Suriyeliler Türkiye’nin dünyaya açılan penceresi

ABİR EN NAHAS
Abone Ol

Suriyeliler ile Türklerin arasına ayrılık tohumları ekmeye çalışanları bir kenara bırakalım. İki ayrı halk değil, tek halk olarak el ele tutuşalım. Üzerimize oynanan oyunları bozalım, aydınlık yarınlara birlikte uzanalım.

Türkiye’de veya dünyanın diğer ülkelerinde Suriyelileri kötü göstermek için gösterilen bütün çabalara rağmen araştırma kurumlarından ve haber merkezlerinden elde edilen veriler Suriyeli mültecilerin hicret ettikleri ülkelere olumlu katkılarda bulunduğunu ortaya koyuyor.

Sürekli dile getirdiğim gibi, hiç kimse yabancı bir ülkede mülteci durumuna düşmek istemez. Bizler de Suriye’de devrim için ayağa kalktığımızda amacımız ülkemizdeki gidişatı düzeltmekten ibaretti. Bize her türlü zorbalığı, katli, işkenceyi ve de karanlık zindanları reva gören, kaynaklarımızı soyup soğana çeviren hırsızlardan yakamızı kurtarmaktı. Baas Partisi’nin iktidara gelmesiyle siviller iktidardan uzaklaştırıldı ve askeri bir diktatörlük hüküm sürmeye başladı.

Sadece insanca bir hayat yaşamayı istedik. Özgür bir hayat. Hırsızların ülkemizin kaynaklarını kendi ailelerine peşkeş çekmelerinden, aslan payını Batılılara sunmalarından artık gına gelmişti.

Devrim için harekete geçtiğimizde ülkemizden ayrılmak aklımızın ucundan bile geçmiyordu. Ülkemiz çok güzel çünkü. Sayılamayacak zenginliklere sahip bereketli bir coğrafya. Harika bir iklimi var. Halkımız umumen iyi huylu ve başarılı insanlar. Dünya bize dair bu güzel hasletleri bilmiyor değil.

İnsanca yaşamak istedik

Sadece insanca bir hayat yaşamayı istedik. Özgür bir hayat. Hırsızların ülkemizin kaynaklarını kendi ailelerine peşkeş çekmelerinden, aslan payını Batılılara sunmalarından artık gına gelmişti. Ülkemiz zengin ama halkımız fakirdi. Üstelik kahpe bir rejimin baskısı altında yaşıyordu. Nitekim son on yılda dünyanın bize sırt çevirmesiyle Esed zaliminin halkına ve ülkesine yaşattığı büyük yıkımlar ayan beyan görüldü. Fakat kimse bunların hesabını sormadı.

  • Şam diyarı, dünyanın en köklü medeniyetlerine ev sahipliği yapmaktadır. Şam ehli, çok eski çağlardan bu yana ticarette, sanatta ve ziraatte başarısını ortaya koymuştur. Yaşanan bütün savaşlara ve yıkımlara rağmen bu gerçekler değişmemiştir.

Esed rejimi her ne yaparsan yapsın, Suriyeliler olarak biz geleneklerimize sahip çıktık. Faal olmaktan vazgeçmedik. Yenilikleri keşfetmekten, üretmekten geri kalmadık. Araplar ve bütün dünya Şam diyarının insanlarının yeteneklerini gördü. Ülkemizi şerefli bir şekilde temsil ettik. Rejim ise sürekli tahrip etti. Kendilerinden geriye enkaz bırakmayı tercih ettiler.

Türk yetkililer, araştırma merkezleri ve özgür medya Suriyeliler hakkında olumlu kanaate sahip olsalar da, sesi boylarından yüksek çıkan art niyetli çevreler Suriyelileri kötü göstermekten vazgeçmiyorlar. Çünkü biliyorlar ki, bunu yapmakla Suriyelilerin yanında duran Türkiye’deki hükümeti de kötü göstermiş olacaklar ve akılları sıra bir taşla iki kuş vurmuş olacaklar. Türk halkının öfkesini kabartıp amaçlarına ulaşmayı hedefliyorlar.

Biden, Austin, Mcgurk Şeytan üçgeni iş başında: Suriye’de “Terör devleti” hazırlığı

Oysa gerek Türkiye’de, gerekse hicret ettikleri diğer ülkelerde Suriyeli mültecilerin tüccar ve sanayici olarak yaptıkları/yapacakları katkılar inkar edilemez boyuttadır. Nitekim Amerikan PEW Araştırma Merkezi’nin 2018 yılında yayınladığı rakamlar bunu açık bir şekilde ortaya koyuyor.

2011 yılından bu yana hicret etmek zorunda kalan Suriyelilerin sayısı toplamda 13 milyonu bulmuştur ve bu sayı, ülke nüfusunun yüzde 60’ına denk düşmektedir. Bu rakamın yarısını ülke içerisinde başka şehir ve kasabalara hicret edenler oluşturmaktadır. Diğer yarıya gelince:

- 5 milyonu aşkın bir nüfus civar ülkelere hicret etmiştir. Bunların 3.4 milyonu Türkiye’de, 1 mlyonu Lübnan’da, 660 bini Ürdün’de, 250 bini Irak’ta, 130 bin kadarı da Mısır ve Libya’dadır.

- Avrupa’da ise 1 milyon civarında Suriyeli bulunmaktadır. Bunların 530 bini Almanya’da, 110 bini İsveç’te, 50 bini ise Avusturya’dadır.

- Kuzey Amerika’da ise 100 bin civarında Suriyeli yaşamaktadır. 52 bini Kanada’da, 21 bini ise ABD’dedir.

Bu rakamlara Avustralya, Güney Amerika, Afrika, Malezya ve diğer ülkelerdeki Suriyeliler de dahil edilmelidir.

El ele ortak geleceğe

Burada işaret etmek istediğim husus, en çok Suriyelinin Türkiye’de yerleşmiş olduğudur. Bu insanlar ve çocukları Türkçe öğrenmektedir. Dostları, akrabaları, tanıdıkları dünyanın dört bir yanına dağılmış vaziyettedir. Zaten becerikli tüccar oldukları için bu networku kolayca iş potansiyeline çevirebilme yeteneğine sahiptirler.

Türkiye, dünyanın ihtiyaç duyduğu pek çok ürüne sahip verimli bir ülkedir. Çok dil bilen, ticaretten anlayan, dünyanın hemen her yerinde tanıdık çevreleri bulunan Suriyeliler ticarette Türkiye’nin dünyaya açılan pencereleri olarak görülmelidir.

Sadece ticaret sahasında değil, güzel lokasyonlara sahip ve nispeten ucuz bir ülke olarak Türkiye’nin turizm potansiyeli açısından da Suriyeliler bir kazanç kapısıdır. Müslüman olsun olmasın, dünyanın pek çok yöresindeki insanlar için Türkiye’nin tarihi ve doğal zenginlikleri oldukça caziptir.

  • Türk dilini ve kültürünü öğrenen Suriyeli çocuklarımız da Türkiye’nin gerek doğu, gerekse batı ile ilişkilerinde bir köprü vazifesi göreceklerdir. Suriye özgürleştiğinde Türkiye’de edinilen birikim iki ülkenin ilişkilerine son derece olumlu olarak yansıyacaktır.

Suriyeliler ile Türklerin arasına ayrılık tohumları ekmeye çalışanları bir kenara bırakalım. İki ayrı halk değil, tek halk olarak el ele tutuşalım. Üzerimize oynanan oyunları bozalım, aydınlık yarınlara birlikte uzanalım.