“Rablerini unutan herkes cahildir”

SAMET TINAS
Abone Ol

Başlarımızın tacı, gönüllerimizin Sultan’ı Peygamber Efendimiz (sav)’i “En Sevgili Efendimiz ve Sevdalıları” isimli Timaş Yayınevi’nden çıkan kitabında ele alan Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil ile konuştuk.

Son eseriniz Peygamber Efendimiz (sav) üzerine. Konuları bir tarihçi gözüyle mi değerlendirdiniz, yoksa maksadınız Efendimiz’in hayatını daha geniş kitlelere duyurmak mı?

Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, En Sevgili Efendimiz ve Sevdalıları

Arif Nihat Asya’nın na’tında geçen şu dizeleri okurken çok hüzünlenirim.

“Ne adlar ezberledi ey Nebi

Adına alışkın dudaklarımız

Artık yolunu bilmiyor

Artık yolunu unuttu

Ayaklarımız.”

Gerçekten de nesillerimiz şanlı Efendimiz’i (sav) hakkıyla tanımıyor. Bu itibarla eser, sadece Peygamber Efendimiz’i tanıtmak için de yazılmadı. Ecdadımızın O’na olan büyük aşkına, sevdasına, sevgisine ışık tutarak o aşkı kalplere sunmayı da hedef edinmiştir. İnşallah bu halis niyetimiz bir nebze de olsa yerine gelir.

Efendimiz dünyayı teşrif etmeden ne gibi mucizeler oldu?

Tarih kitaplarına geçmiş çok mucizeler var. Bunlardan en meşhurları İran hükümdarının sarayının sarsılıp on dört burcunun yıkılması, Save Gölü’nün suyunun çekilip kuruması, bin yıldan beri suyu akmayan Semave Vadisi’nde suların taşarak akmaya başlaması ve Fars vilayetinde Mecusîlerin bin yıldır yanan meşhur ateşgedelerinin bir anda sönmesi.

Kitabınızda Cahiliye Devri’ne de başlık açmışsınız. Bu devrimiz insanlarının anladıkları cahillik midir?

Biliyoruz ki bütün âlemlerin yaratıcısı Allahü Teâlâdır. İlk insan aynı zamanda ilk peygamberdir. Cenab-ı Hakk her devirde her kavme peygamberler göndermiş, insanları kendine kulluğa çağırmıştır. Dolayısıyla O’nu tanımayan kullukta bulunmayan insan gerçek cahildir. Nitekim Peygamber Efendimiz doğmadan önce edebiyatta zirve eserler veriliyordu.

Cüzzamlıların sığınağı: Miskinler Tekkesi
Gerçek Hayat

Ancak Rablerini unuttuklarından her türlü ahlâksızlık, zulüm yayılmış, hak ve adalet kavramları unutulmuştu. Dolayısıyla biz hem o devre, hem de Rabb’ini tanımayan her devre cehalet dönemi diyebiliriz. Nitekim İslam’ı tanımayan batı medeniyetinin insanlık adına övünülecek ne hasletleri var ki? Şu son korona salgını da bu çarpıcı gerçekliği bir kez daha ortaya koymadı mı?

Yetim başı okşayan Rasülullah eli, sizin de anlattığınız üzere kılıç kabzası da tutmuş. Bize bu ikinci yönü niçin anlatılmıyor?

Rasülullah Efendimiz (sas)’in kılıç tutan eli İslam devletidir. İslam devleti kalmayınca, o yönünü konuştuğunuzda insanlar irkiliyor, korkuyor, konuşturmak istemiyorlar. Savaş ve cihad çığırtkanı gibi oluyorsunuz. Buna karşılık Müslümanların bugün dünyada kanı su gibi akıyor. Bunun için İslam dünyasının son kırk yılına bakmak yeter. Resulullah Efendimizin (sas) hayatını, prensiplerini ve yolunu tam mânâsıyla hayatımıza adapte etmedikçe güçlü ve zinde olmamız imkânsızdır.

Bazı ilahiyatçılar Efendimiz’in mucizesinin olmadığını ileri sürdüler. Sizse bahsediyorsunuz? Örnekler verebilir misiniz?

Aslında bunu anlamak için Sultan 2. Abdülhamid Han’ın saltanattan çekilmesinden sonra Osmanlı dinî anlayışına kimlerin hâkim olduklarını bilmek gerekir. Abduh, Afganî, Reşit Rıza gibi reformistlerin fikirleridir bunlar. Peygamber Efendimizi bir feylosof olarak tanıtmak istediler. Cenab-ı Hak tarafından gönderilen bir peygamber olarak görmediler. Maalesef en büyük mucizeleri inkâr etmektedir. Bunlar peygamberliği tebliğe başlamadan evvel başının üzerinde bir bulut gezmesi, Miraç hadisesi, ayın ikiye bölünmesi olayı, Medine mescidindeki hurma kütüğünün ağlaması, parmağından sular gelmesi, İstanbul’un fethi gibi gelecekte olacak nice haberler vermesi gibi mucizelerdir. Şanlı Peygamber Efendimiz (sas)’in mucizeleri sayılamayacak kadar çoktur. Ben de kitabım da bir kısmına değinmeye çalıştım.

  • Ahmet Şimşirgil Kimdir
  • 25 Mayıs 1959’da Boyabat’ta doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini aynı yerde tamamladı. 1978’de girdiği Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü’nden 1982’de mezun oldu. 1983’te aynı bölümdeki Yeniçağ Anabilim Dalı’nda Araştırma Görevlisi olarak vazifeye başladı. 1990’da “Osmanlı Taşra Teşkilatı’nda Tokat (1455-1574)” isimli çalışmasıyla Tarih Doktoru unvanını aldı. Şimşirgil’in başta “Kayı” serisi olmak üzere Osmanlı şehir tarihi, siyasi hayatı ve teşkilatı ile ilgili çeşitli dergilerde yayınlanmış çok sayıda makale ve kitapları bulunmaktadır. Hâlen Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde Öğretim Üyesi görevine devam etmektedir.