37 senelik Eurovision tarihinin en dikkat çekici anlarıyla Türkiye

HABER MASASI
Abone Ol

Bülent Özveren'in yorumuyla izlemek ayrı bir keyif verir...

Eurovision; tam 61 yıllık bir macera. Her yıl yenilenen puanlama sistemi ve bir şarkı yarışmasından show yarışmasına doğru evrilmesiyle gerçekleşeceği dönemlerde daima en çok konuşulan oldu. Yarışan ülkeler de aday seçim yarışmalarının düzenlendiği, ünlü bir isim gönderilecek ise anketler ile halkın fikrinin alındığı bir nevi müziğin avrupa hatta dünya şampiyonasıdır.
Türkiye'nin son olarak 2012 yılında katıldığı bu yarışma için; "Biz çok abartıyoruz" diyenler de var "Komşunun komşusunu oyladığı bir yarışma" diyenler de... Her ne olursa olsun yayınlandığı akşamlar da tüm aileleri çay ve çerezleri eşliğinde televizyonun karşısına kilitlediği ve 3 saat de olsa bir eğlence yaşattığını herkesin kabul etmesi lazım.
Eurovision deyince akıla gelen Bülent Özveren, And the 12 points go to? kavramlarını daima hatırlayacağız. 61 yıllık tarihi içerisinde asla unutamayacağımız o enteresan an ve performanslarımız ise yarışmanın nadide anları olarak belleğimize kazınacak.

1. Çetin Alp'in tüm opera eserlerini sıraladığı Eurovision şarkısı
Kuşkusuz yarışma tarihinin en ilginç şarkılarındandı. Tüm opera isimlerini bir araya getiren şarkısıyla rahmetli Çetin ALP hiç puan alamamıştı. Maalesef bu durumdan ötürü ALP; yıkıcı eleştirilere de maruz bırakılmıştı.
2. Mfö'nün 'MFÖ' ismini Eurovision'da almış olması
Bu harika adamlar ülkemizi tam 2 kez Eurovision'da temsil etti. İsimlerinin uzun ve zor telaffuz ediliyor olması yarışmanın sunucusunu zorlandırmış, sunucu onlara isimlerinin baş harflerinden oluşturduğu bir tanımlamayla seslenmeyi tercih etmişti. Hal böyle olunca da bu 3'lü MFÖ ismini resmen grup adları olarak kullanmaya başlamış ve isim annesi de Lill Lindorfs olmuştu.
3. Hadise'nin 2009 yılı yarışmasında en çok ilgi gören tek temsilci olması​
Hadise 2009 yılında yarışmayı 4.'lük ile tamamlasa da tıpkı 1. olan Norveç temsilcisi kadar büyük ilgi gördü. Öyle ki Eurovision yetkilileri 'Seneye de Tarkan'ı bekliyoruz' diyerek Türkiye'nin o yıl ne kadar iddialı olduğunu üstü kapalı bir şekilde belirtmişti. Bu törenin en güzel anı ise kuşkusuz Hadise'nin orada bulunan tek Müslüman temsilci olarak kura çekimi sırasında bağırarak Besmele çekmesiydi.




