Taliban’ın Orta Asya’sı

BÜLENT TOKGÖZ
Abone Ol

Ani kalkışmayla birlikte gözler bölgeye çevrilmişken Kazakistan’ın da üyesi bulunduğu Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ)’de ilginç bir gelişme yaşandı. Ermenistan parlamentosu, Dağlık Karabağ krizinde Azerbaycan’a destek verdiği için Afganistan’ın örgüt içindeki gözlemci statüsünden mahrum edilmesi talebinde bulundu. Orta Asya ülkelerinin Taliban’la girecekleri ilişkinin mahiyetini konuşmayı gerektiren bir durumdu bu.

Afganistan’ın birdenbire düşüşü Taliban için bile beklenmedik bir hızla gerçekleşse de bölge ülkelerinin muhtemel Taliban iktidarı için hazırlıkları büyük oranda tamamdı. Yıllardır sınır birliklerini takviye ederek ve ortak tatbikatlar yaparak kötü ihtimale hazırlıklarını ikmal etmişlerdi.

  • Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Ermenistan ve Belarus’tan oluşan KGAÖ, Afganistan’ın resmî gözlemci olmasına izin vermişti ama Taliban’dan sonra bu statü şimdi sorgulanır oldu. Şu var ki üye ülkelerden sadece Tacikistan’ın Afganistan’la sınırı var ve Afganistan’la sınırdaş Özbekistan ve Türkmenistan örgüt içinde yer almıyor. Bu durum, örgütün Afganistan’la ilgili elinin gücüne dair de bir fikir vermeye yetiyor.

Örgüt bugüne değin askerî planda ciddi bir sınav vermiş değil. “Terörizm” ve uyuşturucu trafiğine karşı mücadeleyi hedeflediğini söylese de ne kadar etkili olduğu belirsiz. Azerbaycan Ermenistan çatışmasında etkisizliği aleniydi. Kırgızistan ile Tacikistan arasında sınır hattındaki suların paylaşımı üstüne çıkan çatışmalarda da bir varlık gösteremedi.

Esnek ve Pragmatik

Rusya, örgüt üzerinden kendi nüfuzunu güçlendirmenin peşinde. Kendi çıkarına olan ortak tavırları sağlama alıp hoşuna gitmeyen tercihler noktasında üye ülkeleri yalnız bırakarak sorunları ikili düzeyde müzakere etmeyi tercih ediyor. Ne işe yaradığı şaibeli bir hâl aldığında ise Taliban’ın yükselişini öne çıkartarak örgütü bir arada tutma yoluna gidiyor.

Taliban’ın Katar’daki siyasî büro temsilcileri Moskova’daki görüşmede “komşu ülkelerin sınırlarını ihlal etmeyip toprak bütünlüklerine saygılı olacakları, yabancı devlet misyon temsilciliklerine saldırmayacakları, uyuşturucu üretimine engel olacakları ve IŞİD militanlarının Afganistan topraklarında barınmasına izin vermeyecekleri” yönünde taahhütler vermiş olsalar da Rusya işi sıkı tutuyor. “Güvenlik odaklı, çok taraflı, esnek ve pragmatik” bir siyaset izliyor. Rusya için Fergana bölgesi radikal fikirlerin yayılmasına açıklığı sebebiyle hassas bir nokta. Kendi ülkesindeki Müslümanların Taliban’dan ilham alması da son isteyeceği şey.

Afganistan özel elçisi Zamir Kabulov, 16 Ağustos’ta, Taliban’ın Kâbil’i alışından bir gün sonra, “Orta Asya’daki müttefiklerimiz için doğrudan bir tehdit görmüyoruz” demiş, bir ay sonra da Tacikistan’la Afganistan sınırı yakınlarında 50 bin askerle ortak bir tatbikat düzenlemişti.

Rusya’nın kasten köpürttüğü tarafları olsa da Orta Asya ülkelerinin Taliban’ın yeni iktidarından endişe duydukları aşikâr. Mülteci akını en korkulanı. Taliban’ın zaferine bakarak umutlanan İslamcıların galeyana gelmesi de bir diğer gerginlik sebebi. COVİD-19 münasebetiyle iyice hırpalanmış ve yoksullaşmış bu ülkeler için Afganistan ürkütücü bir güvensizlik odağı. Kendileri elektrik sıkıntısı içindeyken Afganistan’a sattıkları elektrik faturaları aylardır ödenmezken ihracatı kesip kesmemeye karar veremeyişleri de bunun bir yansıması.

