Ömer Muhtar filmi ve Cufra’nın geleceği

SELÇUK TÜRKYILMAZ
Abone Ol

Ömer Muhtar filminin çekildiği yıllarda İslam dünyası için bir şeylerin değişmeye başladığı iddiasını 1990’ların hemen başındaki gelişmeler de doğrular. Bağımsızlıkçı fikirler güç kazanıyor ve yerel ile millî olan arasındaki uyum bariz bir şekilde öne çıkıyordu. İslâmî Selamet Cephesi ve Nahda gibi uyanış döneminden sonraki aşamayı temsil eden hareketlerin millî düzeyde güçlü bir temsil kabiliyetine sahip olması, emperyalist merkezlerin yeni bir müdahale dönemine geçiş yapması ile neticelendi.

Seksenlerde Ömer Muhtar filminin çekilmesi bile başlı başına önemliydi, İslam dünyasında bir şeyler değişmeye başlamıştı.

Ömer Muhtar filmini ilk defa ne zaman seyrettiğimi hatırlayamıyorum. Fakat o yıllarda artık bizim için bir şeylerin değişmeye başladığı açıkça görülebiliyordu. Tarihin dönemlere ayrılması hadiseleri daha derinden kavramaya yardım ediyor. Seksenlerde Ömer Muhtar filminin çekilmesi bile başlı başına önemliydi, İslam dünyasında bir şeyler değişmeye başlamıştı. Akdeniz’i kuşatan İslam ülkelerinde sömürgecilik dönemlerinin yapılarına yönelik tabandan gelen bir itiraz vardı. Bu itirazın yeni bir toplumsallaşma modeline yaslanmış olmasını ayrıca kaydetmek gerekir. Çağrı ve Ömer Muhtar’ı bu itirazın bir yansıması olarak görebiliriz.

  • Her iki filmi, bir sanat dalı olarak sinemanın kendi kavramları ile tahlil etmek elbette önemlidir fakat Batı hegemonyasına karşı itirazı yani siyasî koşulları bir kenara koyduğumuzda “mesaj”ın yoğunluğu kaybolur.

Yıllar sonra tekrar seyrettiğimde bazı bölümlerin tam olarak anlaşılmadığı fark ediliyordu.

Fakat Ömer Muhtar’ın bir iki sahnesinde hissettiklerim yıllar içinde pek değişmedi. Bu sahnelerden birinde Ömer Muhtar’ın yakalanmaması için kendini feda eden genç sorguya alınır. Yakalanan Libyalı genç çok ağır işkenceden geçmiş olmasına rağmen konuşmamış ve kendini ölüme (şehadete) hazırlamıştır. İtalyan komutanlardan biri, Libyalı gence “bize katıl” dediğinde, meşhur komutan Graziani “sen benden daha merhametsizsin” der ve bütün ihtiyaçlarının giderilerek gencin sabahleyin idam edilmesi emrini verir. Gencin fedakârlığı Ömer Muhtar’ın direnişi sürdürmesine ve Libya’da bağımsızlık fikrinin ayakta kalmasına bağlanmıştır. Sonuçsuz bir fedakârlık değildir.

Ömer Muhtar’ın en yakın adamı Libya’nın bağımsızlığı fikrinden Kufra’nın savunulması fikrine yöneliyor ve bu, oldukça haklı bir gerekçeye dayanıyordu.

Aynı şekilde İtalyan ordusu çölün ortasına, Kufra’ya doğru yürüyünce Ömer Muhtar ile Kufralı bir mücahit arasında geçen diyalog önemlidir. İtalyanlar şaşırtıcı bir şekilde çölün ortasına ilerlerken Ömer Muhtar da kuzeye yönelerek İtalyanları şaşırtmak ister. Kufralı mücahit Ömer Muhtar’a gitmek zorunda olduğunu, Kufra’nın ve ailesinin kendisine ihtiyacı olduğunu söyler. Filmi ilk seyrettiğimde Kufra’nın bugünkü kadar stratejik bir yer olduğunu bilmiyordum. Fakat bu sahnenin filmin kurgusunda kritik bir öneme sahip olduğu anlaşılıyordu.

  • Ömer Muhtar’ın en yakın adamı Libya’nın bağımsızlığı fikrinden Kufra’nın savunulması fikrine yöneliyor ve bu, oldukça haklı bir gerekçeye dayanıyordu. Mücahitler, sevdikleri arasında tercih yapmak zorunda kalmıştı. Fakat Ömer Muhtar’ı yenilgiye götüren süreç de bu şekilde başlıyordu. Bu sahne, iyi kurgulanmış bir trajedi örneğidir ve anlatımı çok daha etkili hâle getirmiştir.

