Aşkın, hüznün mevsimi sonbaharı anlatan en güzel şiirler
ASLI BAYRAM YILMAZ
Abone Ol
Sonbahar kapımızı çalmak üzere… Bu güzel mevsimi, edebiyatımızın değerli kalemleri çok güzel tasvir etmiş.
Yaz mevsiminin son günlerini yaşıyoruz. Günler ilerledikçe havalar soğuyacak, yapraklar dökülecek… Sonbahar tüm hüznüyle çökecek… Aşkın hüznün mevsimidir sonbahar. Türk edebiyatının önemli şairleri de bu hüzünlü mevsim için birçok şiir kaleme almış…
0. Mevsim Sonbahar / Nazım Hikmet Ran
Çiçekli badem ağaçlarını unut.
değmez,
Bu bahiste
geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
ıslak saçlarını güneşte kurut
olgun meyvelerin baygınlığıyla parıldasın
nemli, ağır kızıltılar…
sevgilim, sevgilim,
mevsim
sonbahar…
0. Sonbahar / Yahya Kemal Beyatlı
Fânî ömür biter, bir uzun sonbahâr olur.
Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, târümâr olur.
Mevsim boyunca kendini hissettirir vedâ;
Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ.
Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir;
Günler hazinleşir, geceler uhrevîleşir;
Teşrinlerin bu hüznü geçer tâ iliklere.
Anlar ki yolcu, yol görünür serviliklere.
Dünyânın ufku, gözlere gittikçe târ olur,
Her gün sürüklenip yaşamak rûha bâr olur.
İnsan duyar yerin dile gelmiş sükûtunu;
Bir başka mûsıkîye geçiş farzeder bunu;
Teslîm olunca va'desi gelmiş zevâline,
Benzer cihâna gelmeden evvelki hâline.
Yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya,
Ruh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya,
Duymaz bu ânda taş gibi kalbinde bir sızı:
Farketmez anne toprak ölüm mâceramızı.
0. Attila İlhan / Adım sonbahar
Nasıl iş bu
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır
oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar
0. Eylül’dü / Cemal Süreya
Eylül'dü.
Dalından kopan yaprakların
Sararan yanlarına yazdım adını
Sahte bir gülüşten ibarettin oysa.
Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu.
Eylül'dü.
Di'li geçmiş bir zamandı yaşadığımız
Adımlarımızın kısalığı bundandı
Bundandı gözlerimin durgunluğu.
Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan,
Ellerin kadar ıssız,
Sen kadar zamansız molalar veriyordum
Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz.
Eylül'dü.
İzlerini çizdiği zaman ansızın gidişin,
Şimdi yoktu bi anlamı suskunluğun.
Çırılçıplak kalakaldım sessizliğinin orta yerinde.
Sonra sesime yankı vermeyen uçurumlar kıyısında yürüdüm bir zaman
En çok sesini aradım.
Gözlerinse asılı bıraktığın yerdeydiler hâlâ.
Gözlerini sildi zaman..
Dedim ya… Eylül'dü.
Savruluşu bundandı kimsesizliğimizin.
0. Bahçedeki İhtiyar / Necip Fazıl Kısakürek
Yıllar bir gözyaşı olup da kaymış
Nurlu ihtiyarin yanaklarında.
Yapraktan saçını yerlere yaymış,
Sonbahar ağlıyor ayaklarında.
Süzüyor ufukta bir kızıl yeri,
İçi karanlıkla dolu gözleri;
Alnında akşamın ince kederi,
Sessizliğin sırrı, dudaklarında.
Yanan bir kağıtta küçük bir satır
Yazı gibi aksam onu karartır;
Artık o, silinen bir hatıradır,
Bu ıssız bahçenin uzaklarında...
0. Eski Bir Sonbahar / Hüseyin Nihal Atsız
Sonbahardı...
Seninle geçiyorduk o yoldan;
Topraklardan, havadan bir hüzün taşıyordu.
Bize yaklaşıyordu.
Gönlümüzde yepyeni bir duygu yaşıyordu.
Rüzgarların değildi bu musiki, bu hüzün;
Hatırladın değil mi? Kuşlar ağlaşıyordu...
Havada bir serinlik...
Tatlı bir hayal gibi...
Toprak nasıl meçhuldü tıpkı istikbal gibi?
O gün tabiat başka bir türlü yaşıyordu.
Kalbin acı, gözlerin yaşla dolmuştu senin;
Yapraklar gibi yere dökülüyordu senin;
O nağme mesafeyi, zaman aşıyordu.
O bir beste değildi: Kuşlar ağlaşıyordu.
En hazin şey muhakkak öksüz kalan ocaktır.
Bu ocak hüzünlerle dolup boşalacaktır.
Eski bir sonbaharı, küçük kuşları anmak
Belki veda etmektir sana birkaç satırla...
Yine bir sonbaharda oradan yalnız geçersen
Beraber geçtiğimiz serin günü hatırla!..