ABD ve Venezuela arasında savaş ihtimali: Trump ne zaman düğmeye basacak?
İki ülke arasındaki krizde Rusya, Venezuela'ya askeri destek verdi. Böylece, 200 bin Halk Milisi tam teçhizatlanabildi.
Amerika Birleşik Devletleri ve Venezuela arasındaki askeri gerilim zirveye ulaştı. Gazeteci Hüsamettin Aslan ile bu kritik gelişmeleri, olası savaş senaryolarını ve bölgedeki güç dengelerini derinlemesine analiz ettik. İşte Hüsamettin Aslan'ın GZT.com'a özel açıklamaları...
Savaş çıkacak mı?
Klasik anlamda bir savaş ve işgal çok gerçekçi bir hedef olarak durmuyor. Ancak, Maduro'nun geri çekilişi için ve Maduro'yu destekleyen askeri vesayet hatta askeri rejim açısından bir hava saldırısı mümkün gözüküyor. Genelde izleyiciler karşılıklı hava saldırılarına "Bu bir savaş değil mi?" diye düşünüyorlar. Ancak, savaş dediğiniz unsur deniz, kara, hava unsurlarıyla topyekün yapılan bir şeydir ve sınırlı sayıda asker katılmaz.
Ordu bütün mevcudu ve vücuduyla olaya müdahil olur. Dolayısıyla, savaş klasik anlamda çatışmadan farklı. Askeri yığınaktan da anlaşıldığı üzere Amerika Birleşik Devletleri'nin sembolik askeri hedefleri ya da idareyi temsil eden işte başkanlık sarayı gibi yerlere sembolik saldırılar yapması mümkün gözüküyor.
Ama burada klasik anlamda bir savaş topyekün bir Amerikan ordusunun mevcut göstermesi çok gerçekçi bir hedef olarak durmuyor.
Dünyayı nasıl bir savaş bekliyor?
Bizi Irak gibi bir işgal beklemiyor. İsrail ile İran arasında karşılıklı füzelerin hava saldırılarının gerçekleşmiş olduğu ama işte burada birazcık Amerika Birleşik Devletleri'nin daha baskın olduğu bir hava saldırıları ve Venezuela'daki askeri hedefleri, siyasi hedefleri birazcık daha odaklanacağı bir saldırı biçimi bekliyor. Tabi burada Venezuela ordusunun ne yapacağı önemli.
İşte orada da bizi ne bekliyor sorusu ikinci bir pasaj olarak karşınızda duruyor. Venezuela ordusu hava saldırılarına mukavemet edecek bir hava gücü bulunmuyor. Bu konuda mütevazi sayıda bir ordu. Zaten dünya ordular sıralamasında 50. sırada yer teşkil ediyor. Deniz Kuvvetleri açısından da yine güçlü bir donanmasının olduğu olmadığını biliyoruz.
Dolayısıyla kara unsurlarında Venezuela coğrafyası büyük oranda Vietnam'ı andıran uzun ve büyük ormanlara uzun ve geniş nehirlere sahip olduğu için topyekün savaş ABD için zorlayıcı olacaktır.
Ordu içerisinde sosyalist kökenli, Chavez'e yakın olan bazı anti-emperyal dünya görüşü bulunan askerlerin paramiliter yöntemlerle, gerilla taktikleriyle Venezuela'daki engebeli coğrafyayı, derin orman vadilerini, derin nehirlerini kullanarak Vietnam tarzı bir büyük topyekün bir hava saldırısından sonra gerilla yöntemleriyle Vietnam'ı andıran yöntemler kullanılabilir.
Yani şu anda masada olan senaryo aslında askeri envanterde bulunan işte Karayipler'de yığılan yığınan askeri unsurlarla değil minimal maliyetle maksimum verimliliği elde etmenin peşinde. Mümkünse CIA yoluyla içeriden bir başkaldırı tasarlanması, mümkün değilse bu sınırlı hedeflere sembolik hedeflere hava saldırılarının düzenlenmesi şeklinde bu işi gerçekleştirmeye çalışıyor.
Çünkü, bunun ne bir uluslararası hukuk anlamında geçerliliği var ne de bunun politik ve psikolojik bir karşılığı var. Dolayısıyla, Amerika Birleşik Devletleri Soğuk Savaş'ta kalan travmayı 21. yüzyılda taşımak istemiyor. Dolayısıyla bu süreci mümkün olduğu kadar askeri güç göstererek ama askeri güç kullanmadan çözmenin derdinde.
