ABD'nin yeni güvenlik rotası Avrupa'yı nasıl etkiliyor? NATO'yu terk mi ediyor?
ABD’nin Ulusal Güvenlik Stratejisi, Washington’un Avrupa’dan giderek uzaklaştığını ve küresel liderlikten feragat ettiğini ilan etti. Avrupa’da “düşüşte bir kıta” tanımının yapılması ve NATO’ya yönelik baskıların artması, ABD’nin eski stratejisinden sapmaya başladığını gösteriyor.
ABD Başkanı Donald Trump tarafından onaylanan yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi, küresel dengeleri yeniden şekillendirecek ifadeler içeriyor. Belge, Washington’un küresel liderlik iddiasından ve Avrupa ile olan bağlarından giderek uzaklaşacağını ortaya koyuyor. Avrupa'da büyük yankı uyandıran bu strateji, Avrupa'nın "düşüşte olan bir kıta" olarak tanımlanmasından, göçün “uygarlığı silme” tehlikesine yol açtığına kadar birçok cesur iddia barındırıyor.
Avrupa’ya “düşüşte kıta” tanımlaması
Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesinde, Avrupa'nın karşılaştığı zorluklar gözler önüne seriliyor. Avrupa, "düşüşte bir kıta" olarak tanımlanırken, göçün, kıtanın kültürel yapısını tehdit ettiği öne sürüldü. Ayrıca, Avrupa’daki ulusların bu gidişata karşı direnmesi gerektiği vurgulandı. Belge, Avrupa'nın yakın gelecekte bir çöküşle karşılaşabileceği uyarısını yaparken, ifade özgürlüğünün baskılandığı ve siyasi muhalefetin bastırıldığı iddialarına yer verildi.
Almanya’dan sert tepki: ‘Kimsenin tavsiyesine ihtiyacımız yok’
Almanya, ABD’nin Avrupa’ya yönelik suçlamalarına en sert tepkiyi gösterdi. Almanya Dışişleri Bakanı Wadephul, Avrupa’nın bu suçlamaları reddederek, "Kimsenin tavsiyesine ihtiyacımız yok" açıklamasını yaptı. Almanya'nın güçlü tepkisi, Alman medyasına da yansıdı. "ABD AB’ye saldırıyor", "Trump Avrupa ile hesaplaşıyor" gibi başlıklarla çıkan haberler, Washington’un Avrupa’daki politikalarına karşı büyüyen hoşnutsuzluğu gözler önüne serdi.
NATO’ya yeni talepler: 2027’ye kadar yük paylaşımı
ABD'nin Ulusal Güvenlik Stratejisi ile paralel olarak, Washington’un NATO'ya yönelik talepleri de arttı. ABD Savunma Bakanlığı, Avrupalı diplomatlara, 2027 yılına kadar konvansiyonel savunma yükünün büyük kısmının Avrupa tarafından üstlenmesi gerektiğini iletti. Bu talepler, ABD’nin NATO savunma mekanizmalarındaki katılımını durdurma tehdidiyle birleşerek, Avrupa ülkeleri için ciddi bir sınav oluşturuyor.
Marco Rubio’nun NATO toplantısına katılmaması dikkat çekti
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun Brüksel’deki NATO Dışişleri Bakanları toplantısına katılmaması, ABD’nin Avrupa ile ilişkilerinde yeni bir dönemin başladığını gösteriyor. Bu adım, Washington’un NATO’ya yönelik yaklaşımının değiştiğinin ve Avrupa ile olan bağların yeniden şekillendiğinin güçlü bir sinyali olarak yorumlanıyor.
Batı yarımküre önceliği, Çin’e alan açıyor
ABD'nin Ulusal Güvenlik Stratejisi, Batı Yarımküre'yi öncelikli alan olarak tanımlarken, bu yaklaşımın Çin’in doğu yarımkürede daha fazla genişleme alanı bulmasına neden olabileceği düşünülüyor. Son dönemdeki Güney Amerika diplomatik ve askeri hamlelerinin de bu stratejiyle uyumlu olduğu değerlendirilmekte.
ABD’nin müdahale geçmişi: 93 darbe ve başarısız sonuçlar
ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, 1946 sonrasındaki her müdahalede yaklaşık 93 darbe veya rejim değişikliği yaşandığını ve hepsinin başarısız olduğunu belirtti. Barrack, ABD'nin dış müdahalelerinin etkisiz olduğunu ve global istikrara katkı sağlamadığını öne sürdü.