Tahran’a yakın isimler istenmiyor - Irak halkı kendi liderine ne zaman kavuşacak?

ŞAHO KARADAĞİ
Abone Ol

Allavi, Sadr ile İran nüfuzunu buluşturan bir misyonun adamıydı ama olmadı, beceremedi. Kürtler ve Sünniler ile Sadr hareketinden hazzetmeyen bazı Şiiler bu misyonu başarısızlığa mahkum etti. Bu da İran yanlısı siyasi hareketlerin yeni dengeleri hesaba katmasını gerektiren olumlu bir gelişme. Şu durum gereği gibi not edilmeli: Gözünü sadece Tahran’a dikerek Bağdat’a hükmetmek artık eskisi kadar kolay değil. Irak halkını ve Irak’taki bütün unsurları dikkate almayan bir siyaset başarı gösteremez.

Irak’ta geçici kabineyi kurma görevi kendisine verilen Muhammed Tevfik Allavi, Mart ayının hemen başında bu görevden affını isteyerek geri çekildi. Gerekçe olarak dile getirdiği hususların başında kendisine kabine kurma noktasında çıkarılan engeller ve siyasi çevrelerin ülke menfaatlerinden ziyade kendi menfaatlerini kolluyor oluşu geldi.

Irak’a şapkayla korona virüsü sokmuşlar
Gerçek Hayat

Evet, ortada bir başarısızlık olduğu söylenebilir fakat bu başarısızlığı Allavi’ye mi yazmalı, yoksa Allavi’yi bir proje olarak ortaya süren Mukteda Sadr ile Hadi Amiri’ye mi? Allavi’yi kurtların kol gezdiği siyaset arenasına iten Sadr değil miydi? Allavi’nin başbakanlığına karşı çıkacaklarını pekâlâ bildiği için protestocuların ezilmesi emrini veren de yine Sadr olmadı mı? Bütün bu yapılanlara rağmen Allavi geçici hükümeti kurmada başarılı olamadıysa bunu doğrudan Sadr’ın hanesine yazmak gerekmez mi?

  • Muhammed Tevfik Allavi’nin geri çekilmesi, Irak’ta İran’a bağımlı şekilde siyaset yapma biçiminin artık yürümediğinin bir göstergesi aynı zamanda. Bunun ülke siyaseti açısından bir dönüm noktası olması çoğu kimsenin temennisi. Irak’ta İran’a bağımlı siyaset Nuri el Maliki ile başladı ve sekiz yıl devam etti. Sonrasında dört yıllık Haydar el Abadi dönemi geldi. Peşinden ise ancak bir yıl sürebilen Adil Abdülmehdi devri...

Abdülmehdi’yi istifa ettiren Şii kitlelerin protestoları oldu. Kasım Süleymani’nin öldürülmesi, Irak siyasetine hâkim Şii cenahta ciddi bir kırılmaya yol açtı. Çünkü Kasım Süleymani, Irak siyasetine yön veren baskın bir karakter olarak biliniyordu. Onun emri altındayken Şii gruplar aynı çatı altında bir görüntü veriyordu. Süleymani sonrası Şii gruplar içerisinde bir iç çekişme baş gösterdi. Bu iç çekişme öyle bir noktaya ulaştı ki, baskın Şii gruplar tarafından önerilen Allavi bile kabine kuramaz hâle gelerek affını istedi. Tahran süreci yönetmede tamamen aciz kaldı.

KOLTUĞA KİM OTURUR?

Allavi’nin çekilmesi sonrası geçici hükümetin kurulması için 15 gün süre kalıyor. Cumhurbaşkanı Berhem Salih, ilgili taraflarla istişarelere başladı bile. Başbakanlık koltuğu için Irak kamuoyuna sızan isimleri kısaca tanıyalım.