Devlet Başkanı Maduro neden geleneksel ordu yerine halk milislerini ön plana çıkartıyor? Orduya güvenmiyor mu?
Şimdi bu Chavez döneminden kalma bir yöntem. Ona da bu aklı veren Küba'nın komünist Küba'nın kurucu lideri Fidel Castro.
Buradaki hedef CIA ve Batılı istihbarat teşkilatlarının, silahlı kuvvetlerin üst kademesinde işte emeklilik yaşlarına erken gelenleri çok kolayca devşirmesi, ikna etmesi hatta yer yer işte ünlü Miami sahillerine onlara bir villa armağan etmesinden ötürü komuta kademesine güvensizlik oluşabiliyor. Bundan ötürü, silahlı paramiliter unsurları ya da işte bunları diğer ismiyle halk milisleri şeklinde adeta bir cayıdırıcılık teşkil etsin diye silahlı bir yapıyı ülkede tesis ediyor.
Başkent Caracas'ta düzenlenen özel operasyon kurslarında tüfek kullanımı, göz yaşartıcı gaz altında koşu, dayanıklılık ve refleks talimleri gerçekleştiriliyor. Bu tatbikatlarla Venezuela yönetimi, ulusal savunma gücünü artırmayı ve halkın kararlılığını ortaya koymayı hedefliyor. Eğitimler, Devlet Başkanı Maduro'nun emriyle her cumartesi sürecek.
ABD, ağustos ayında Venezuela kıyılarına USS Gravely, USS Jason Dunham ve USS Sampson savaş gemilerini yerleştirdi. Buna yanıt olarak Maduro, ülkedeki 4.5 milyon milisi seferberliğe davet etti.
ABD Başkanı Trump, 16 Eylül'de Venezuela bayraklı bir geminin uyuşturucu taşıdığı iddiasıyla ordu tarafından batırıldığını duyurdu. Trump'ın, Güney Amerika'dan ABD'ye uzanan uyuşturucu ticaretini durdurmayı amaçladığı biliniyor.
Nitekim Chavez'den sonra Maduro da Halk Milisleri'ne çok yoğun bir şekilde destek verdi. Silahlandırılmasına yardım ediyor. İşte çeşitli sosyal yardımlarda bulunuyor. Maduro'nun ikamet ettiği sarayın çevresinde çeşitli sosyal konutlar söz konusu. Bu aynı zamanda fiziken de fiziken de fiili bir korunma duvarı olşturuyor.
Aynı zamanda çeşitli şekilde Amerikan istihbaratı ile iç içe geçmiş, bir sadakat problemi çıkmasın diye adeta silahlı kuvvetlere bir cadılık oluşturulmaya çalışıyor.
Tıpkı İran'da devrim muhafızlarının İran ordusuna karşı paralel bir ordu kurulması gibi bir durumla karşı karşıya kaldığı için Maduro, ondan önce de Chavez paralel bir silahlı milis oluşturarak orduya alternatif bir yapı tesis ediyor.
Venezuela içinde herhangi bir sabotaj oldu mu?
Evet oldu. Amerika Birleşik Devletleri savaş gemilerini yığmaya başladığında bir general ülkeden kaçtı.
Yine daha önce, 2019 yılında Maduro'ya yönelik bir suikast girişiminde ve darbe kalkışmasında CIA Venezuela İstihbarat Başkanını ikna etmişti. İstihbarat Başkanı darbe girişiminden birkaç gün önce ailesini göndermişti Amerika'ya. Darbe girişimi ve suikastten hemen önce de kendisi kaçmıştı.
Son üç ayda yaşanan süreçte, çeşitli üst seviyede komutanların ordu içinde çatlak oluşturmak için Maduro'ya karşı sosyal medya üzerinden asilik yaptığını ve sabotaj girişimlerinde bulunduğunu biliyoruz.
Rusya, Venezuela'ya destek veriyor mu?
2019 yılı ile 2025 arasındaki süreçte biliyorsunuz Rusya'nın Ukrayna savaşına daha fazla odaklanması ve Askeri birikimini büyük oranda Ukrayna cephesine taşımasından ötürü 2019'daki gibi güçlü destek vermediğini görüyoruz. Buna rağmen bile 2025 mayıs ayında stratejik işbirliği anlaşmasını imzalamış. 2025 Ekim aylarında bunu Rus Parlamentosu Duma'da onaylamıştı.
