Suriye’ninmakûs talihi

ABİR EN NAHAS
Abone Ol

Şu satırları yazıyorken okul yolunda Esed rejimi ve Rusların attığı bomba ile katledilen çocukların haberi ekrana düştü. Sabah saatlerinde Eriha’da gerçekleşti bu üzücü hâdise. Tam da bu sırada kendisini Suriye halkının temsilcisi olarak görenler Cenevre’de Esed rejimiyle anayasa pazarlığı yapıyorlardı. Oysa bomba yiyen bir halkın temsilcisi olarak önlerine konulanı reddetmeliydiler.

Aynı günün akşamı Beşşar Esed Muhammed bin Zayed ile gizli bir telefon görüşmesi yaptı. Bilmiyoruz, çocukları katlettiği için Bin Zayed ona teşekkür mü etti yoksa İdlib’e yürümesi için yardım sözü mü verdi? Günler önce de Ürdün kralıyla görüşmüştü. Kanımız sudan ucuz ne de olsa.

Bir gün öncesinde de Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü Suriye Daimi Temsilcisi büyükelçi Milad Atıyye, örgütün Lahey’deki merkezinde başkan Fernando Arias’a güven mektubunu sunmuştu. Beşşar Esed’in Duma ve Han Şeyhun’da çocukları ve âilelerini kimyasal silahlarla katletmesinde bir sorun yoktu tabi.

İnterpol Suriye Rejimine çalışıyor

Bu ayın başında İnterpol Esed hükümetine uyguladığı yaptırımları kaldırdı. Bu ne demek oluyor? Özgür bir Suriye için savaşıp rejime karşı mücadele edenleri terörist olarak niteleyen ve onları yapmadık zulmü bırakmayanları açıkça ödüllendirmek...

1982 yılında Cumhurbaşkanı Yardımcısı olduğu vakit 40 bin sivili acımasızca katleden Hama Kasabı Rıfat Esed de 37 yıldır İnterpol’ün merkezi olan Fransa’da yaşıyordu. Hakkında yolsuzluk davası açılınca hemen soluğu Suriye’de aldı. İşlediği hiçbir cinayetten dolayı mahkeme karşısına çıkarılmadı. Belki de orada İnterpol ile yeni bir anlaşma daha yapmıştır.

Hama’da yapılanlar öyle üstünkörü geçilecek gibi değil. Katledilen 40 bin kişinin yanı sıra binlerce kadına alçakça tecavüz edildi. Nice entelektüel insan, doktorlar ve mühendisler tutuklanarak rejimin ordusu tarafından Tedmür hapishanesinde kurşunlar, bıçaklar ve el bombalarıyla delik deşik edilerek katledildi. Uluslararası toplumun umurunda bile olmadı, çünkü kurbanlar Müslümandı.

Esed ailesi.

Peki, Rıfat Esed 37 yıldır Fransa’da ne yapıyordu? Bir söylentiye göre ağabeyi Hafız Esed’e başarısız bir darbe girişiminde bulunmuştu. O zamanlar öyle söylenmişti. Bazılarıysa eğer bir gün Esed ailesi yönetimden düşerse sığınacağı bir güç odağı, bir imparatorluk kursun diye özel olarak gönderildiğini düşünüyordu.

Ülkeyi soyup soğana çevirdi öyle gitti

Rıfat öyle eli boş gitmedi Fransa’ya. Özel uçakla giderken merkez bankasına ait para ve altını götürdüğü gibi, ağabeyi Hafız’ın Kaddafi’den borç aldığı 200 milyon doların da Fransa’daki hesabına özel olarak yatırılmasını istedi. O şen şakrak gitti ama arkasında bütçesi tamtakır, fakir bir ülke bıraktı. Sadece bunlarla yetindiğini sanmayın. Ülkenin tarihi eserlerini de kaçırıp oralarda üç kuruşa satmak hayâsızlığını gösterdi.

  • Fransa, İspanya ve daha birçok Avrupa ülkesinde lüks emlak imparatoru oldu. Saraylar ve adalar satın aldı. Tam 37 yıl görülmemiş bir şaşaa içerisinde yaşadı. Çocukları ve yakın çevresiyle bütün Avrupa’nın altını üstüne getirdi. İnsan haklarından dem Avrupalılar, eli kanlı ama bol paralı bir caniyi ağırlamakta hiçbir zaman tereddüt göstermediler.

Hakkında 4 yıllık ceza çıkınca Fransa’yı terkedip ülkesine tekrar demir attı. Bu cezanın Hama’da yahut Tedmür hapishanesinde katlettiği binlerce masum ile hiçbir alakası yok. İşlediği suç ne mi? Fransa topraklarında kirli para aklama, vergi kaçırma saire ve saire... Fransa ve İspanya tabii ki milyonlarca dolar paraya el koydu ama bu onun servetine nispetle pek bir şey değil.

Daha ilginci, böyle bir suçlunun elini kolunu sallaya sallaya ülkeden çıkabilmiş olması. Ne İnterpol ne de Fransız emniyeti bunu mesele etmiş değil. Hatta Fransız Le Figaro gazetesine bakılırsa Rıfat’ı kaçıran bizzat Fransız istihbaratı. Aralarında bunca yıllık kirli ilişkiden kaynaklanan hukuku yabana atmak olmaz. Siyonist rejimle pek sıkı fıkı olan Fransızlara Filistin direnişine ait epey gizli bilgi verdiği söyleniyor. Le Figaro bunu da yazmış. Bir de Fransa Cumhurbaşkanı Mitterand’ın 1986 yılında takdim ettiği madalya var arada.

Bu bizim makûs talihimiz. Suriyeliler olarak bizim açımızdan değişen bir şey yok. Uluslararası toplum 40 yıl önce Hama’da nasıl bize ihanet ettiyse, bugün de aynı şekilde ihanet ediyor. Dünkü zulümler bugün de aynı şekilde tekrarlanıyor.

Meselenin aslında ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Başımıza gelenler, İsrail’in hemen dibinde yaşıyor oluşumuzdan. İsrail mevcut dünya sisteminin ortaya çıkardığı bir yapı. İsrail’in güvenliğini garantiye almak için, belki de yeni bir dünya düzeni için ülkemizi boşaltıyorlar, halkımızı dünyanın dört bir yanına sürgün ediyorlar. Esed ailesi işte bu karanlık fiilin uygulayıcısı, İsrail’in maşası. İsrail ve derin dünya düzeni adına kendi halkını yok ediyor, yerinden yurdundan sürüyor.

Esed ailesi şu üç şey için kiralanmıştır:

 Öncelikle İsrail’in güvenliği

 Sonra Suriye’nin muazzam yeraltı ve yerüstü servetlerinin yağmalanması

 Son olarak da, Arap ülkelerinin darmadağın edilip bir araya gelmelerinin önlenmesi

O kadar zayıf durumdayız ki, çözüm hakkında konuşamıyoruz bile. Fakat Allah’ın yardımına inanıyoruz. Rıfat Esed’in dönüşünün zalim rejimin sonu için başlangıç olmasını diliyoruz. Rejimin kendine dayanak yaptığı Alevî kesim, çocuklarını bu rejime kurban vermekten bıkmış, içten içe kaynıyor. Rejimin tepesine bindiği insanlar, aylık 10 dolara fakirliğin de ötesinde bir hayat sürüyor.

Gecenin en koyu karanlığı gün ışığına gebedir. Allah’ın adâleti kaçınılmaz olarak bir gün gelecektir. Ya bu dünyada, ya öteki dünyada...