Sahte kahramanın yalan maceraları

TEVFİK ŞAHİN
Abone Ol

Tarihin kısır döngüsü, 26 yılda kendini tamamlayarak başa döndü. Zor zamanlar, kahramanlar doğurdu; kahramanlar zor zamanları bitirdi; müreffeh zamanlar yalancı kahramanlar doğurdu ve nihayetinde yalancı kahramanlar zor zamanları geri getirdi.

1 yıllık görev süresinde İstanbul’un 26 yıllık kazanımlarını teker teker heba eden, 16 milyonluk şehri ‘mega köy’ haline dönüştürecek adımları kimseyi umursamadan atan Ekrem İmamoğlu ve ekibi, durumdan şikâyet eden vatandaşlarla da dalga geçiyor. Kendisine kayıtsız şartsız destek veren seçmenleri bile çileden çıkaran İmamoğlu’nu, sosyal medyadaki troll ordusu bile savunamaz hale geldi.

Dokunulmayan pedofili ağı - Wayfair skandalının arkasındaki gerçekler
Gerçek Hayat

1994’ün 27 Mart günü yapılan yerel seçimlerde İstanbullular yeni belediye başkanlarını seçmek için sandığa giderken, devasa şehrin nüfusu 8 milyonun biraz üzerindeydi. Bunların 4,5 milyonu seçmen kütüğüne kayıtlıydı. Ve bu 4.5 milyonun yaklaşık 4 milyonunun aklında, şehri 5 yıldır yöneten SHP’li Nurettin Sözen’den kurtarmak vardı.

Daha bir yıl önce Ümraniye’deki çöplükte büyük bir patlama olmuş ve 27 kişi hayatını kaybederken 12 kişi de kaybolmuştu (cesetleri hiçbir zaman bulunamadı). Susuzluk müzmin bir belaydı ve belediyenin lütfedip gönderdiği su tankerlerinden bidonlarını dolduranlar kendini şanslı sayıyordu. Çöp dağları İstanbul’un 7 tepesini gölgede bırakmış, Haliç artık tamamen lağım çukuruna dönüşmüştü.

İstanbul Kısır Döngüye Düştü

  • 1994’ün 27 Mart günü bu şartlar altında sandığa giden İstanbulluların ihtiyacı yeni bir belediye başkanı değil, bir kurtarıcıydı. Ve sandıktan, tam da bekledikleri gibi bir kahraman çıktı.

Ama tarihin kısır döngüsü, 26 yılda kendini tamamlayarak başa döndü. Zor zamanlar, kahramanlar doğurdu; kahramanlar zor zamanları bitirdi; müreffeh zamanlar yalancı kahramanlar doğurdu ve nihayetinde yalancı kahramanlar zor zamanları geri getirdi.

İş Yapmak Yerine Aldatma Taktiği Uyguladılar

İmamoğlu ve ekibi, göreve geldiği ilk günden itibaren nasıl bir belediye yöneticiliği yapacaklarının sinyalini vermişti.

Seçilmeden önce hiçbir çalışanın işten çıkarılmayacağı sözü, mazbata alınır alınmaz unutuldu ve 5 binden fazla çalışanın işine son verildi. İmamoğlu ve ekibi, bu insanların ‘bankamatik memuru’ yani gereksiz kadro olduğunu iddia etti. Fakat çıkarılan işçilerin yerine kısa sürede yenileri alınınca, İstanbullular bir aldatmacanın içinde olduklarını anladı.

Sonraki süreç de, bu ‘aldatmaca’ taktiğinin istisnai bir durum olmadığını, yeni ekibin iş bilmezliğini bu taktikle örtmeye çalışacağını ortaya koydu.

Küçük Parodiler Büyük Oyunlara Dönüştü

Haliç'i photoshop'la maviye boyadılar

Seçimin ardından daha koltuğa oturmadan operasyonlarına başlayan İmamoğlu, İBB'deki makam odasına astığı Atatürk tablosunun belediye yönetimi tarafından kaldırıldığını iddia etti. Ancak Tablonun İmamoğlu'nun özel kalem müdür yardımcısı ile sağ kolu Murat Ongun'un asistanı tarafından götürüldüğü ortaya çıktı. Daha bu yalanın etkisi geçmeden, Türkiye bu kez de antrikot tiyatrosunu izledi.

  • İBB'deki ilk gününde çay ocağına giden İmamoğlu'nun menüde hangi yemek olduğunu sorması üzerine çaycı, "Personele musakka, size antrikot" dedi. İmamoğlu ise ‘Belediye başkanına artık ayrıcalık yapılmayacak. Ben de çalışanlarla aynı yemeği yiyeceğim’ şovuyla prim yapmaya çalıştı. Fakat o çaycının İmamoğlu’nun Beylikdüzü’nden adamı olduğu ve İBB'nin tüm binalarında 27 Mart 1994'ten beri başkan ve personelin aynı yemeği yediği gerçeği ortaya çıktığında kızaracak bir yüz bulmak mümkün olmadı.