Bunun dışında deniz ablukası ve hava ablukası sürerken Ruslar askeri kargo uçaklarıyla Pantsir hava savunma sistemlerini Venezuela'ya verdiğini biliyoruz. Ama savaş uçakları teslim etmedi. Bunun dışında Putin ve Rusya Dışişleri Bakanlığı her ne kadar Maduro'yu destekleyen açıklamalarda bulunsa da nitelikli bir asker ve istihbaratçı yığınında bulunmuyor.
Bu bağlamda Ruslar sınırlı sayıda askeri ve istihbarat desteğiyle Moduro hükümetine destek veriyor.
Ancak ekonomik menfaatlerini 2041 yılına kadar uzatarak ekonomi temelli kazanımlarını korumaya çalıştığını görüyoruz.
Ruslar diplomatik anlamda destek veriyor olsa da askeri anlamda sınırlı istihbarat anlamında ise bekle gör politikası izlediğini söylememiz gerekiyor.
Çin Venezuela yönetimine şu an destek veriyor mu?
Çin son 5 yıla kadar Venezuela'da Maduro ve Chavez yönetimlerine ekonomik destek veriyordu. Son 5 yılda ise askeri ve istihbarat desteği sağlıyor. Özellikle, toplumsal hadiselerde gözetim sistemleri, çeşitli haberleşme ve toplumsal olaylara karşı işte askeri ve istihbarat temelli bazı kamera sistemlerinin teslim edildiğini biliyoruz.
70 milyar dolar civarındaki borçlarını ise uzun vadeli ötelediği için mevcut durumda Maduro ve askeri yönetimin ne yapacağına göre pozisyon aldığını görüyoruz.
Çin'in Venezuela ordusuna vermiş olduğu destek askeri destekten daha çok diplomatik destek olarak sahada gözüküyor.
Ancak Venezuela ordusuna en çok desteği veren unsurun Küba istihbaratı olduğunu vurgulamamız gerekiyor.
Zira Küba istihbaratı Venezuela'dan ücretsiz petrol ithal ederken Kübalı doktorları ve Kübalı öğretmenleri Venezuela sosyolojisini ayakta tutmak için canhıraş bir şekilde Maduro ve onun yanında bulunan Chavistaları sonuna kadar desteklediğini vurgulamamız gerekiyor.
Güçlü bir şekilde ifade etmem gerekir ki
Küba istihbaratı, Rus istihbaratından ve Çin istihbaratından çok daha güçlü bir şekilde Venezuela'da belirleyici siyasal işlere tesir ediyor.
Venezuela'da rejim değişebilir mi?
Venezuela'da rejim değişimi çok mümkün gözükmüyor ama imkansız değil.
Zira Venezuela'daki askerler emekli oldukları zaman da işte liman yönetimlerinde, havalimanı yönetimlerinde, çeşitli kamu şirketlerinde yine yönetim kademesinde yer alıyor.
Dolayısıyla birbirleriyle ilişkili ve menfaatleri örtüşen bir durum söz konusu. Ancak rejim değişimi çok mümkün olmasa birlikte Maduro ve onu destekleyen sivil otoritenin görevinden alınması ya da görevini bırakması kısa vadede de mümkün gözüküyor.
Ancak şöyle bir durum daha var. Ülke askerler tarafından yönetildiği için Venezuela sağ muhalefeti Amerika'yla yakın işbirliğinde bulunan sağ muhalefeti iktidar olsa bile iktidarını sürdürebilecek paramiliter ya da silahlı unsurları kendisini koruyabilecek bir yapıya sahip değil.
Dolayısıyla Venezuela ordusu her türlü belirleyici olduğu için ve ordu büyük oranda Amerikan karşıtı ve anti emperyalist olduğu için her türlü Venezuela siyasetinde ve ülke yönetiminde belirleyici bir fonksiyona sahip.
Uçuşların durması ne demek?
Uçuşların durması Venezuela'yı uluslararası alanda da izole etmek demektir.
Aynı zamanda ülkeye giriş çıkışı bir nevi yasaklamakla karşı karşıya. Çünkü Amerika kabaca 3 aydır deniz ablukasına başladı. En son işte yayınlamış olduğu notayla birlikte Venezuela hava sahası çeşitli risklerden ötürü sivil uçuşlara da kapatıldı.
