Son asrın en büyük seri kâtili öldü

KEMAL ÖZER
Abone Ol

Sıradan insanlardan krallara, askerlerden başbakanlara dek milyonlarca insanın ölüm emrini veren ve 1923’de doğduğu Almanya’daki adı Heinz Alfred olan bu kâtil, 1943’de ABD vatandaşlığına geçince ismini Henry Kissinger olarak değiştirir. Hitler döneminde ailesiyle birlikte New York’a taşınırlar. Liseyi ABD’de tamamlar. 1943-1946 arasında ABD ordusunda istihbarat görevlisi olarak yer alır. Burada Fritz GA Kraemer ile tanıştı. Kraemer’de onun gibi Alman Yahudi’siydi. O da Almanya’dan gelip, ABD vatandaşlığına geçmiş ve subay olmuştu.

‘Benim küçük yahudim’

Pentagon Stratejisti Fritz G.A. Kraemer, Ulusal Güvenlik Danışmanı Henry Kissinger ve Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Richard Nixon Washington DC’deki Beyaz Saray’daki Oval Ofis’te.

Kissinger’e “Benim küçük Yahudim” diye hitap eden Kraemer, Conteringtelligence Corps-CIC’de Karşı İstihbarat Biriminde görev yapıyordu. Kraemer, Kissenger’i Almanya’yı ele geçirerek yönetecek ekibe aldı ve Ordu Özel Eğitim programında yetiştirildi. Daha sonra 1947’de kapatılacak olan Military Intelligence Division adlı askeri istihbarat biriminde işe alındı. Ardından da Oberammergau’daki İngilizlere ait Avrupa Karargâh Haber Okulu Wilton Park’a gönderdi.

Wilton Park’ın başında İngiliz istihbarat birimlerinin başkanlığını yapmış Heinz Koeppler vardı. Heinz Koeppler, Hitler sonrası Almanya’sının şekillenmesini sağlayan kişi olacaktı. Elbette ABD Ordu Özel Eğitim programına katılan Kissinger gibi isimlerin de katkısıyla… Wilton Park’ın bir diğer görevi ise dünyanın çeşitli ülkelerinde liderlik edebilecek kişileri yetiştirmek ve göreve gelmelerini sağlayıcı faaliyetler yapmaktı.

Kissinger ABD’ye döndü. Fritz GA Kraemer, ona “Bir centilmen, devlet okuluna gitmez” diyerek özel ve kaliteli bir okula gitmesini sağladı. Tez danışmanı ise William Yandell Elliott’u. İkinci Cihan Harbinde ‘Savaş Üretim Kurulu’ üyeliği yapan Elliott, Amerikan başkanına ve başkan yardımcısına danışmanlık yapmış etkili bir isimdi.

Henry Kissinge.

Albert Pike, James Daniel Richardson, Nathan Bedford Forrest (büyük Büyücü), John C. Lester (yüzbaşı), James R. Crowe (Binbaşı), John B. Kennedy, Calvin Jones, Richard R. Reed ve Frank O. McCord gibi masonlarca kurulan faşist terör örgütü Ku Klux Klan ile de Elliott’ın irtibatı vardı. Kimileri onu ‘koca kafalı geveze filozof’ olarak tanımlasa da o kendini ‘bir çeşit peygamber’ olarak nitelemekteydi. Atom bombasının Japonya’ya atılması onun fikriydi.

Soğuk Savaş doktrinin sahibi olan Elliott, dünya çapında bir feodalizm kurmayı hayal ediyordu. Ve bu konuda ABD’nin yıkılması da dâhil projeler üzerinde çalışıyordu. Asıl tehlikenin komünizm olmadığını, aksine Amerikan türü milliyetçiliğin olduğunu söylüyordu. Gerçekte ise FBI’a çalıyordu. Beş ABD Başkanına danışmanlık yapmanın ötesinde, müteakip ABD başkanlarına danışmanlık yapacak pek çok kişiyi de şekillendirmekteydi ve bunlardan biri de Kissinger idi. Diğerleri ise Zbingniew Brzezinski, Walt Rostow, McGeorge Bundy, Richard Allen, Samuel Huntington, Arthur M. Schesinger Jr, Paul Nitze, Robert Bowie, Dean Rusk gibi isimlerdi.

