Zafere bir adım kala gelen anlaşma

TEVFİK ŞAHİN
Abone Ol

Operasyon başlar başlamaz, Azerbaycan ordusu Fuzuli ve Cebrail şehirlerinde çok sayıda köyü kurtardı. Bu hızlı ilerleyişteki en büyük etken ise, Azerbaycan’ın Türkiye’den aldığı silahlı İHA’lar oldu. Ermenistan, cephede yüzlerce zırhlı aracını ve binlerce askerini kaybetti. Cephede PKK’lı teröristlerden, Fransa’daki ASALA artıklarından, İran’lı milislerden ve Rus paralı askerlerinden oluşan unsurları da kullanan Ermenistan, 30 Eylül’e gelindiğinde 2500’e yakın teröristini kaybetmişti bile.

Karabağ’a dair uluslararası kaynakların büyük bölümü, Ermeniler tarafından yazılan ve kesin olmamakla birlikte tamamına yakını uydurma bilgilerden oluşuyor. Karabağ’ı tarihi boyunca ‘Ermenilerin yurdu’ olarak gösterme çabaları, son 30 yıllık sürecin kara propaganda sürecinde hızlandı. Güney Kafkaslardaki bu verimli topraklar, Asya’dan göçen Türk kavimlerin geçiş güzergâhında ve pek çoğunun da yurt edindiği topraklardı.

  • Bilinen (daha doğrusu batılı tarihçiler tarafından yazılan) 3 bin yıla yakın tarihi boyunca çatışmaların merkezi olan bölge, 7. yüzyılda Müslümanların fethi sonucu İslam’la tanıştı. Türklerle tanışması ise daha eskilere, Milattan önce 5. yüzyıla kadar gidiyor.

Tüm sorunlar Ruslarla başladı

Karabağ’da bugün yaşanan gerilimin tarihi ise 1813 yılında bölgenin Rus Çarlığına geçmesiyle başladı. Bu tarihten sonra İran ve çevre bölgelerdeki Ermeniler Karabağ’a getirilerek bölgenin nüfus yapısı değiştirildi. Çarlık sonrası kurulan Sovyet rejimi ise, Ermenilerin bölgeyi terörize etme cesaretlerini artırdı. Özellikle Sovyet diktatör Stalin’in 1922’de Komünist partinin başına geçmeden önce atandığı Milliyetler Halk Komiserliği görevi sırasında Ermeniler tam bir şımarıklık dönemi yaşadı.

Karabağ’da bugün yaşanan gerilimin tarihi ise 1813 yılında bölgenin Rus Çarlığına geçmesiyle başladı. Bu tarihten sonra İran ve çevre bölgelerdeki Ermeniler Karabağ’a getirilerek bölgenin nüfus yapısı değiştirildi.

Bölgedeki Ermenilerin aşırılık faaliyetlerini engellemek ve düzeni sağlamak için askeri birlikler gönderen Osmanlı ise, Birinci Dünya Savaşını kaybettikten sonra Karabağ’ı İngilizlere bırakmak zorunda kaldı. Sonrasında Bolşeviklere yanaşan Ermeniler, kanlı katliamlarının da yardımıyla Karabağ’da üstünlük kurmaya çalıştı. Ancak nüfusu Türklerden oluşan ve tarihi olarak da Türk yurdu kabul edilen bölge, Bolşevikler tarafından 1923’te Sovyet Azerbaycan’ına bırakıldı.

Sovyet silahlarıyla Türk katliamı

Yaklaşık 70 yıl sakin bir dönem yaşayan Karabağ, Sovyetlerin dağılmasıyla yeniden Ermeni terörünün merkezi hâline geldi. 1975’te kurdukları terör örgütü ASALA ile başta Avrupa olmak üzere diasporanın olduğu her yerde Türklere karşı katliamlar yapan Ermeni teröristler, 1990’da bu terör eylemlerini Azerbaycan toprağı olan Karabağ’a taşıdı. 1980’lerde Karabağ’ın Ermeni toprağı olduğunu iddia eden bölgedeki Ermeni azınlık, Ermenistan’la birlik kurmak için Sovyetlere tekliflerde bulunuyordu. Fakat 1990’da, üstü kapalı olarak kabul edilen bu tekliflerini gerçekleştirmek için Karabağ’da katliamlara başladılar.

