SİHA'dan sonra SİDA süper gücü

ATİLLA DİŞ
Abone Ol

Anadolu kıyıları ile Yunan ana karasını ayıran deniz açıklığı yer yer 40 ilâ 400 km arasında değişiyor. Ege Denizi’nde Seferihisar’dan karşı kıyıdaki Kızılhisar’a, Didim’den Atina’ya, Çanakkale’den Dedeağaç’a, Bodrum’dan Mora’ya yâhut Datça’dan Girit’e doğru sefere çıkmak için bir kaptan ve yanında leventlerin bulunmasına artık gerek yok. Öyle irice firkateynlerin, korvetlerin, deniz karakol gemilerinin de sıraya dizilmesi şart değil. Çünkü suyun üzerinde bir anda yüzlercesi beliren ve her biri farklı görev yüküyle donatılmış akıllı robotlar var: Bir deniz savaşında adını sıkça duyacağımız silahlı insansız deniz araçları yani SİDA’lar...

Dünyanın farklı cephelerinde savaşın seyrini değiştirmiş, insansız hava araçları Türkiye’yi bir ‘SİHA süper gücü’ yapmıştı. Bu anlayış şimdi mavi sulara taşındı. Denizlerde daha birkaç yıl öncesine kadar hayal gibi görünen derin teknoloji ürünü akıllı robotlar karşı konulamaz saldırılar için Türk donanmasının hizmetinde komut bekliyor.

Hangi birini nereden vuracaksın?

Ağ merkezli harbin gereği olarak havada SİHA’larla ortak çalışan, uydu bağlantısı sayesinde her yerden komut alabilen, en kısa menzillisi bile Yunan kıyılarına varacak şekilde tasarlanmış ve radarda neredeyse görünmeden ilerleyebilen SİDA’lar, rakip donanmaların en büyük kâbusu olmaya aday görünüyor.

Öyle ya, kabaca her biri birkaç yüz bin dolar maliyetli insansız deniz araçlarının sürü halinde ilerlediğini düşününce, milyar dolarlık savaş gemileri ne yapabilir ki? Üstelik tehdit sadece denizden de gelmiyor: SİHA’dan geliyor, uçaklardan geliyor, insansız hava araçlarının gökyüzünde bıraktığı kamikaze drone’lardan ve gövdesinin altındaki havan mermisini geminin kaptan köşküne tam tepeden bırakabilen mini İHA’lardan geliyor.

Bu esnada radar ekranında hava resmini berbat duruma getiren elektronik taarruz sistemleri de hünerlerini sergiliyor. Bir yandan SAT/ SAS timlerini taşıyan mini denizaltılar Ege’deki adalara çıkarma yaparken, aynı anda L-UMTAS, ÇAKIR ve KUZGUN gibi füzeleri taşıyan yüzlerce SİDA, su üstündeki hedeflerin onlarcasını dakikalar içerisinde ateş altına alıyor. Curcuna devam ederken AKINCI ve AKSUNGUR’dan fırlatılmış seyir füzeleri de karşı kıyılar için gerçek bir baş belası oluyor. Anadolu kıyılarından ateşlenmiş balistik füzelerini henüz saymadık. İnsanlı savaş gemileri de şimdilik senaryoya dâhil değil.

Deniz savaşı ağ merkezli harp.

Uzaktan kumandayla her işe koşuyorlar

Deniz savaşını uzaktan kumandayla Türkiye’nin lehine çevirecek SİDA’lara odaklanmaya devam edelim. Farklı görev türlerini aynı anda yapabiliyorlar: Keşif, gözetleme, istihbarat, su üstü harbi, asimetrik harp, silahlı eskort, kuvvet koruma, stratejik tesis güvenliği, mayın avlama, denizaltı savunma harbi, yangın söndürme ve insanî yardım...

Sürü algoritmasıyla su üstünde organize biçimde çalışan, otonom sensör füzyonuyla gözü daima açık ve eli tetikte olan SİDA’lar, sabit ve hareketli engelleri algılayıp tanıyor, dinamik biçimde yeni rotalar çiziyor, elektronik aldatmaya sinyal taarruzuyla cevap veriyor ve günün sonunda haberleşme imkânı tamamen kesildiğinde bile operatörün ayarladığı yere kendiliğinden dönüş yapabiliyor. 3 metre dalga yüksekliğini ifade eden Deniz Durumu-5’te bile hedefine ilerlemeye devam eden SİDA’ların yavaşlaması için 4 metrelik dalgalar ve daha fazlası gerekiyor.

Son dönemde birbiri ardına gelen SİDA müjdeleri, Savunma Sanayii Başkanlığı’nın yıllar önce doğru tohumlar attığını gösteriyor. Savaş gemisi geliştirecek yetenekteki tersanelerin bir kısmına SİDA geliştirme görevi veren SSB’nin, bu tersanelere bilişim şirketlerinin de destek vermesini sağladığı anlaşılıyor.

