ne yaptı, bu vaziyeti sineye mi çekti bizim gibi? ASLA!

Nebevî yol tek çâredir

Önce şehirdeki Yahudi ve münafıkların kontrolündeki bütün pazarları dolaşarak bir keşif yapıp buna göre kendi stratejisini oluşturdu ve Medine'nin en büyük pazarı olan Kaynuka oğulları pazarının hemen karşısındaki bir noktada, Baki ez-Zübeyr semtinde bir çadır kurmak suretiyle burasını Müslümanların pazarı olarak ilân etti. Bu teşebbüse Yahudilerin tepkisi gecikmedi. Kendisi baba tarafından Arap olmakla birlikte anası cihetinden Yahudi sayılan ve Yahudilere liderlik eden Eşref oğlu Ka'b bu çadırın iplerini keserek sabotaj yaptı.

Ka'b zaten baştan beri rahat durmayan, Hz. Peygamber'in (ﷺ) teşrifiyle değişen yeni Medine'den hiç de memnun kalmayan biriydi. Bedir ﷺaşında Müslümanların galip gelmesiyle tamamen çıldırdı, şair olması cihetiyle Müslümanları ve bilhassa Hz. Peygamber'i (ﷺ) hicveden şiirler yazmaya, aleyhte propaganda yapmaya başladı. Bu hareketi kendisinin de kabul ettiği Medine Sözleşmesi'ne ihanetti ve neticesinde lâyık olduğu cezayı buldu.

Kaynuka oğulları Ka'b ile aynı fikirdeydi. Yahudiler olarak sayıca azınlık olsalar da tefeciliğe dayalı ticaret sistemiyle ekonomik gücü ellerinde tuttukları için Medine'de istedikleri gibi at oynatıyorlardı. Münafıkların lideri Übeyy oğlu Abdullah ile de ittifak halindeydiler. Hz. Peygamber (ﷺ) gelmezden önce Medineli Arapların dolayısıyla şehrin lideri olan Abdullah zengin Yahudiler ile işbirliği yaparak Arap ahaliyi soyup soğana çevirmiş, büyük bir servet elde etmişti.

Soygun düzeni böyle yıkılır

Hz. Peygamber (ﷺ) Medine pazarını kurmakla Yahudilerin münafıklar ile el ele verdiği müesses soygun düzenini bozmuş oldu.

Pazara, ticârî ilişkilere 'önce ahlâk' diyerek insânî prensipleri getirdi.

Medine pazarını bizzat kendisi denetledi, bu prensiplere uymayanları bizzat ikaz etti. Medine pazarı bu prensipler üzerinde kısa zamanda halkın teveccühünü kazandı. Artık ne aldatan ne de aldanan vardı. Bu pazarı Yahudi ve münafık pazarlarından üç mühim vasıf ayırıyordu:

  • • Medine pazarında esnaftan vergi alınmıyordu.
  • • Medine pazarında kimse sabit yer edinemiyordu, erken gelen istediği yere pazar açabiliyordu. Dolayısıyla sermayenin tahakkümü yoktu. En fakir tacir bile erken geldiği vakit köşe başını tutup malını satabiliyordu.
  • • Çığırtkanlık yani bugün mânâda reklam yasaktı.

Tefeci Yahudilerin Medine şehrindeki ekonomik hükümranlığı Medine pazarının kurulmasıyla son buldu. Onlar da tepkilerini, Kaynuka oğulları pazarında malını satan Müslüman bir kadına şerefsizlik yapmak suretiyle gösterdiler ve bunun neticesinde Müslümanlara ﷺaş açmış oldular. Sonları az daha Eşref oğlu Ka'b gibi olacaktı ama dostları olan münafıkların lideri Übeyy oğlu Abdullah yetişerek Hz. Peygamber'den (ﷺ) onların öldürülmemesini istedi. Her zaman şehirdeki dengeleri koruyan Hz. Peygamber (ﷺ) de onları Medine'den sürgün etti. Kaynuka oğullarının şehirden gidişiyle Yahudilerin gücü iyice azaldı.

En tesirli boykot

Size 1400 yıl önceki Medine şehrinin ahvâlini arz ettik. Ekonomiye Yahudilerin hükmetmesi hasebiyle günümüz Türkiyesine ne kadar benzediğini de hep birlikte görmüş olduk. Hz. Peygamber'in (ﷺ) Medine şehri üzerindeki Yahudi hâkimiyetini nasıl kırdığını artık biliyoruz. Bize düşen nebevî yoldan ilerlemek ve tefeci Yahudi sisteminden yakamızı sıyırıp kendi değerlerimize uygun Müslümanca bir pazarı ihya etmektir. Türkiye'ye ve dünyaya kan kusturan siyonist Yahudi sistemi alaşağı etmenin yegâne yolu budur.

EN TESİRLİ BOYKOT, MEDİNE PAZARINI YENİDEN İNŞA ETMEKTİR.