Orta Asya’da sınır kavgaları bitiyor

SAMİR BABAOĞLU
Abone Ol

1991’DE Sovyetler Birliği dağıldığı zaman Orta Asya cumhuriyetleri hem olumlu hem de olumsuz anlamda birçok mirası da devralmış oldu. 70 yıllık süreçte bölgeye yapılan alt yapı ve üst yapı yatırımları, eğitim seferberliği, kültür ve sanat alanında yapılan yatırımlar olumlu bir miras olarak değerlendirilirken, zor ekolojik ve ekonomik durum, potansiyel etnik çatışma alanları ve eyaletler arası sınır problemleri de olumsuz miras olarak devredilmiş oldu.

Sovyet öncesi dönemde Orta Asya’da hiçbir ulus devlet olmadığı halde, Stalin’in milletler politikasıyla birlikte bölge halkları birbirinden ayrılmış oldu. 1924-1936 yılları arasında çıkarılan yasalarla yüz yıllardır bir arada yaşayan halklar bir anda kendilerini farklı cumhuriyetler, farklı etnik kimlikler ve farklı sınırlar içinde bulmuş oldular. Sovyetlerin dağılmasının üzerinden 30 sene geçmiş olsa da problemli miraslardan en ciddisi olarak görülen sınır sorunları henüz tam çözüme kavuşturulmuş değil. Zaman zaman etnik çatışmalara da neden olan bu meselenin çözümü için son yıllarda ülkeler arasında önemli mesafeler alındı.

Sınırlar hangi̇ amaçla çi̇zi̇ldi̇?

Stalin’in miras bıraktığı Orta Asya’daki sınır sorunlarının ne kadar ciddi ve derinlerde olduğunu anlatmak için sanırım Soh bölgesi örneği yeterince açıklayıcı olacaktır. 80 bin nüfuslu, 352 km2’lik Soh tamamen Kırgızistan sınırları içerisinde yer almasına rağmen Özbekistan’ın Fergana bölgesinin bağımsız bir idari-bölge birimidir ve nüfusunun %99’u Taciklerden oluşmaktadır. Üç ayrı etnik bileşeni bir araya getiren bu trajik coğrafi bölünmeye bakıldığında insanın aklına iki ihtimal geliyor:

Sınırları belirleyenler ileride ciddi etnik ve siyasî bir çatışmanın temellerini atmayı planlamışlar.

Yetkililer “Sovyetler Birliği tek bir devlet olduğu için hangi etnik grubun hangi bölgede yaşadığı önemli değil” diyerek sınırları çizmişler.

Pri̇gorodny ve Kırım örneği̇

Komünist idarî aklın işleyiş şekline baktığımızda, yukarıdaki iki ihtimalin de gerçek olma durumunun olduğunu belirtmekte fayda var. Her iki ihtimalin de gerçek olma olasılığıyla ilgili Orta Asya dışından iki örnek verelim: 1944’de yüz binlerce Çeçen-İnguş yurtlarından sürüldüğü zaman, İnguşların yoğun olarak yaşadığı Prigorodny bölgesi Kuzey Osetya’ya bağlandı ve bölgeye Osetler yerleştirildi. 1957’de İnguşlar geri dönerken kendi yaşadıkları bölgelerde Osetleri buldular ve bu gerginlik Sovyetler döneminde küçük çaplı, 1989-1992 yılları arasında ise büyük çaplı İnguş-Oset etnik çatışmasına dönüştü.

İkinci ihtimale örnek olarak da, SSCB Komünist Parti Genel Sekreteri Nikita Kruşçev’in 1954 yılında Kırım’ı Ukrayna’ya bağlaması kararını göstermek mümkün. Bazı kaynaklarda bu kararının arkasında Kruşçev’in Ukraynalı eşine hediye olarak Kırım’ı Ukrayna’ya “bağışlaması” gösterilse de, o dönem Kırım’ın Rusya SSC’ye veya Ukrayna SSC’ye bağlı olmasının Moskova’daki merkezî idare için bir farkı yoktu. Çünkü 15 üye ülke tek bir merkeze bağlıydı ve tek merkezden idare ediliyordu.

Çözüm merkezi̇ Moskova idi

Orta Asya’da bugün krize sebep olan ve zaman zaman silahlı çatışmaya dönen bu sınır sorunları da SSCB zamanında “tek vatan” anlayışından dolayı problem olarak gözükmüyordu ve cumhuriyetler arasındaki her hangi bir anlaşmazlık direkt Moskova’dan çözülüyordu. Ama bağımsızlık kazanıldıktan sonra cumhuriyetler bu sorunları kendi başlarına çözmek zorunda kaldılar.