SİDA konusunda Türkiye’nin gündeminde olan ve ihracat başarısı da yakalayan ULAQ, Ares Tersanesi ile METEKSAN ortaklığında hayat buldu. Sıcak bir çatışmada çok can yakacağı şimdiden belli olan RD-09 ise Sefine Tersanesi ile ASELSAN işbirliğiyle ortaya çıktı. Yonca Onuk Tersanesi, HAVELSAN’la birlikte geliştirdiği SANCAR’la SİDA âilesine katkıda bulunurken, DEARSAN Tersanesi ise ASELSAN ve YALTES desteğiyle SALVO adlı aracı yapmayı başardı. Kamuoyu, Türk SİDA’larının şimdilik bu araçlarla sınırlı kalacağını düşünürken, Savunma Sanayii Başkanlığı, ALBATROS-S ve MİR adında iki sürpriz daha açıkladı. Bu araçlarda da Sefine Tersanesi ile ASELSAN’ın imzaları vardı.

SİDA’ların özelliklerine kısaca göz atmakta fayda var...

  • Ulaq
  • Boy: 11 Metre

    Hız: 65 Km/Saat

    Menzil: 400 Km
  • Seyir süresi: ?
  • Faydalı yük: 2 Ton
  • Silahlar: Umtas - Cirit - Çakır - Sungur
  • Üretici şirket: Ares Tersanesi - Meteksan
  • D-09
  • Boy: 15 Metre
  • Hız: 66 Km/Saat
  • Menzil: 1200 Km
  • Seyir süresi: 80 Saat
  • Faydalı yük: 3-4 Ton
  • Silahlar: Umtas - Cirit - Kuzgun - Stamp Ukss (Uzaktan Kumandalı Silah Sistemi)
  • Üretici şirket: Sefine Tersanesi - ASELSAN
  • Salvo
  • Boy: 14,8 Metre
  • Hız: 110 Km/Saat
  • Menzil: 555 Km
  • Silahlar: Umtas - Cirit - Stamp
  • Üretici şirket: Dearsan tersanesi - ASELSAN - YALTES
  • Sancar
  • Boy: 12,7 Metre
  • HIız: 74 Km/Saar
  • Menzil: 750 Km
  • Seyir süresi: 40 Saat
  • Silahlar: Umtas - Stamp
  • Üretici şirket: Yonca Onuk tersanesi - HAVELSAN
  • Albatros - S
  • Boy: 7 Metre
  • Hız: 75 Km/Saat
  • Menzil: 370 Km
  • Seyir süresi: 10+ Saat
  • Faydalı yük: 250+ Kg
  • Üretici şirket: Sefine Tersanesi - ASELSAN
  • MİR
  • MİR adlı gizemli SİDA hakkında henüz detaylı bilgi yok. Ancak Savunma Sanayii Başkanlığı’nın yayınladığı görüntülere bakılırsa bu araç, ASELSAN yapımı ataletsel navigasyon cihazı ANS-510D ile DENİZGÖZÜ-KIRLANGIÇ adındaki elektro optik gözetleme sistemini kullanıyor. MİR-İDA’nın keşif, istihbarat, hedef belirleme ve lazer işaretleme gibi görevleri yerine getirmek üzere ‘öncü kuvvet’ olarak kullanılması bekleniyor. Bu deniz aracında ayrıca KARETTA adlı ‘antijam GNSS’ teknolojisi de var. Söz konusu cihaz, bir savaş durumunda GPS uydu sinyallerine yönelik elektronik saldırıları bertaraf ederek, bulunduğu deniz aracına sürekli ve doğru konum bilgisi sağlıyor. MİR, burun silahı olarak ASELSAN ürünü STAMP’i kullanıyor.

SİDA’lar hangi mesafeden vuruyor?

Kuzgun.

Çakır.

Silahlı insansız deniz araçları geneli itibariyle şu mühimmatları kullanıyor: L-UMTAS, CİRİT, SUNGUR, ÇAKIR, KUZGUN... Bu güdümlü roket ve füzelerden UMTAS zaten seri şekilde üretiliyor. ROKETSAN’ın ürettiği güdümlü tanksavar füzesi L-UMTAS’ın açıklanan menzili 8 kilometre. Bunu 16 kilometreye çıkarma çalışmaları sürüyor. Güdümlü bir roket olan CİRİT ise hedefini yine 8 kilometreden vurabiliyor. Özellikleri itibariyle MANPADS türevi olarak görülebilecek alçak irtifa hava savunma füzesi SUNGUR da 8 kilometreden uçar hedefleri avlayabiliyor. Fakat SİDA’lar asıl tahrip gücüne ÇAKIR ve KUZGUN füzeleriyle birlikte ulaşacak. 100 ilâ 150 kilometre arasında menzile sahip bu akıllı seyir füzelerinin önümüzdeki yıldan itibaren kullanılmaya başlanması öngörülüyor. ÇAKIR ve KUZGUN füzeleri hazır hale geldiğinde, hedef gemiyi 100-150 km’den ateş altına alma yeteneği kazanacak SİDA’lar. Çok yakın bir gelecekte klasik deniz harbini kökünden değiştirecek.

Daha Anti-Denizaltıları saymadık

ULAQ , RD-09, SANCAR, SALVO, ALBATROS-S VE MİR gibi SİDA’lara ek olarak en az 4 tane ayrı modelde ‘denizaltı savunma harbi’ SİDA’sının bulunduğunu da ekleyelim. Bu SİDA’lar, görev konseptine binaen farklı mühimmat ve cihazlar taşıyor. Denizaltı tespitinde kullanılan sualtı takip şamandırası ‘sonobuoy’ ile ORKA hafif torpido bunlardan sadece ikisi.

Yunanistan. - Türkiye - Ege haritası.