Odaların gelir kalemleri: Devlet içinde devlet

TEVFİK ŞAHİN
Abone Ol

‘Oda’lar, sosyal ve iktisadi yapımıza sonradan eklenmiş kurumlar değil, aksine yüzlerce yıllık Türk geleneğinin devamıdır. Ahilik kurumu zamanla Osmanlı’daki loncalara dönüşmüş, loncalar da bugünkü ‘oda’lara evrildi. Fakat bu evrim sırasında odalar görev ve sorumluluklarından, iktisadi yapıyı düzene koyma niyetlerinden tamamen sıyrılarak, topluma kendi düzenini dayatan bir sistem hâline geldi.

Araçların amaca dönüşmesi ve amaçların da basit araçlar olarak görülmesi, bütün sistemlerde çürümenin en büyük adımını oluşturuyor. ‘Odalar ve borsalar’ sisteminde de durum bundan farklı olmadı. Ekonomik sistemin unsuru olan esnaf ve sanatkârların çıkarlarını koruyup, toplumun çıkarlarına zarar vermesini de engellemek üzerine kurulan, yani temelde “toplum ahlâkını” amaç edinen ‘oda’lar; bu amaç yolunda araç olarak kullandıkları gelirleri amaca dönüştürüp “ahlâk” unsurunu da saf dışı bırakınca bugünkü karmaşık yapılar ortaya çıktı.

Ayakbastı Parası Ve Yıllık Haraç

Türkiye'nin oda babaları
Gerçek Hayat

Bu gelir kalemlerinin en büyüğü olmasa da, ‘oda’ların bugün iktidar gibi davranmalarını sağlayan en büyük güç, ‘kayıt ücreti ve idatlar.’ Devletten diplomasını alsa da, pek çok iş kolu çalışanı bir odaya kayıt yaptırıp haraç vermeden mesleğini yapamıyor. ‘Oda’lara yapılan mecburi kayıtlar sırasında ve sonrasında her yıl belli bir miktar idat/ücret alınıyor. Kayıt ücreti ve yıllık idat, yetişkin asgarî ücretin brüt tutarının yüzde onundan az, bu ücretin yarısından fazla olamıyor. Yani 2020 için giriş ücreti ve idatlar için yasal sınır 294 lira ile 1470 lira arasında. Odaların milyonlarca üyesi hesaba katıldığında, toplanan paranın verdiği iktidar hissi bugünkü çarpık durumu açıklıyor.

Ali Kıran Baş Kesen Aidatı

‘Oda’ların kendini devlet ve iktidar gibi hissetmelerinin asıl nedeni ise, yalnızca devlette olan bir gücün kendilerine de tanınmış olması. O gücün adı da ‘munzam idat.’

Kanunda bu idat için yapılan açıklamada “Odalarca her yıl için; gerçek kişi tacir ve sanayicilerin gelir vergisine ilişkin beyannamelerinde gösterilen ticarî kazanç toplamı; tüzel kişi tacir ve sanayicilerin ise ödeyecekleri kurumlar vergisine ilişkin beyannamelerinde gösterilen ticarî bilanço kârı üzerinden binde beş oranında munzam idat tahsil olunur” deniliyor. Daha açık ifadeyle, yıllık kazancınızın binde beşini, üyesi olduğunuz ‘oda’ya vermek zorundasınız. Bir tür vergi gibi işleyen sistem, ‘oda’lara da açıkça ‘devlet gücü’ tahsis ediyor.

En Büyük Kalem ‘Belge Bedelleri’

Oda ve borsaların en büyük gelir kalemlerini, ‘belge bedelleri’ adı altında toplanan muğlak gelirler oluşturuyor.