Her ülkenin kendine özgü potansiyeli, kendine özgü iç ve dış dinamikleri olduğundan dolayı, yetkililer mevcut sınır sorunlarını ülkelerinin çıkarları açısından çözmeye çalıştılar ve bu da bir dereceye kadar aralarındaki anlaşmazlığın nedeni oldu.

Orta Asya cumhuriyetleri arasındaki iç sınırların toplam uzunluğu 8 bin km’den fazladır. Kazakistan 3955 km ile en uzun iç sınıra, Türkmenistan 2206 km ile en kısa iç sınıra sahiptir. Cumhuriyetler arasındaki en uzun sınır 2330 km ile Kazakistan-Özbekistan sınırı, en kısa sınır 413 km ile Kazakistan-Türkmenistan sınırıdır. Kazakistan en uzun iç sınıra sahip olmasına rağmen sınır sorunlarını en erken ve problemsiz çözen ülke oldu. 2001’de Kırgızistan’la sınırları belirleme konusunu çözen Kazakistan, diğer komşu ülke Özbekistan’la 2002’de, Türkmenistan’la ise 2017’de tamamen anlaştı. Türkmenistan da 2017’de Özbekistan ve Kazakistan’la sınırlarını belirleyerek önemli bir sorunun üstesinden gelmeyi başardı.

Orta Asya Cumhuriyetleri arasındaki sınır sorunlarına baktığımızda Kazakistan-Türkmenistan, Kazakistan-Özbekistan ve Türkmenistan-Özbekistan arasındaki sıkıntılar 2000’li yılların başından itibaren çözüme kavuşturulmuş olsa da, Fergana Vadisi’nde karşı karşıya gelen Kırgızistan-Özbekistan, Kırgızistan-Tacikistan ve Özbekistan-Tacikistan arasındaki sıkıntıların çözümü anklavlar yüzünden son yıllara kadar ertelendi.

Potansiyel çatışma alanı: Fergana Vadisi

Orta Asya’daki asıl problem Fergana Vadisi’nde kök salmış durumda. Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ı zaman zaman karşı karşıya getiren sınır sorunlarının çözümünde son 30 yılda önemli mesafeler kat edilmiş olsa da maalesef tam çözüme kavuşturulmuş değil. Sovyetler döneminde bölgenin etnik yapısı, tarihi, kültürü dikkate alınmadan üç ülke arasında paylaştırılan Fergana Vadisi, bağımsızlıkların kazanılmasından sonra yüzlerce insanın canına mâl olan etnik çatışmalarla gündeme gelmeye devam ediyor. Coğrafi olarak Orta Asya’nın yüzde 5’ini teşkil etmesine rağmen toplam nüfusun yüzde 25’ini barındıran bu vadi, zengin yeraltı ve yerüstü kaynakları ile ön plana çıkıyor. Bu sebepten de üç ülkenin tam ortasında yer alan vadideki sınır meselesinin çözümü zorlaşıyor.

Kırgızistan-Tacikistan çatışmaları

En son 2021’in Nisan ayında su kaynakları yüzünden Tacikistan’la Kırgızistan’ı karşı karşıya getiren ve 16 kişinin ölümüne, 10 binden fazla insanın tahliyesine neden olan Batken bölgesindeki silahlı çatışma akıllardan çıkmış değil. Her ne kadar çatışmalar Sovyetlerin dağılmasından sonra artarak devam etmiş olsa da 1980’lerde de Kırgızlarla Tacikler aynı sebepler yüzünden karşı karşıya gelmişler. 1982’de Voruh-Tangi, 1988 yılında ise Matç-Aktatır köylerinde, yine 1989-1990 yıllarında aynı bölgede Kırgızlar’la Tacikler arasındaki yerel düzeyde çatışmalar yaşanmıştır.

İki ülke arasındaki sınır sorunlarının çözümünü zorlaştıran ve karşılıklı çatışmaların yaşanmasının diğer bir nedeni anklavlar konusudur. Tacikistan’ın Kırgızistan sınırları içerisinde kalan 30 bin nüfuslu Voruh anklavı özellikle çatışmaların yaşandığı bir bölge olarak dikkat çekiyor. Son 10 yılda iki ülke arasında ortaya çıkan 150’den fazla gerginlik ve çatışmada onlarca insan öldü ve yaralandı. Tacikistan ile Kırgızistan arasındaki 971 kilometrelik sınırın 600 kilometreye yakınıyla ilgili anlaşma sağlanmış olsa da 70 sınır noktasında taraflar uzlaşamıyor.