Elliott’un bir başka özelliği komünizmle değil İslam ile savaşılmasına teşvik etmesiydi. Dünyanın nükleer silahla korkutularak ‘Yeni Büyük Britanya İmparatorluğunun kurulması üzerine çalışıyordu. İşte Kissinger böyle bir kişinin ürünüydü ve onu İngiltere’ye gönderdi.

Tavistock Enstitüsü’nde pişirildi

Kissinger, Londra’daki karanlık kişilerin yetiştirildiği ve dünyanın en gizemli yapısı olan ve de bu gün on binlerce kişinin istihdam edildiği, modadan müziğe, siyasetten inançlara dek pek çok alanın şekillenmesi için çalışan Tavistock Enstitüsü’ndeki ‘grup terapi’ programlarına katıldı. Tavistock’un bu programının başındaki H. V. Dicks, Psikolojik Harp Araştırmalarının da başkanlığını yürütmekteydi. Beyin yıkama seanslarında Henry Kissinger’i etkisi altına alan Dicks, ona “güvenli irrasyonellik / credible irrationality” doktrinini benimsetti. Güvenli irrasyonelliğin temelinde ise taktik nükleer savaşlar yer alıyordu. Bu süreçte Kissenger, İngiliz dış istihbarat birimi MI6’in ajanı yapıldı.

Tavistock’ta yeni sürümü yüklenen Kissinger yeniden ABD’ye döndü ve Elliott tarafından Harvard Uluslararası Seminerler Başkanlığına getirildi. Bu program, İngiliz Wilton Park projesinin ABD’deki sürümüydü. Muhtelif ülkelerden Amerika’ya hizmet etmesi istenen kişiler bu programda yetiştirilmeye başlandı.

‘Yeni bir düzen doğuyor’

“Novus nascitur ordo / Yeni bir düzen doğuyor”

Bu amaçlara hizmet etmesi için 1951’de kurulup, 1958’de kapanan ‘Confluence, An International Forum’ dergisinin yöneticiliğini üstlendi. 1 Doların üzerinde yazan “Novus Ordo Seclorum / Çağların yeni düzeni” Confluence / Kavşak dergisinde “Novus nascitur ordo / Yeni bir düzen doğuyor” şekline büründü.

Tam da dedikleri gibiydi. Bugün hayli kan kaybetmiş ve artık bütünüyle ifşa olmuş, özellikle Gazze ‘deki soykırım sebebiyle iflas etmiş olan bu düzen için Amerikalı zenginler de elini taşın altına koyup ne gerekiyorsa yaptı.

Kissenger ve bu yapının en meşhur talebesi şüphesiz Davos Dünya Ekonomik Formu Başkanı Klaus Martin Schwab’tan başkası değildi.