Bu, Venezuela'ya gelen dışarıdan nitelikli yardımın da artık yapılamaması demek oluyor.
Uluslararası kamuoyunda bir baskısı ve mevcut yönetime yönelik de psikolojik harekatın bir parçası anlamına geliyor.
Dolayısıyla Amerika Birleşik Devletleri bir şekilde masada Maduro ve askeri yönetimi ikna etmenin peşinde.
Aksi halde sınırlı da olsa sembolik hedefler de olsa hava saldırıyla ülkeyi baş başa bırakacağını adeta tehdit edercesine masaya ve sahaya getirmiş durumda.
Dolayısıyla sivil uçuşlara ülkeyi kapatmak demek psikolojik açıdan ekonomik açıdan ve uluslararası ilişkiler bakımından mevcut yönetime psikolojik bir harekatın bir parçası teşkil ediyor.
Venezuela'ya bir operasyon düzenlenirse komşuları bu durumda ne yapacak?
Şimdi Maduro hükümetini ideolojik anlamda destekleyen iki tane ülke aynı zamanda Venezuela'nın sınır komşusu.
Bir tanesi Pedro yönetimindeki Kolombiya, diğeri ise yine Lula da Silva hükümetinin Brezilya'da teşkil ettiğini biliyoruz. Her ikisi de Amerika Birleşik Devletleri'nin kara ve deniz ablukasına karşı. Ancak Maduro'nun toplumsal desteğini yitirdiğinin de farkında. Dolayısıyla güçlü bir Amerikan karşıtlığı yapamıyor.
Bu bağlamda, Lula da Silva'ya göre, Gustavo Pedro çok sert bir şekilde Amerika Birleşik Devletleri'ni eleştiriyor ama Maduro'ya yönelik yapmış olduğu abluka'dan dolayı değil Karayipler'de 22 tekne ve 83 kişinin yaşamını yitirmesinden ötürü meseleyi insan hakları temelinde eleştiriyor.
Diğer sınır komşusu olan Guayana'yla da zaten Venezuela'nın sınır problemleri var. Amerika Birleşik Devletleri Guayana'da petrol aramalarında bulunduğu için Guayana zaten başlı başına 1 milyon bile olmayan bir nüfusa sahip. Venezuela adeta kaderiyle baş başa kalmış durumda. Kendisine nitelikli bir destek verebilecek olan ülke Küba.
Küba'da zaten deniz ablukası da bulunduğu için Amerika Birleşik Devletleri'nin Karayipler'e yığmış olduğu askeri güce cevap verebilecek bir yapıya sahip değil.
Donald Trump seçimi kazandıktan sonra ocak ayında yapmış olduğu yeminle birlikte yardımcılarını ve danışmanlarını Maduro ile görüşmesi için Venezuela'ya göndermişti.
Bu süreç içerisinde beklenti Donald Trump'ın Moduro yönetimi ile anlaşması şeklindeydi. Ancak yapılan görüşmeler başarısız oldu ve Venezuela ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki gerginlik artmaya başlandı.
Bununla birlikte ABD yapmış olduğu resmi açıklama ile birlikte Venezuela'dan petrol ithal eden ülkelere %20'den fazla ekstra gümrük vergisi getirdi. Asya'da Hindistan, Kıta Avrupa'sında Fransa ve İtalya, Amerika Birleşik Devletleri ile stratejik işbirliğinde bulunan müttefiklerin bu krizden en çok etkilenenler olduğunu görüyoruz. Çünkü Venezuela'dan petrol ithal ediyorlardı.
Amerika Birleşik Devletleri Maduro ve içişleri bakanının başına para ödülleri koydu.
Donald Trump askeri bir seçenek daha fazla bir maliyet üstlenmesin diye Maduro ile görüşebilir ama bu görüşmenin kısa bir telefondan öteye gideceğini ben beklemiyorum.
Zira Amerika'da adı konulmamış başka bir toplumsal savaş da var. O da uyuşturucu. Ayrıca, uyuşturucunun yan etkisiyle yürüyen sosyal bir problem var.
ABD yılda 100 milyar dolardan fazla çeşitli sosyal fonlara ve klinik laboratuvarlarına uyuşturucu ile mücadele adı altında yardımlarda bulunuyor. Şeytanlaştırmış olduğu bir Maduro'yla yüz yüz yapacağı bir görüşme politik bir intihardır Donald Trump açısından.