Anklavlar ciddi sıkıntı

Fergana Vadisi’nde Kırgızistan’la Özbekistan’ı karşı karşıya getiren sınır sorunları da diğerleriyle benzerlik taşıyor. Bölgenin etnik yapısı dikkate alınmadan Özbeklerin yoğun yaşadığı bölgeler Kırgızistan’a, Kırgızların yoğun yaşadığı bölgeler Özbekistan’a bağlanarak pimi çekilmiş bomba misali bugüne miras bırakılmış.

Anklav diye tanımlanan bu bölgeler, iki ülke arasındaki başlıca sınır sorunlarını oluşturuyor. Özbekistan’ın Kırgızistan’da Soh, Şahimardan, Çonkara ve Jangıayıl adıyla bilinen dört anklavı bulunurken, Kırgızistan’ın da Özbekistan’ın ana sınırı içinde Barak adıyla bilinen bir anklavı yer almaktadır.

Özbekistan-Kırgızistan arasında tam mutabakat

Özbekistan ile Kırgızistan arasında 1379 km’lik ortak sınırın yüzde 85’lik kısmıyla ilgili 2017’de anlaşma sağlanmış olsa da, yaklaşık 200 km’lik kısmıyla ilgili mutabakat sağlanamıyordu. Bu senenin Mart ayında biraraya gelen devlet başkanlarının toplantısından sonra Kırgızistan Milli Güvenlik Komitesi Başkanı Kamçıbek Taşiyev, “Kırgızistan ile Özbekistan arasındaki sınır sorunu yüzde 100 çözüme kavuşturuldu” diyerek büyük bir müjdeyi vermiş oldu.

Sınırlarla ilgili anlaşma henüz imzalanmamış olsa da yetkililerin açıklamalarına baktığımızda problemli alanların karşılıklı tavizlerle çözüldüğünü gösteriyor. İki ülke sınırında yer alan yaklaşık 800 hektarlık Orto-Tokoy Barajı suyunun yüzde 95’ini Özbek tarafı kullanmaya devam etme şartıyla Kırgızistan tarafına geçti. Ayrıca Gavasay adlı sınır noktası Özbek tarafına verilmesi karşılığında 8 bin hektarlık arazi ve Ungar Tepesi Kırgız tarafına geçti. Ayrıca yukarıda trajikomik bir örnek olarak bahsettiğimiz, Kırgızistan’da Özbekistan’a ait Soh anklavına Özbek vatandaşların ve araçların giriş-çıkışları karşılıklı anlaşmayla kolaylaştırıldı.

Özbekistan’la Kırgızistan arasında en karmaşık ve en tartışmalı bölgeler olan Kempir- Abad barajı, Ungar-Too dağı, Chon-Sai bölgesi konusunda mutabakat sağlandığı bilgileri, iki ülkenin çok ciddi bir sıkıntının üstesinden geldiğini gösteriyor.

Özbekistan’la Tacikistan arasındaki sınır sorunlarının çözümü için müzakereler 2000 yılında başladı ve 2002’de sınırın büyük bir kısmında anlaşma sağlandı. 2018'de ise iki ülke yetkilileri Duşanbe›de devlet sınırının tartışmalı bölümleri üzerinde mutabakata vardılar. Özellikle Şevket Mirziyoyev’in Özbekistan’da iktidara gelmesinden sonra iki ülke arasındaki anlaşmazlıklar çözüme kavuşmaya başladı.

Çözüm son yıllara ertelendi̇

Genel olarak Orta Asya Cumhuriyetleri arasındaki sınır sorunlarına baktığımızda Kazakistan-Türkmenistan, Kazakistan-Özbekistan ve Türkmenistan-Özbekistan arasındaki sıkıntılar 2000’li yılların başından itibaren çözüme kavuşturulmuş olsa da, Fergana Vadisi’nde karşı karşıya gelen Kırgızistan Özbekistan, Kırgızistan- Tacikistan ve Özbekistan- Tacikistan arasındaki sıkıntıların çözümü anklavlar yüzünden son yıllara kadar ertelendi. Fergana’da çözülmeyen sınır sorunları bölgede potansiyel istikrarsızlık ve çatışma alanlarının oluşmasına sebep oluyor.