İmamoğlu ve ekibinin bu tür oyunları, ilk başlarda ciddiye alınmayacak zararsız şovlar olarak görüldü. Fakat arkasından gelen ve son olarak Haliç ve Şile’de yaşanan skandallar, İstanbul’un 2019 yerel seçiminde ‘kaybedilmediğini’, o günden itibaren bitirilmeye başladığını gösterdi.

Haliç’i Photoshop’la Maviye Boyadılar

Büyük hatalarının sonuçlarını büyük yalanlarla kapatmaya çalışan İBB ekibi, Haliç için de ‘alg’ yalanı uydurdu.

Yenikapı’da araç şovu, işten çıkarılan personeller, belediye tesislerinin özel şirketlere verilmesi gibi adımlarla vatandaşı en hassas olduğu konulardan biriyle yani tasarrufla arkasına almak isteyen İmamoğlu ve ekibinin 7 Kasım 2019’daki şovu ise kırılma noktası oldu. Önceki dönemde hazırlıkları tamamlanan Silahtarağa İleri Biyolojik Atık Su Arıtma Tesisi’nin yapımını iptal eden İmamoğlu, 7 Kasım’da büyük bir de ‘temel atmama töreni’ düzenledi. ‘Dünyada bir ilk’ dediği törende İstanbul’daki ağaçların yapraklarının bile kendini alkışladığını iddia edecek kadar tuhaflaşan İmamoğlu, böylece çevreci vizyonunu da net şekilde ortaya koydu. Aradan çok geçmeden de o vizyon ilk meyvelerini verdi. 1994 yılından sonra büyük çabalarla temizlenen ve yeniden ‘altın boynuz’ halini alan Haliç, kısa sürede yeniden siyah rengine büründü.

  • Büyük hatalarının sonuçlarını büyük yalanlarla kapatmaya çalışan İBB ekibi, Haliç için de ‘alg’ yalanı uydurdu. Haliç’teki kararmanın bir tür mikrobik canlı olan algler nedeniyle oluştuğunu iddia eden İmamoğlu ve yardımcısı Murat Ongun, sorunun kısa sürede ‘kendiliğinden’ hallolacağını iddia etti.

Ama hiçbir şey hallolmadı. Haliç’in durumu o günden sonra daha da kötüye gitti. Hatta bu kötüye gidiş Küçükçekmece gölüne de sıçradı. İstanbul’daki neredeyse tüm dereler, arıtılmadan bırakılan atıklar nedeniyle zehir aktı. Küçükçekmece gölünde balık ölümleri görüldü. İBB ise çareyi, Haliç’in montaj programlarıyla maviye boyanmış bir fotoğrafını yayınlamakta buldu.

Yandaşları Bile İsyan Etti

Fakat iş bilmezliğin getirdiği zulüm, Haliç ve Küçükçekmece’deki balıkların hayatlarıyla sınırlı kalmadı.

Geçtiğimiz hafta İstanbul, 30 yaşın altındakilerin hiç şahit olmadığı ya da hatırlamadığı bir ‘nostaljiye’ sahne oldu.

1994 yılında ortadan kalkan uzun su kesintileri ve tankerle mahallelerde su dağıtma görüntüleri, 26 yıl sonra yeniden yaşandı.

1994 yılında ortadan kalkan uzun su kesintileri ve tankerle mahallelerde su dağıtma görüntüleri, 26 yıl sonra yeniden yaşandı. Şile’de 3 gün boyunca suları kesilen vatandaşlar, seslerini nihayet sosyal medyadan İBB’ye ulaştırabildi. İBB’nin vatandaşa cevabı ise, 26 yıl sonra bölgeye su tankeri göndermek ve su kuyruğu manzaralarını hortlatmak oldu. Görüntülerin sosyal medyada yayınlanmasına rağmen büyük bir sessizliğe bürünen İmamoğlu ekibi, kendi yandaşlarının da duruma isyan etmesiyle bir açıklama yayınladı. Açıklamada kullanılan ifadeler ise, ilginç itiraflar içeriyordu.

Şile’de su sorununun 1994 yılında yapılan tesisle çözüldüğü belirtilen açıklamada, ‘aşırı artan nüfus yüzünden basınç düşüyor’ denilerek yine vatandaşlar suçlandı. Açıklamadaki aşırı nüfus ise 13 yılda 12 bin kişi artarak 25 binden 37 bine çıkan Şilelilerdi.

Açıklamada, çözümün ise yine ‘önceki yönetim dönemlerinde’ olduğu belirtildi. Korona günlerinde hijyenin bu kadar önemli olmasına rağmen günlerce verilemeyen su için “2018 yılında ihalesi yapılan ilave 20 bin metreküp/günlük arıtma tesisi inşaatı hızlandırıldı. Yatırım bu yıl sonunda tamamlanarak devreye alınacak” denildi. Yani İmamoğlu’nu kurtaran yine 26 yıllık mirastan kalanlar oldu. O mirasın ne zaman tüketileceğini ve İstanbul’un ne zaman ‘düşkün bir mirasyediye’ dönüşeceğini ise zaman gösterecek.