1000 yıl sonra Türk askerlerinin Asya kıtasına dönüşü: Kore Savaşı
Tarihin tozlu sayfalarında 1905 yılına geldiğimizde Kore Yarımadasında Japonya’nın Rus Çarlığı'nın hakimiyetini sonlandırıp Kore'yi işgal ettiğini öğreniriz. 2. Dünya Savaşı sonrası Japonya’nın sahneden çekilmesiyle birlikte Kore’nin Sovyetler Birliği ve Amerika tarafından 2’ye ayrılması Kuzey Kore’nin Güney Kore’ye saldırması kahraman Türk askerinin 1000 yıldan uzun bir süre sonra tekrar Çin ordusu ile savaşmasını da beraberinde getirir. İşte büyük bir yıkıma yol açan yüz binlerce sivil-askerin hayatını kaybettiği Kore Savaşı'na dair merak edilenler…
II. Dünya Savaşı öncesinde Kore, Japonya’nın egemenliğindeydi. Zira, 1905 yılında Japon-Rus Savaşı'nı Japonya kazandı ve Kore topraklarında tam hakimiyet kurdu. Taki II. Dünya Savaşı’na kadar…
Japonya’nın Kore’deki hakimiyeti 2. Dünya Savaşı’nı kaybetmesiyle son buldu. II. Dünya Savaşı’nda Almanya ve Japonya’ya karşı birlikte savaşan Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nin 1945 yılı sonrasında rakip devletler haline gelmesi Kore’yi büyük bir çıkmazın içine sürükleyecekti.
2. Dünya Savaşı’nın ardından Kore'nin kuzey kısmı Sovyetler Birliği tarafından, güney bölümü ise ABD tarafından işgal edildi. Böylelikle Kore, Güney ve Kuzey olmak üzere ikiye bölündü. 1949 yılında Çin’deki iç savaşı komünistlerin kazanmış bununla beraber Sovyetler Birliği ve Çin arasında güçlü bir bağ kurulmuştu.
Kuzey Kore lideri Kim İl-song ve Sovyetler Birliği lideri Stalin, güçlü bir saldırıyla, ABD’nin müdahalesine fırsat tanınmadan güneyi hızlı bir biçimde ele geçirerek, tüm ülkede hakimiyet kurmayı planlıyordu. 1950 yılları başlarında Kuzey Kore'de iktidarı elinde bulunduran yerel hükümet, Çin ve Sovyetler Birliği'nin desteğiyle Güney Kore'ye saldırdı.
Bunun üzerine ABD'nin talebiyle Birleşmiş Milletler tarafından Kore'ye askeri müdahale konusunda karar alındı.
Alınan karar neticesinde Birleşmiş Milletler barışı yeniden sağlamak için üye devletlerden Güney Kore’ye yardım etmesini istedi. Türkiye bu karara uyarak, Kore’ye 5000 kişilik kara kuvveti gönderdi. Kahraman Türk askeri 1000 yıldan uzun bir süre sonra tekrar Kuzey Kore ordusunun en büyük destekçisi Çinli askerlerle savaşacaktı.
Savaşa gidecek askerler 1929 doğumlulardan ve daha çok gönüllülerden seçilecekti. Subay ve astsubaylardan da Kore’ye gitmek için gönüllü olanlar tercih edilecekti.
İşte Türk askerlerinin destan yazdığı Kore Savaşı'na dair dikkati çeken kesitler...
Emekli albay İbrahim Artuç, "Kore Savaşı'nda Mehmetçik" adlı kitabında Türk askerlerinin Kore’ye nasıl gittiğini, yolcuklarında neler yaşadıklarını şu şekilde anlatmıştı.
“Tugay, 1950 yılının Eylül ayının son haftasında Mısır'a doğru yola çıktı. Tugayda, hiç gemiye binmemiş erler çoğunluktaydı, hatta deniz bile görmemiş erler vardı. Onlar için Akdeniz'in uçsuz bucaksız suları, hele hele her türlü konfora sahip bu kocaman gemiler anlatılmaz birer heyecan kaynağıydı.Gemilerde her türlü konfor vardı. Yemekler çok bol ve güzeldi ama, ekmek ancak iki ince dilimden ibaretti. Çok ekmek yemeğe alışmış Türk askerleri, ne kadar yemek yerlerse yesinler bir türlü doymuyorlardı. Gemideki un stoku ancak adam başı iki dilime, yani Amerikan beslenme alışkanlıklarına göre olduğundan, ekmek eksiği menüye eklenen patatesle giderilmeye çalışıldı. İlk uğrak yeri olan Seylan adasında, un sipariş edildi. Ancak bu unlar da kurtlu çıktığından, ekmek sıkıntısı Kore'ye kadar sürdü. Gemide, Türk askerlerinin yaşadığı bir diğer sorun da, alışık olmadıkları Amerikan tuvaletleri, rezarvuar, duş ve lavabo gibi aletleri kullanmaktı. Bu sorunda, erlere teorik ve uygulamalı dersler verilerek aşıldı. Ortalama 22 gün süren uzun deniz yolculuğu, teorik ve silahlı eğitimle değerlendirildi. Askerlere Kore ve Kore savaşları hakkında bilgiler veriliyor, derslerde değişik savaş eğitimi öğretiliyor, ayrıca beraberlerinde götürdükleri Amerikan M1 piyade tüfeği ile atışlar yaptırılıyordu. Silahların geç gelmesi nedeniyle Etimesgut'ta tamamlanamayan atış eğitimi, gemide sürdürülüyordu. Kafileleri rıhtımda, Tokyo'daki General Mac Arthur karargahında oluşturulmuş Türk İrtibat Grubu'nun subayları ve Amerikan askeri yetkililerinden başka Puson Valisi, Belediye Başkanı, ellerinde Birleşmiş Milletler, Kore ve Türk bayrakları taşıyan Koreli öğrenciler ve halk karşılamış, Amerikan ve Kore bandoları törene eşlik etmişti.”