4. Anadolu Ateşinin düzenlemiş olduğu ara performans
Ev sahibi her ülke yarışma sırasında kendi kültüründen bir şeyler yansıtır. Türkiye de 2004 yılında ev sahibiydi ve görüp görülebilecek en iyi gösteriyi düzenledi. Kareografi ve genel sanat yönetmenliği Mustafa Erdoğan'a aitti. Anadolu Ateşi; 7 bölgenin tüm ezgilerini tek bir gösteri de birleştirmişti.
5. Türkiye'nin Türkçe bir parçayla tarihinin en yüksek oylarından birini alması
Güçlü sesiyle bir genç kız Eurovision sahnesinde ülkesini temsil etmek için sahneye çıkmıştı. Şarkı güzeldi, ses güçlüydü, grup ekibi yetenekliydi. Türkçe şarkı ile Şebnem 121 puan topladı ve yarışmadan 3.'lük ile ayrıldı. Bu başarısı ile Şebnem ve Grup Etnik bir şeyi daha kanıtlamış oldular: Müziğin evrensel dili. 1 yıl öncesi sadece Şebnem PAKER ismi ile katıldığında 57 puanla 12. olan PAKER, 1 sene sonra 121 puan almayı başardı.
6. Farklılıklar zaferi de getirir
Sene 2003 … O yıl TRT bir farklılık yapmayı tercih etti. Bu sene yarışmadan seçim olmasın, teklif götürelim dendi. Fakat böyle bir şeyin ilk kez deneniyor olması ve Eurovision'un ülkemizdeki konumu sanatçıların kariyerlerini daha ön planda tutmalarına sebebiyet verebiliyor olabilirdi. ( Çetin ALP örneği ) O zamanlar başarılı bir kariyer sürdüren, 90'lı yıllarda çıkışını yapan hatta Esc elemelerine de katılan genç bir hanım kendisine gelen bu teklifi kabul etti. Tabii; 1 farkla: Şarkısının dili İngilizce olacaktı. Kabul edildi. 3 İngilizce şarkı hazırladı Sertab Erener ve Demir Demirkan ikilisi. Kurul, Everway that i can'i seçti. Şarkının yapım aşamasında S.Erener , D.Demirkan ve Ozan Çolakoğlu çalıştı. Profesyonel bir 4 kişilik dans ekibi oluşturuldu. Bu ekip aynı zamanda şarkı da söylüyordu. Bir grup değildi yanlışlık olmasın. İçlerinden biri ise rock müzik şarkıcılarımızdan Özge Fışkın'dı. Dansın kareografı Candaş Baş oldu. Dans ve kostümler ortak bir çalışmanın ürünüydü. Elbiseye uygun kareografi içeriyordu bu performans. Şarkıya çekilen klip de bir o kadar profesyonel oldu. Sertab, ilk kez geçen yıl 1.olan Letonya'da ülkemizi temsil etti. Hiç oy beklenmeyen ülkelerden bile puan aldı ve farklılıklar zaferi getirdi.
7. Ermenistanın siyasi şarkısına inat içerisinde geçen barışçıl sözleriyle 2. olan maNga
maNga, 2009 yılında 2.stüdyo albümleri Şehr-i hüzün'ü yayınlamıştı. Bu albüm ile başarılı bir çıkış yakalayan grup, aynı yıl Mtv Avrupa Müzik Ödüllerinde Avrupa'nın en iyi sanatçısı kategorisinde aday olarak ödülü kazanan isim oldu. Belki de onların bu başarısı etkilemişti ve Trt temsilci olarak maNga ile anlaşmıştı. We could be the same parçası ile yarışmaya katılan grup, şarkıyı tanıttıkları halinden daha sert bir müzik ile sunan grup Türkiye'ye tarihindeki ilk 2.'liğini tattırdı. 2 sene üst üste Türkiye'ye kazandırılan bu başarılar maNga için büyük bir onur ve gurur oldu. Şarkılarında bir mesaj olduğu pek anlaşılmasa da bu durum sahne performanslarıyla kendini ele veriyordu. Dansçının solo performans bölümünde etrafa robotik kırmızı ateşler saçması ve robot kıyafetini çıkarması yine aynı şekilde elinde taşıdığı siyah ve beyaz bayrakları taşıması bu duruma en büyük örnekti. Siyah tonlarının daha ağırlıklı olması ve kullanılan sis etkisi de şarkının sözlerine hizmet ediyordu: 'Aynı olabiliriz ne derlerse desinler fark etmez'

Aynı yıl içerisinde Ermenistan'ın ise 'Babaannemin bahçesinde kayısı bahçesi' gibi sözlerin geçtiği bir şarkısı vardı. Şarkının politik olduğu her halinden belliydi fakat bu durum hiçbir olumsuzluğa etki etmedi.




8. Azerbaycan'ın 1.'lik sahnesine Türk bayrağı ile çıkması
Türkiye o yıl finale yükselememişti ve yarışma gurbetçi vatandaşlarımızın bol olduğu Almanya'da düzenlenmişti. Finale çıkamamamız üzerine ise o yıl için bir kampanya başlatmıştık: "Biz yoktuk ama kardeşlerimiz vardı ve onların yanında olacaktık"... Öyle de oldu tüm oylarımız can Azerbaycan'a gitti ve o yılın 1.'si kardeş ülke oldu. Bizim yokluğumuzu bir an olsun hissettirmemeye çalışan Azerbaycan'da sahneye Türk bayrağı ile çıktı ve ortaya bir kardeşlik örneği çıktı.
9. Azerbaycanın Türkiye'yi altın bilet adı altında tezahüratlar ile finale uğurlatması
O yıl Azerbaycan hoş bir uygulama yapmış ve açıklanan son ülkenin altın bilet ile finale gittiğini duyurmuştu. Halbuki böyle bir durum söz konusu değildi ve ülkeler karışık bir şekilde duyuruluyordu. Türkiye'de bu uygulamadan etkilendi belki de bu Azerbaycan'ın yapmış olduğu özel bir jestti bilinmez fakat son sırada açıklanması beklenen ülke için tüm salonun Türkiye diyerek tezahüratlarda bulunması unutulmaz anlardan biriydi.