Azerbaycan ve Ermenistan arasında 10 kasımda yapılan Dağlık Karabağ anlaşması

1991’de Sovyetler dağıldığında ortada kalan binlerce ağır silah, Ermeni terörü için dönüm noktası oldu. Komünist rejimin kendine bıraktığı bu ağır silahlarla ordusunu güçlendiren Ermeni teröristler, Karabağ’da büyük katliamlara başladı. 1993’e kadar devam eden çatışmalarda, daha doğrusu tek taraflı katliamlarda binlerce Azerbaycan Türkü katledildi ve Karabağ Ermeni teröristler tarafından işgal edildi.

Hocalı soykırımı

Karabağ'da başlattıkları katliamlarla 1991 yılı sonunda Hankendi şehrini işgal eden Ermeniler, daha sonra 12 kilometre kuzeyde yer alan ve bölgenin tek havaalanına sahip Hocalı'yı ele geçirmek için harekete geçti. Ermeni güçlerinin ablukaya aldığı Hocalı, o dönem 7 bin kişinin yaşadığı bir kasabaydı.

Hocalıyı ablukaya alan Ermeni teröristler, bölgeden helikopterle kaçmaya çalışan sivilleri vurarak 44 kişiyi öldürdü.

Hocalıyı ablukaya alan Ermeni teröristler, bölgeden helikopterle kaçmaya çalışan sivilleri vurarak 44 kişiyi öldürdü. Bu ilk işaret, bölgede yaşanacak bir katliamın da ilk işaretiydi. Ancak bu işaret ne o dönemki Türkiye ne de dünyanın geri kalanı tarafından ciddiye alınmadı. 25 Şubat 1992'de Hocalı'ya saldırıya başlayan Ermeniler, bölgedeki Sovyet ordusuna bağlı 366. Zırhlı Alayı'nın bütün araçlarını kullanarak, şehri iki saat boyunca top ve tank ateşine tuttu. Bu saldırıdan bir gün sonra ise, tarihe ‘Hocalı Soykırımı’ olarak geçen katliam gerçekleşti. Bölgedeki Türk nüfusu tamamen yok etmek için yapılan saldırıda savunmasız durumdaki 106'sı kadın ve 63'ü çocuk, 613 Azerbaycan Türkü katledildi. 1275 kişi rehin alındı ancak bunların çoğundan daha sonra haber alınamadı.

Son taarruz da etkili olmadı

Hocalı Soykırımı ve devamında gelen saldırılar sonucu, Karabağ’da Ermenilere bağlı bir özerk cumhuriyet ilan edildi. Ancak Ermenistan dâhil hiçbir devlet bu ‘tampon cumhuriyet’i tanımadı. Azerbaycan ise, işgal edilen topraklarını kurtarmak için 1993 kışında yeni bir taarruz başlattı. Kış baskını olarak planlanan operasyonda Karabağ’daki tüm Ermeni cephelerine baskınlar düzenlendi. Bazı bölgelerde başarı da sağlandı. Fakat 2 ay süren operasyon Rusların da desteğini alan Ermenilerin lehine sonuçlandı. Azerbaycan 5 bin şehit vererek operasyonu bitirdi. Operasyondan 4 ay sonra, 5 Mayıs 1994’te de Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te bir protokol imzalanarak, Karabağ’ın 26 yıl sürecek işgali resmiyete kavuşturuldu. Karabağ’da 2010’dan sonra ikişer yıl arayla 4 büyük çatışma yaşansa da, bu yılın Eylül ayına kadar ‘dengeleri değiştirecek’ bir vak’a kaydedilmedi.

‘Can alınan çarşıda, kardeşim sattı beni’

Azerbaycan, işgal altındaki topraklarına yaptığı son operasyonda Türkiye’nin tam desteğini alsa da, tarihte bu durum her zaman böyle olmadı.

Aliyev mi, Putin mi?Karabağ’da kim kazandı?
Gerçek Hayat

Özellikle CHP’nin tek parti zamanında, 1944 yılında yaşanan Boraltan Köprüsü katliamı, iki kardeş ülke arasındaki ilişkilerin tarihine kara bir leke olarak geçti.

CHP’nin tek parti zamanında, 1944 yılında yaşanan Boraltan Köprüsü katliamı, iki kardeş ülke arasındaki ilişkilerin tarihine kara bir leke olarak geçti.