Türk askeri 28/29 Kasım 1950’de gece yarısı ani saldırıyla karşılaştı. Düşman bu saldırıyla 1. ve 2. taburların arasındaki irtibatı kesti. 29 Kasım günü Tugay komutanı ilerde kalan bu kuvvetlerin geriye çekilmeleri için Sinnimni'ye bir taarruz yaptırdı. Amerikan birlikleri de bu taarruza yardım etti. Sinnimni geri alınamadı; ancak bu hareket ilerideki tepelerde bulunan birliklerin geri çekilmelerine yardım etti.
Mehmetçik bölgesinde bütün bir gün düşman kuvvetlerine karşı fedakarlıkla savaştı ve ağır zayiat verdi. Türk askerinin cansiperane mücadelesi, Amerikan Ordusuna düzenli olarak çekilme için gerekli zamanı kazandırdı. Türk Tugayı böylece zorluklarla dolu ilk muharebe görevini şerefle yerine getirmiş oldu.25-27 Ocak 1951 tarihleri arasında olan Kumyangjangni Savaşı da çok kanlı geçti. Türk Tugayı'nın başarısıyla sonuçlanan savaşın ardından, 2. Dünya Savaşı gazilerinden Amerikan Piyade Yarbayı Blair, Ordu Gazetesi'nde şunları yazmaktaydı:
"Türklerin bu taarruzu, gördüğüm muharebelerin en kanlısıydı. Dövüşme çok şiddetli olmuş, Çinliler çok iyi donatılmışlardı. Tüfek bombası, çeşitli otomatik silahlar ve havanları vardı. Yiyecek ve cephaneleri de boldu. Mevzilerinde ölünceye kadar direnmeleri, disiplinlerinin iyi olduğunu göstermekteydi. Buna rağmen savaş başarıyla sonuçlandı."Kore Savaşı, aynı zamanda canını hiçe sayan kahraman Türk askerleriyle de destanlaşmıştır. 22 Nisan 1951’de, Çin kuvvetlerince kuşatılan piyade bölüğünde görevli topçu ileri gözetleyici Üsteğmen Mehmet Günenç’ten şu telsiz mesajı alınmıştı.
“Düşman bulunduğum tepeyi işgal etti. Çok şehit verdik. Telsizcimiz de şehit oldu. Koordinat veriyorum. Bataryalar ateş etsin”. Bunun üzerine topçu irtibat subayı da telsizle şu cevabı vermişti. “Verdiğiniz koordinatlar bulunduğunuz yerdir” Üsteğmen Günenç’in verdiği cevap ise şöyleydi: “Evet öyle, biz düşmana teslim olmak istemiyoruz, bizi onlara teslim etmeyin. Vasiyetimiz budur. Bizi ateşlerimizle şehit edin.” Üsteğmen Günenç’in bu vasiyeti yerine getirilmişti.
Kore’de savaşan Türk Tugayları, savaşın gidişatını değiştirmişti. Kunuri ve Kumyangjang-ni Muharebeleri ile yenilmez diye nitelenen Çin ordularını püskürten kahraman Mehmetçik, Birleşmiş Milletler kuvvetlerini büyük bir hezimetten kurtardı.
Türk askeri, Taegyewovni (Seul) savunmasıyla da başkent Seul’ün düşman eline geçmesine mani oldu, Vegas Muharebesi üstün başarılarıyla da ateşkes anlaşmasının yapılmasını sağladı.Türkiye’nin bine yakın şehit verdiği yüz binlerce Korelinin yaşamına mal olan Kore Savaşı, yarımadada büyük yıkıma ve sefalete yol açtı. Savaş, 1953'te iki ülke arasında herhangi bir barış anlaşması olmaksızın askerden arındırılmış bölgenin kurulmasıyla sona erdi.
Panmunjom’daki ateşkesle 38. paralelin güneyinde kalan Güney Kore, ABD ve diğer ülkelerden sağladığı dış yardımlarla savaş sonrasında büyük gelişim gösterdi.
OECD verilerine göre 2017 yılında kişi başına milli gelirin 38 bin 275 dolar ölçüldüğü Güney Kore, bugün G20 ülkeleri arasında 11. büyük ekonomi olmasıyla dikkati çekiyor.