  • Bankaların ‘masraf’ adı altında aldıkları ve gelirlerinin yaklaşık yüzde 60’ına denk gelen haksız kazançlar gibi, ‘oda’lar da istedikleri türde ve oranda ‘belge bedeli’ belirleyerek gelirlerini katlıyor. Kanunda 20 madde ile bu belgelerin neler olduğu belirlense de, bu maddelerin sınırları çok geniş tutulduğu için sık sık suistimaller yaşanıyor.

Üyelik belgesi, kimlik belgesi gibi isimler altında ‘Oda’lara sınırsız ek kaynak açma hakkı veriyor. Mesela Mimarlar ve Mühendisler Odası’ndan ‘büro tescil belgesi’ almanın maliyeti SMM durumuna göre 1000 ile 1500 lira arasında değişiyor. Ama her mühendis yenilemede, adres değişikliğinde ‘oda’ya 200 ile 400 lira arasında bir ‘belge ücreti’ ödemeniz gerekiyor. ‘Oda’lar, üyelikten çıkarken istedikleri belgeler için ise, zaman zaman girerken istediklerinden fazla ‘masraf’ alıyor.

Hiçbir Gelir Kalemi Atlanmamış

Oda ve borsaların en büyük gelir kalemlerini, ‘belge bedelleri’ adı altında toplanan muğlak gelirler oluşturuyor.

Bu kalemler dışında oda ve borsaların pek çok gelir kapısı daha bulunuyor. Bunlar, kanunda;

► yapılan hizmetler karşılığı alınan ücretler,

► yayın gelirleri,

► bağış ve yardımlar,

► para cezaları,

► iştirakler kârı,

► gemilerden alınacak ücretler,

► misil zamları,

► menkul ve gayrimenkul sermaye iratları,

► şirket kârları ve döviz gelirleri,

► tarife tasdik ücreti,

► sair gelirler şeklinde sıralanıyor. Pek çoğuyla ilgili kanunda net açıklama bulunmuyor. Bu da keyfiliğe neden oluyor.

Para Bunları Da Bozdu

  • Odaların da atası olan Osmanlı loncaları, gelirlerini bugünkü odalar gibi üyelerinden temin ederdi. Esnaftan alınan idatlar, çırak-kalfa taifesinin imtihan harçları, birtakım bağışlar ve eğitim gelirleri, bir tür havuz sistemi olan ‘Teavün Sandığı’nda toplanırdı. Fakat burada toplanan gelirler, mutlaka yine esnaf için harcanırdı. İhtiyacı olan veya işini genişletmek isteyen esnafa borç verilir ve lonca faiz almazdı.

Net miktarı bilinmese de, TOBB’un elinde 6 milyar ile 10 milyar dolar arası bir kaynak olduğu tahmin ediliyor.

İhtiyarlık sebebiyle dükkânlarına gidemeyen ustalara (aceze) yaşlılık sigortası ödenir; sakat veya hasta esnafa (malûlin) bu sandıktan yardım edilirdi. Benzer yükümlülükler, bugünkü ‘oda’ların kanuni düzenlemelerinde de yer alıyor. Fakat sistem bozulduğu için odalar, borsalar ve barolar gelirlerini sadece daha da zenginleşmek için kullanıyor. Son olarak koronavirüs nedeniyle zor günler yaşayan esnaf için TOBB ‘Nefes Kredisi’ adında bir kredi açmış, bir banka üzerinden verdiği kredi için diğer bankaları bile kıskandıracak yüksek bir faiz belirlemişti. Yani esnaftan toplanan parayla esnafa tefecilik yapıldı. Cumhurbaşkanlığı’nın başlattığı yardım kampanyasına TOBB’un yaptığı 10 milyon liracık yardım ise büyük tepki çekti. Net miktarı bilinmese de, TOBB’un elinde 6 milyar ile 10 milyar dolar arası bir kaynak olduğu tahmin ediliyor. Buna diğer oda, baro ve birliklerin para rezervlerini ekleyin hepsi âdetâ devlet gibiler. Bu paralar pek çok ülkenin bütçesinden bile büyük.