İkinci Dünya Savaşı’nın son yılında tarafsızlığını bozarak Rusya ve müttefiklerinden yana olma kararı alan CHP rejimi ve İsmet İnönü, yeni dostlarına şirin görünmek için akıl almaz bir katliama ortak oldu. CHP, Türkiye’ye sığınan 146 Azerbaycan Türkünü, Kars sınırındaki Boraltan Köprüsü’nden geçirerek Ruslara teslim etti. Bir rivayete göre sayıları 400’den fazla olan Türkler, daha köprüyü geçer geçmez Ruslar tarafından teslim alındı ve teslim eden Türk askerinin gözleri önünde Ruslar tarafından kurşuna dizildi.

İkinci Dünya Savaşı’nın son yılında tarafsızlığını bozarak Rusya ve müttefiklerinden yana olma kararı alan CHP rejimi ve İsmet İnönü, yeni dostlarına şirin görünmek için akıl almaz bir katliama ortak oldu

Menderes hükümeti zamanında ortaya çıkarılan bu katliam, 1965’te de Süleyman Demirel’in Adalet Partisi tarafından çıkarılan “Adalet” gazetesinde detaylıca anlatıldı. Hatta Demirel bu olay için “İnönü’nün 12 büyük günahından biri” dedi.

Fakat tarihler 1992’ye geldiğinde, Demirel de sayısız günahları arasına Azerbaycan Türklerine karşı işlediği bir günahı daha ekledi. Dönemin Azerbaycan Cumhurbaşkanı Elçibey, Karabağ çatışmalarında şehit olan askerlerin naaşlarını ve sivilleri bölgeden alabilmek için Demirel yönetiminden 4 helikopter istedi. Demirel gözünü bile kırpmadan bu teklifi reddetti. Elçibey daha sonra Türkiye’den bir miktar kredi istedi ama onu da alamadı.

Bu acı hâdiyesi daha sonra verdiği röportajlarda Elçibey, "Türkiye'den Hocalı’daki kadınları ve çocukları kurtarmak için 4 tane helikopter istedim, vermediler. Ben daha ne isteyeceğim? Türkiye'den 200 milyon dolar kredi istedik ama onu da vermediler. İran verecekti, onu da biz istemedik” sözleriyle açıkladı.

Karabağ düğümü İHA’larla çözüldü

28 yıl boyunca çözümsüz kalan Karabağ sayfası, yine Ermenilerin şımarık tavırları sonucu bu yılın Eylül ayında yeniden açıldı. 12 Temmuz’da Ermeni topçuları, Azerbaycan’ın Tovuz kentinde sivillere yönelik bir saldırı gerçekleştirdi. Enerji geçişi konusunda stratejik bir yeri olan Tovuz’a saldırı, bölgede gerilimi tekrar tırmandırdı. Ara ara sivil bölgelere saldırılarına devam eden Ermenistan, 27 Eylül’de de Dağlık Karabağ’da cephe hattı boyunca Azerbaycan ordusu mevzilerine ve sivil yerleşim birimlerine saldırılara başladı. Ermenilerin 2 aydır devam eden terör saldırılarına net bir cevap vermek isteyen Azerbaycan, Türkiye’nin de yardımıyla Karabağ’ı kurtarma operasyonunun düğmesine bastı.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, “Kendi öz topraklarımızı savunuyoruz. Karabağ bizimdir, Karabağ Azerbaycan’dır” açıklaması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türk milleti her zaman olduğu gibi bugün de tüm imkânlarıyla Azerbaycanlı kardeşlerinin yanındadır" sözleri, bu seferki çatışmaların eskilerden farklı olacağını gösterdi.

Bir haftada 2500 ermeni terörist

Ermenistan hükümeti, hemen "savaş durumu ve genel seferberlik" ilan etti. Azerbaycan Milli Meclisi de ülkenin bazı şehir ve bölgelerinde "savaş hali" ve kısmi seferberlik kararı aldı.

Çok hızlı gelişen operasyonda Azerbaycan ordusu 27 Eylül’de Fuzuli ve Cebrail şehirlerinde çok sayıda köyü kurtardı.