  • Kim bu Schwab?
  • Davos’un Rothschild organizasyonu olduğunu bilmeyen yoktur. Peki, Klaus Schwab ne alâka? Kimi kaynaklara göre Louis Rothschild'in Marianne adlı bir kızı var. O da Schwab gibi şehirleri farklı olsa da Almanya’da doğmuş. Marianne evlenince Schwab soyadını almış. Kimi kaynaklar Klaus Martin Schwab’ın Marianne Rothschild'in çocuğu olduğunu kaydediyor. O ise Marianne Schwab’ı tanımadığını iddia ediyor.
  • Konumuz Rothschild ve Schwab değil ise de Davos, Rothschild ve Schwab isimleri bir araya gelince ister istemez ilgi çekici ve de araştırılmayı hak ediyor. Bir de işin içinde Kissenger, Rothschild ve Tavistock var ise kimilerine göre ‘komplo teorisi’ olabilir. Gerçekte ise şeytan bu işin neresinde sorusunun cevabı aranmalıdır.
  • Haklı olarak “The Great Reset” yani iktidarın “seçilmiş”lerden oluşan küçük bir grup tarafından ele geçirilmesini öngören “Büyük sıfırlama” fikrinin sahibi veya pazarlamacısı, özellikle de “Kovid-19 projesinin arkasındaki kişi veya yapı olarak bilinen Schwab’ın Yahudi olup olmadığı da en çok sorgulanan hususlardan biri. Ailesi’nin İsviçre kökenli Katolik bir Alman aile olduğu konusunda sürekli vurgu yapılıyor.
  • Ancak ne ebeveynleri ne ataları ne akrabaları ne de çocukluk arkadaşları ve alışkanlıkları hakkında hiçbir şey söylenmiyor. Dünyanın en meşhur isimlerinden ve Davos’un başkanı olduğu halde sadece “Almanya Ravensburg'da doğdu” demekle yetinilen ve hiç bir detay verilmeyen ve son derece basit ve kısa bir biyografiye sahip olması dikkatleri ister istemez üzerine çekiyor. Hele ki Hitler sonrası Almanya elitlerinin devşirildiği gerçeği ve bazı kimliklerin kayıtlarının hatta isimlerin değiştirildiği bilgisi, Schwab’ın mazisini daha da ilginç ve cazibeli kılıyor. Bu yüzden pek çok kişi onun biyografisi için "sır" kelimesini kullanır.
  • Başka bir ilginçlik ise Klaus Schwab’ın aile şirketi Escher-Wyss’ın nükleer işleriyle ilgilenmesi.
  • Schwab ‘Tüm Paydaşların Kapitalizmi’ adlı kitabını ebeveynlere ithaf eder ve “bana eğitimin, işbirliğinin ve paydaş ilkesinin değerini ilk elden öğreten ebeveynlerim Eugen Wilhelm Schwab ve Erika Epprecht'e” diye yazar.
  • İlk kez anne adını yazan Schwab, aslında yalan söylemektedir. Çünkü kitapta yer alan Erica Epprecht, Klaus Schwab'ın annesi değil, üvey annesi. Ve gerçek annesi Emma Tekelius Schwab’ın kızlık soyadı Kilian'dı. Eugene Wilhelm Schwab'ın karısı. Yahudi yazarlara göre her ikisi de su katılmamış Yahudi’ydi. Yine Yahudi yazarlara göre Klaus Martin doğduktan sonra gerçek anne olduğu ileri sürülen Gisela Schwab, 9 Aralık 1938'de Amerika’ya göç etti.
  • Anne Gisela Schwab İsviçre’de okumuştu. Garip ki Marianne Rothschild Schwab’da İsviçre’de okumuş, 1939’da Amerika’ya göç etmişti ve o da Yahudi’ydi. Ayrıca bu sistemde tesadüflere yer yoktu.
  • "Bu kadar çok insanı ne yapacağız?" diyen ve Yenidünya düzeni için yeni din tasavvurunda bulunan Yahudi Tarih Profesörü Yuval Noah Harari’nin, Yahudi Schwab’ın danışmanı olmasını da akılda tutmak gerek.

(Soldan sağa) Nobel Barış Ödülü sahibi Elie Wiesel, Mısırlı şeyh el-Zafzaf, Tek Tanrılı Dinler Arasında Diyalog Daimi Komitesi Başkanı, Cliftonlu Lord Carey, Canterbury eski Başpiskoposu, David Rosen, Amerika Dinlerarası İlişkiler Uluslararası Direktörü Yahudi Komitesi, Hollandalı Haham Awraham S Soetendorp ve Dünya Ekonomik Forumu’nun kurucusu ve İcra Kurulu Başkanı Klaus Schwab, 26 Ocak 2005’te Davos belediye binasında düzenlenen Holokost Anma törenine katıldılar.

Kıssınger istedi, Çin Dışişleri Bakanı değiştirildi

Ölümüne dek siyaset, istihbarat ve cinayet işlerinden hiç uzak kalmayan Kissinger, 100 yaşına bastıktan sonra 20 Temmuz’da Çin’e gitti ve Xi Jinping ile bir araya geldi. Xi Jinping ile eski dost olan Kissinger’in ziyaretinin bir meyvesi olarak Çin Dışişleri Bakanı Qin Gang görevden alındı ve yerine Wang Yi getirildi.