  • ES’AD EL AYDANİ:
  • Es'ad El Aydani
  • Şii partiler tarafından Allavi öncesi teklif edilen adaylardan biri olduğu biliniyor. Fakat Cumhurbaşkanı Berhem Salih tarafından kabul görmedi. İran’a yakın bir isim. Şu an Basra Valisi olarak görev yapıyor.
  • MUHAMMED ŞİYAĞ ES SUDANİ:
  • Muhammed Şiyağ Es Sudani
  • Nuri el Maliki’nin Dava Partisi’ne mensup eski bir bakan. Adil Abdülmehdi başbakanlıktan istifa edince Sudani de Dava Partisi’nden ve Kanun Devleti Koalisyonu’ndan istifa ederek başbakanlık için hazır olduğu mesajını verdi.
  • MUSTAFA EL KAZİMİ:
  • Mustafa El Kazimi
  • 2016 Haziranından bu yana Irak Milli İstihbarat Başkanlığı görevini yürütüyor. Bağdat’ta ve bazı Avrupa başkentlerinde ‘İnsanî Diyalog Kuruluşu’ adına yöneticilik görevlerinde bulundu. Hem Amerika, hem de İran açısından tercih edilebilir gibi dursa da, milis güçlerinin emniyet teşkilatından uzak tutulması düşüncesi nedeniyle Irak Hizbullahı’nın pek hoş bakmadığı bir isim. Başbakanlık için adaylığını koymaması yönünde tehditler aldığı rivayet ediliyor.
  • ALİ ŞÜKRİ:
  • Ali Şükri
  • Eski planlama bakanı ve Cumhurbaşkanı Salih’in önde gelen danışmanlarından biri. Yolsuzluk ithamı nedeniyle Mukteda Sadr hareketinden koptuğu biliniyor.
  • Şii çevreler el Aydani, Ali Şükri ve es Sudani gibi İran’a yakınlığıyla maruf isimlerin başbakan olmasından yana tavır koyuyor. Diğer siyasi çevrelerin önceliği ise bağımsız ve tarafsız adayların öne çıkması. Ülkenin geçici bir hükümetle seçim sürecine yönelmesi, seçimlere doğru düzgün hazırlanılması ve protestoları kanlı bir şekilde bastıran milislerden hesap sorulabilmesi için bunun gerekli olduğunu savunuyorlar.

Korona'dan Tehlikeli Çeteye Tepki Devam Ediyor

Allavi’nin kabineyi kuramayıp geri çekilmesi üzerine binlerce Iraklı sokakları ve meydanları doldurmak suretiyle sevinç gösterileri yaptı. Irak sokakları en başından beri Allavi ismine sıcak bakmamıştı. Allavi’yi “halkın adamı” olarak değil; mevcut sistemin, kendilerini zor durumda bırakan yolsuz düzenin adamı olarak görüyorlardı.

Petrol fiyatları düşüyor - ABD Rusya’yı çökertme peşinde
Gerçek Hayat

Irak’ta baş gösteren ve hızla ilerleyen korona virüs tehdidine rağmen protesto gösterileri yayılarak devam ediyor. Sokakları dolduran sıradan vatandaşın gözünde Şii partilerin güdümündeki milis güçleri, nam-ı diğer ‘çeteler’ daha tehlikeli çünkü. Halkın korona virüsünden hiç korkmadığı elbette söylenemez. Ancak sırtını ‘çetelere ve yolsuzluğa’ vermiş mevcut düzen, halk nazarında çok daha ürkütücü.

Ekim ayından bu yana devam eden protesto gösterilerinde halkın dile getirdiği taleplerin henüz hiçbiri yerine gelmiş değil. Halk neler istiyor, bir hatırlayalım.

  • ■ Hükümetin düşmesi
  • ■ Meclisin feshedilmesi
  • ■ Uluslararası denetim altında erken seçime gidilmesi
  • ■ İran yanlısı siyasetin sona ermesi
  • ■ Milis güçlerinin şehirlerden çıkarılması
  • ■ Milis güçlerinin ekonomik ve ticari hayattan elini çekmesi

Uzaktan Kumandalı Siyaset Halkı Bıktırdı

Evet, Abdülmehdi’nin istifası veya Allavi’nin geri çekilmesiyle sokakları dolduran kalabalıkların iknası mümkün görünmüyor. Protestocular talepleri yerine gelene dek sokak direnişine devam edeceklerini kararlı bir şekilde ifade ediyorlar.

Allavi’nin kabine kuramayıp geri çekilmesi protestocular nezdinde “surda bir gedik açma” olarak görülse de Şiiler arası ihtilafın giderek büyüyor oluşu ülke açısından tehlike çanlarını gündeme getiriyor. Bu kargaşadan İran yanlısı siyaseti sınırlayacak bir hamle çıkar mı, işte orası meçhul.

Allavi, Sadr ile İran nüfuzunu buluşturan bir misyonun adamıydı ama olmadı, beceremedi. Kürtler ve Sünniler ile Sadr hareketinden hazzetmeyen bazı Şiiler, bu misyonu başarısızlığa mahkûm etti. Bu da İran yanlısı siyasi hareketlerin yeni dengeleri hesaba katmasını gerektiren olumlu bir gelişme. Şu durum gereği gibi not edilmeli: Gözünü sadece Tahran’a dikerek Bağdat’a hükmetmek artık eskisi kadar kolay değil. Irak halkını ve Irak’taki bütün unsurları dikkate almayan bir siyaset başarı gösteremez.