Çok hızlı gelişen operasyonda Azerbaycan ordusu 27 Eylül’de Fuzuli ve Cebrail şehirlerinde çok sayıda köyü kurtardı. Bu hızlı ilerleyişteki en büyük etken ise, Azerbaycan’ın Türkiye’den aldığı silahlı İHA’lar oldu. Ermenistan, cephede yüzlerce zırhlı aracını ve binlerce askerini kaybetti. Cephede PKK’lı teröristlerden, Fransa’daki ASALA artıklarından, İranlı milislerden ve Rus paralı askerlerinden oluşan unsurları da kullanan Ermenistan, 30 Eylül’e gelindiğinde 2500’e yakın teröristini kaybetmişti bile.

Cephede kaybedince sivilleri vurdular

Ermeni teröristlerin bu kayıplarına karşılık verdiği cevap ise, en iyi bildikleri yöntemle oldu. Azerbaycan topraklarındaki sivilleri hedef alan Ermeni teröristler, 1 Ekim’de Azerbaycan topraklarına yaptığı füze saldırısında 19 sivili katletti. 27 Ekim’e kadar devam eden bu saldırılarında Ermeni teröristler toplam 65 sivili öldürürken, 300’e yakın sivili de yaraladı. Üstelik bu katliamların bir kısmı, Ermenistan’ın isteğiyle varılan ateşkeslerin hemen ardından geldi.

Ermeni teröristler, 1 Ekim’de Azerbaycan topraklarına yaptığı füze saldırısında 19 sivili katletti. 27 Ekim’e kadar devam eden bu saldırılarında Ermeni teröristler toplam 65 sivili öldürürken, 300’e yakın sivili de yaraladı.

Uluslararası camianın sessiz kaldığı bu katliamlar, Ermenistan’ın Karabağ’da köşeye sıkıştırılmasını engellemedi. Rusya’yı araya sokan Ermenistan, 10 Ekim, 18 Ekim ve 26 Ekim’de 3 kez ateşkes için Azerbaycan’ı ikna etti. Ancak bu 3 ateşkesin toplamı 24 saat bile sürmedi. Ermenistan, her seferinde anlaşmaları saatler içinde ihlal ederek yine sivil halka füzelerle saldırdı.

Hankendi alınmadan Rusya devreye girdi

Azerbaycan ordusu, Ermenilerin ateşkesle zaman kazanma çabaları, Karabağ’a getirilen yabancı teröristler ve batılı devletlerin taraflı tutumlarına rağmen Karabağ’da başlattığı karşı operasyonda 9 Kasım’a kadar 5 şehir, 4 kasaba ve 286 köyü işgalden kurtardı.

27 Eylül’den bu yana yapılan dördüncü ateşkeste Rusya bu kez işini şansa bırakmadı ve Ermeniler ateşkesi bozmadan Karabağ’a asker gönderdi.

İran’la Karabağ’daki teröristlerin bağlantısını kesti. Ve Karabağ’ın tamamını alarak büyük zaferi ilan etmeye çok yaklaştı. Fakat tam bu sırada, Ermenistan’ı ‘terbiye etmek için’ operasyonun başından bu yana pasif bir tutum izleyen Rusya devreye girdi ve 9 Kasım gecesi sürpriz bir ateşkes anlaşması yapıldı. 27 Eylül’den bu yana yapılan dördüncü ateşkeste Rusya bu kez işini şansa bırakmadı ve Ermeniler ateşkesi bozmadan Karabağ’a asker gönderdi.

Ateşkes, sözde Karabağ Cumhuriyeti’nin merkezi sayılan Hankendi’nin alınmasına 2 kilometre ve soykırım kurbanı Hocalı’ın kurtarılmasına bir adım kala geldi.

Anlaşma kafaları karıştırdı

Rusya’nın kabul ettirdiği anlaşma, maddelerindeki muğlaklık nedeniyle kafaları karıştırdı. Anlaşmaya göre Karabağ’da Azerbaycan’ın henüz kurtaramadığı Hankendi ve Hocalı bölgelerini de kapsayan bölümü Ermenilere bırakıldı. Fakat buralardan sürülen Azerbaycan Türklerinin topraklarına dönmesi sağlanacak. Yine bu bölge ile Ermenistan toprakları arasında bir koridor oluşturularak Rusya denetimine verildi. Zaten anlaşmada adı geçen ve aynı gece bölgeye intikal eden 1960 Rus askeri de bu bölgede konuşlandı. Ermenistan, geri kalan bölgelerden kademeli olarak 1 Aralık’a kadar çekilmeyi taahhüt etti.