Çin’in büyümesinde Yahudilerin büyük bir rolü olduğu biliniyor.

Bir Kissenger hayranı olan ve Çin’in Kissinger’i olarak tanımlanan Wang Yi, “ABD’nin Çin Politikasının Kissinger’ın diplomatik bilgeliğine ve Nixon’ın siyasi cesaretine ihtiyacı var” diyen biridir.

Çin’in büyümesinde Yahudilerin büyük bir rolü olduğu biliniyor. Yahudi Kissenger ise Çin-ABD çatışmasının özellikle ABD için iyi olmadığını ve Çin’in ABD’yi ayakta tutacak yegâne güç olduğunu biliyordu. Bu gelişmeden sonra Pasifik’te savaş bekleyenlerin beklentilerinin boşa çıkacağını buraya not etmekte fayda var.

Rockefeller ve Kıssenger

Elliott’ın kendi elleriyle şekil verdiği, Tavistock ve MI6’de pişirilen Kissinger, ardından Amerika Güvenlik Teşkilatı’nın da Operasyon Araştırma Dairesinde göreve başlatıldı. Müteakiben Psikolojik Strateji Kurulu başkanlık danışmanlığına ve Silah Sistemleri Değerlendirme Grubu danışmanlığı görevlerine getirildi.

Yahudi Kissinger her görevinde bir ağ oluşturdu ve herkes hakkında notlar tuttu. Bu ağ ve notları ile ölene dek ABD Başkanları ve Bakanlarının kimleri nereye getirmesi gerektiği konusunda yol gösterdi, bazen de emri vaki yaptı. Son olarak Çin’in dışişleri bakanını değiştirtecek kadar etkili olduğunu gösterdi.

Henry Kissinger.

20 Ocak 1969 - 3 Kasım 1975 arasında 8. Ulusal Güvenlik Danışmanı, 22 Eylül 1973 - 20 Ocak 1977 arasında Dışişleri Bakanlığı görevlerinde kaldı. Kendisi dışişleri bakanı iken Rockefeller ailesinden Nelson Aldrich Rockefeller’de ABD’nin 41. Başkan yardımcısıydı ve Kissinger onu başkan yapabilmek için çok çabaladı ise de olmadı.

ABD’de uzun zamandır bir Yahudi’nin Başkan olmasına pek müsaade edilmese de Başkan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanları genellikle Yahudi olanlardan tercih edilir.

Kıssınger’ın Türkiye’deki adamları

Almanya’daki tüm siyasi erki yetiştirenlerin Türkiye’yi boş bırakması elbette düşünülmezdi. Ecevit ve Demirel gibi isimler de bu ekip tarafından şekillendirilmiş, hatta İnönü’ye bir emirle Ecevit milletvekili ve bakan yaptırılmıştı.

1957’de Rockefeller bursuyla ABD’ye gidip Harvard Uluslararası Semineri’ne katılan Ecevit’in, o dönem öğretim görevlisi olan Kissinger’dan da dersler aldığı biyografisinde yer almaktadır.

1957’de Rockefeller bursuyla ABD’ye gidip Harvard Uluslararası Semineri’ne katılan Ecevit’in, o dönem öğretim görevlisi olan Kissinger’dan da dersler aldığı biyografisinde yer almaktadır. Ecevit örneğinde olduğu gibi Fullbright, Rockefeller, Ford ve Eisenhower bursları ile ABD’ye yolu düşen ve özellikle de siyaset ve bürokraside aktif görevlere gelenlerin pek çoğuna Kissinger’in elinin değdiğini belirtmek gerekiyor.

Dünya tarihinin ve özellikle ABD siyasetinin 70 yılına damga vurmuş bir kişi hakkında kısa bir yazı kaleme almak mümkün değil. Uzun yazıların da okunmadığı ve sıkıcı olduğunu biliyoruz. Bu nedenle Kissenger hakkında bir yazı daha yazmak icap ediyor. Özellikle de infaz emri verdiği veya infaza aracılık ettiği liderler, Vietnam, Kamboçya, Irak, Afganistan gibi savaşlardaki etkisini de…