Libyalı mücahidin Kufra’yı savunmak için Ömer Muhtar’dan ayrıldığı sahne filme anlatım gücü kazandırmıştı, ama başlangıç noktasıyla ilgili eksik bir cümle bütünün fark edilmesini imkânsız hale geliyordu.

Ömer Muhtar’ın yargılandığı sahneler de etkileyici bir dile sahiptir. Sorgulamanın devam ettiği bir anda Ömer Muhtar, 20 yıl boyunca İtalyanlara karşı vatanını savunduğunu belirtir. İlk seyrettiğimde bu sahnedeki 20 yıl ifadesi dikkatimi çekmemişti. Bununla İtalyanların sömürgeci bir güç olarak Libya’yı işgal ettiği zamana atıf yapıldığı anlaşılıyordu fakat Enver, Mustafa Kemal, Nuri Bey gibi Osmanlı subaylarının, o 20 yılın başlama anındaki rolü eksik kalıyordu. Abdürreşid İbrahim gibi Sibirya Türklerinden İslamcı fikir ve eylem adamının ellili yaşlarında orada olması da 20 yılın anlaşılması açısından önemlidir. Libyalı mücahidin Kufra’yı savunmak için Ömer Muhtar’dan ayrıldığı sahne filme anlatım gücü kazandırmıştı, ama başlangıç noktasıyla ilgili eksik bir cümle bütünün fark edilmesini imkânsız hale geliyordu.

Ömer Muhtar ile Osmanlı ve Türkiye arasındaki bağlara dikkat edilmemişti fakat bunu da geçen asrın azizliği ile açıklayabiliriz.

Filmin yapımından kırk yıl sonra Libya ile ilgili bir sorunda Kufra’nın stratejik değeri ile öne çıkması, Ömer Muhtar filmini yapanların Libya gerçekliğini çok başarılı bir şekilde yansıttıklarına işaret eder. İfade etmeye çalıştığımız gibi Ömer Muhtar ile Osmanlı ve Türkiye arasındaki bağlara dikkat edilmemişti fakat bunu da geçen asrın azizliği ile açıklayabiliriz. Aradan geçen onlarca yıldan sonra Ömer Muhtar’ın oğlu, Türkiye’ye geldiğinde Enver Paşa’nın torunu ile görüşür. Bir asırlık zaman coğrafyanın dinamikleri üzerinde çok olumsuz etkiler bırakmamıştır. Nitekim 2012’deki buluşmadan çok kısa bir zaman sonra Libya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin derinliği bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Bağımsızlıkçı fikirler güç kazanıyor ve yerel ile millî olan arasındaki uyum bariz bir şekilde öne çıkıyordu.

Ömer Muhtar filminin çekildiği yıllarda İslam dünyası için bir şeylerin değişmeye başladığı iddiasını 1990’ların hemen başındaki gelişmeler de doğrular. Bağımsızlıkçı fikirler güç kazanıyor ve yerel ile millî olan arasındaki uyum bariz bir şekilde öne çıkıyordu. İslâmî Selamet Cephesi ve Nahda gibi uyanış döneminden sonraki aşamayı temsil eden hareketlerin millî düzeyde güçlü bir temsil kabiliyetine sahip olması, emperyalist merkezlerin yeni bir müdahale dönemine geçiş yapması ile neticelendi.

  • Libya, Tunus ve Fas’ın maruz kaldığı müdahaleleri Arap Baharı eksenine sıkıştırmamak gerekir. Arap Baharı, sürecin bir parçasıdır ve önemsenmelidir. Fakat Fas, Cezayir, Tunus, Libya ve Mısır olaylarını çok daha geniş bir perspektiften ele almak gerekir.

Siber vatanı hep beraber koruyacağız
Gerçek Hayat

Bugün biz genel olarak Cufra adını tercih ediyoruz. Bu değişiklik bile önemli bir göstergedir. Yıllar içerisinde kendi coğrafyamızdan uzaklaşmışız. Fakat şartlar bizi yeniden Kufra adını da öğrenmeye itiyor. Bunu coğrafyanın dinamiklerinin harekete geçmesiyle izah edebiliriz. Yüz yıllık yabancılaşma içinde farklı tecrübelerimiz oldu ve coğrafya bizi yeniden bir araya getiriyor.