İki taraf da ‘zafer’ ilan etti

Anlaşma, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev tarafından ‘zafer’ olarak tanımlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da çarşamba günkü Meclis grup toplantısında, Türkiye’nin anlaşmaya müspet baktığını açıkladı.

Anlaşma, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev tarafından ‘zafer’ olarak tanımlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da çarşamba günkü Meclis grup toplantısında, Türkiye’nin anlaşmaya müspet baktığını açıkladı.

İşin garip tarafı, Ermenistan Başbakanı Paşinyan da anlaşmayı kendileri açısından zafer olduğunu söyledi. Paşinyan “Bu belgeyle askerî ve diğer tahminlere göre elimizde tutamayacağımız bir şey verilmiş oldu. Stepanakert'in (Hankendi) savunmasız kaldığı bir durumda, çatışmaların devam etmesi ile büyük bir olasılıkla Stepanakert, Martuni (Hocavend), Askeran kaybedilirdi, ardından savunma alanları ve binlerce asker kuşatılmış olurdu. Sonuçta tam bir çöküş yaşanırdı” dedi.

Paşinyan’ın sözlerini artık ciddiye almayan Ermeniler ise önce Ermenistan Meclis’ini basarak Meclis Başkanı’nı dövdü, ardından da Paşinyan’ın evine girerek mallarını yağmaladı.

Türkiye ve Azerbaycan resmen karadan bağlanacak

Anlaşmanın en kritik maddelerinden biri, Nahçıvan ve Azerbaycan arasında kurulacak bağlantı yolu oldu. Konuyla ilgili Meclis Grubunda açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan ile Nahçıvan Özerk Bölgesi arasında ulaşım bağlantısının sağlanacağını ve bu amaçla bir yol inşa edileceğini söyledi.

Ateşkesin kontrolü ve denetimi için oluşturacağımız Ortak Türk-Rus Merkezi ile ilgili mutabakat zaptı bu sabah imzalandı

Türkiye’nin bölgede Rusya ile gözlemci olacağını da belirten Erdoğan "Türkiye, anlaşmanın uygulanmasını gözetmek ve denetlemek üzere bölgede kurulacak ortak barış gücünde, Rusya ile birlikte yer alacaktır. Ateşkesin kontrolü ve denetimi için oluşturacağımız Ortak Türk-Rus Merkezi ile ilgili mutabakat zaptı bu sabah imzalandı. Bu merkez, Azerbaycan'ın işgalden kurtarılan toprakları üzerinde kurulacaktır. Dağlık Karabağ'daki ateşkesin ihlalini önlemeye yönelik tüm tedbirler bu merkez tarafından alınacaktır” dedi.

Bizdeki muhalefet varken düşmana gerek yok

Azerbaycan’ın Karabağ operasyonu, Türkiye’de alışık olmadığımız bir durumu da ortaya çıkardı. Bütün Azerbaycan, operasyon sırasında medyasından siyasetine kadar tek yürek oldu. Sosyal medyada birlik ve güçlülük mesajları verildi. Ne Ermenileri korumak için ‘barış’ çığlığı atan oldu, ne de ‘hepimiz Ermeniyiz’ diyen.

  • Cephedeki askerlerine tam destek veren Azerbaycan Türkleri, Suriye, Libya, Doğu Akdeniz çatışmalarında bir türlü tek ses olamayan Türkiye Türklerine de esaslı bir ders verdi. Ama Azerbaycan’dan çıkmayan çatlak sesler de yine Türkiye’den geldi. Kendisine ‘sol basın’ müstemleke basını, Ermenileri düştükleri her zor durumda kurtarmak için kara propaganda yaptı. Özellikle yabancı medyanın Türkiye’deki yerleşik ofisleri, kendi ülkelerinden daha geniş bir özgürlükle Türkiye ve Azerbaycan aleyhine yayınlar yaptı. Onlara bu cesareti veren ise, yine CHP ve ittifak ortaklarıydı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, Karabağ operasyonu başlamadan bir gün önce yaptığı açıklamada "Maalesef gelen haberlerde, Türkiye'den Azerbaycan'a silah yardımı yapıldığı ve söylentilere göre cihatçı grupların da Azerbaycan'a gönderildiği ifade ediliyor" diyerek CHP’nin Boraltan Köprüsü katliamından beri bir adım bile ilerlemediğini gösterdi.