Hasımlar ve tarafsızlar

Afganistan’daki gelişmeleri en yakından takip eden Orta Asya ülkesi Tacikistan’dır. 1344 km sınırıyla “Tehdit algısı en yüksek” odur ve “Afganistan’da yaşananlar, Tacik basınının bir numaralı gündem maddesidir.”

  • Bunun kökeninde Afganistan nüfusunun takriben 4’te birinin Taciklerden oluşması yatmaktadır. Ahmet Şah Mesud da Rabbanî de birer Tacik’ti ve Tacikistan’la güçlü bağları vardı. Kâbil’in düşüşünden önce Taliban’a esir düşme tehlikesinden kaçan 2300 Afgan askerinin sınırdan geçmesine izin vermiş, daha sonra onları uçaklarla Kâbil’e yollamıştı.

Özbekistan’ın ise Afganistan’la sınırı 144 km’dir ve Mezarışerif bölgesinden ibarettir. Bölgede uzun yıllardır en etkili güç Raşid Dostum’du. Özbekistan’ı demir yumrukla yöneten Kerimov, Dostum’u desteklemekle kalmıyor, Türkî cumhuriyetleri ve Rusya’yı da Dostum’un arkasında durmaya çağırıyordu. Sakalı ve çocukların Kur’an öğrenmesini yasaklayan Kerimov’dan sonra da Afganistan politikasında gözle görülür bir değişim yaşanmadı. 15 Ağustos’ta Başkan Şevket Mirziyoev Putin’i arayarak Afganistan meselesinde irtibatta kalmak üzere sözleşti.

Yine de Tacikistan gibi Taliban’a açıkça hasmane bir tavır takınmayıp daha esnek bir tavır sergiledi. Kazakistan gibi Özbekistan da elçilik ve diğer diplomatik temsilciliklerinin açık olacağını ve faaliyetlerine devam edeceğini duyurdu. Taliban da onların güvenliğini sağlayacağı garantisini verdi.

Türkmen nüfusun yoğun olarak yaşadığı Afganistan’ın doğusuyla 744 km’lik sınırı olsa da Türkmenistan tarafsızlığını korumakta çok özenli oldu. 2014 Şubat’ında sınırı geçen Taliban gruplarının 6 Türkmen sınır muhafızını öldürmesi bile bu tutumunu değiştirmedi. 2019 Mart’ında Taliban hücumundan kaçıp kendisine sığınmak isteyen 100 askere sığınma tanımayıp Taliban’ın eline düşmelerine göz yumdu. Türkmenistan’ın tarafsızlık tutumu şüphesiz ki Pakistan ve Hindistan’a ulaşan TAPI doğal gaz boru hattının selametine odaklanmaktadır.

Alışkın dert

Taliban cephesinden bakıldığında manzara acaba nasıl? 26 Eylül 1996’da ilk defa Kâbil’i ele geçirdiğinde de benzer endişelerle muhataptı ve 6 Ekim’de Pakistan’daki bir radyo istasyonundan kardeşlik mesajı yayınlamıştı. Diğer ülkelerin iç işlerine karışmayacağı vaadinde bulunmuş, onları da buna uymaya çağırmıştı. Rusya’yı “Burada aldığı dersi unutmaması” yönünde uyarmayı da ihmal etmemişti.

Taliban şimdi de komşularını, bilhassa Tacik isyancıları destekleyen Tacikistan’ı içişlerine karışmakla suçluyor ve misliyle mukabelede bulunacağını söylüyor. Elindeki silahın ne olduğu kimseler için aslında bir sır değil. Cihadî yapıları hedef ülkede etkinleştirme potansiyelinin Taliban’ın dış politika aracı olacağını söylemek kehanet olmasa gerek. Şu var ki Taliban saldıran ve saldırgan taraf olacak gibi gözükmüyor. Misilleme mantığı ile İran’ın devrimci yayılması arasındaki fark açık olsa gerektir.

Taliban yapabileceği en büyük sürprizi yaptı. Bölge ülkeleri onca senedir ondan gelebilecek muhtemel tehlikelere karşı yeterince hazırlıklılar.

  • Taliban bunca mahrumiyet ve iç meseleyle boğuşurken başkalarıyla başını belaya sokacak bir kaotik süreci tetikleme hevesinden uzak. Gelgelelim Taliban tehlikesini gündemde tutarak elini güçlendiren Rusya’nın bölgeye geri dönüşü de gözlerden kaçacak gibi değil.