Ateş bulunmadan önceki dönemi selamlayan beslenme biçimi: Raw food

MÜGE VARDAR
Abone Ol

Son zamanların en popüler beslenme şekilleri arasında yer alan raw food, ilk insanların ateşi bulmadan önce uyguladıkları beslenme şekliyle olan benzerliğinden, “öze dönmek” olarak nitelendiriliyor.

Şu sıralar en popüler beslenme akımlarından biri olan “Raw food" zinciri; sebzeler, meyveler, tahıllar, otlar, baklagiller, kuruyemişler, filizlenmiş tohumlar, çekirdekler ve deniz bitkilerinden oluşuyor. Doğal olarak bu beslenme tarzında hayvansal gıdalar, un, şeker işlenmiş ve kimyasal ürünler tüketilmiyor.
İnsanın kendini yeniden tanıması ve vücudu arındırmak için bir detoks yöntemi olarak düşünülen raw food, çiğ sebze, meyve, kuruyemiş ve yağlı tohumların tüketimine dayalı bir beslenme biçimi.

0. Raw food nedir?
Doğanın sunduğu besinleri en saf haliyle tüketmeye dayalı bir beslenme biçimidir. Besinler işlem ve ısı görmeksizin, ham halleriyle tüketilir; böylece içerdikleri her türlü vitamin ve mineral canlı olarak bünyeye girer.
0. Diyet değil, beslenme biçimi
Raw food beslenme aslında diyet programından çok daha uzakta, sağlıklı, fit ve dinç yaşamak için tercih edilen bir yaşam biçimi.
0. Isı vitamini yok ediyor
Isının besinlerin değerini yok ettiğini düşünen bu akımda, 40-45 derecenin üzerindeki bir ısıya asla yer yok. 47 derecenin üzerinde çiğ sebze, meyve ve diğer besinlerin içerisindeki çoğu vitamin, mineral, enzimlerin ve yararlı bakterilerin kayıp olduğu düşünüldüğünden bu zincirde besinler çiğ ya da kurutularak tüketilir.
0. Bağışıklık sisteminizi kuvvetlendirir
Besinler gereğinden fazla ısıda piştiğinde, içerisindeki enzimler ölür ve bu durum, bağışıklık sisteminizin tehlikeye düşmesine neden olur.
0. Sebze meyvelere özgürlük!
Glisemik endeksi yüksek gıdalar, kan şekerinizi aniden arttırdığından sürekli yeme ihtiyacı hissedersiniz. Ancak sebze ve meyvelerin glisemik endeksi oldukça düşüktür ve tok tutar; bu yüzden kalori hesabı yapmanıza da gerek kalmaz.
0. Sindirimi kolaydır
Pişirilmiş besinler, tam olarak parçalanamaz; bu yüzden vücutta sindirimi zorlaşır be bağırdaklarda çürür.
0. Yaşlanmayı geciktirir
Vücudun sınırlı enzim üretme kapasitesini ölü besin tüketerek harcamaz ve çiğ beslenirseniz, yaşlanmayı dahi geciktirebilirsiniz.
0. Sağlıklı ve dinç görünürsünüz
Çiğ beslenen kişilerin hücreleri tamamı ile doyar ve enerji depolarlar. Kalite bir yaşama geçiş hormonlarını düzene sokar, cildi güzelleşir, anksiyete ve depresyondan uzaklaştırıp sindirim sistemini düzene sokar.
0. Raw food yalnızca ateş ve ısıya karşıdır!
Vegan ve raw food kavramları birer yaşam biçime olmakla beraber, birbirlerinden farklılıkları vardır. Veganlar, et endüstrisine tamamen karşıdır; hayvanlar üzerinde deney yapılarak kullanan ilaç, makyaj ürünleri, kürk, deri ve yün gibi ürünleri asla kullanmazlar. Raw food ise, ateş ve ısıya karşıdır; mümkün olduğunca organik olan besinleri tercih etmeye çalışırlar.
0. Yan etkileri de var
Çiğ beslenmek vücut için harika bir detoks olsa da, ani geçişlerde kabızlık, sindirim problemleri, baş ağrıları ve şişkinlik gibi yan etkiler görülebiliyor. Bu yüzden başlamadan önce mutlaka bir uzman tavsiyesi almalısınız.
0. Yalnızca sebze ve yeşillik yemek doğru bir yöntem değil
Yapacağınız en büyük hata yalnızca sebze, yeşillik ve meyve ile beslenmek olacaktır; çünkü bünyenin sağlıklı yağlara ve daha yoğun protein kaynaklarına da ihtiyacı vardır. Chia tohumu, haşhaş, kenevir tohumu, avokado, hindistan cevizi, badem ve kaju hem sağlıklı yağ hem de protein açısından kesinlikle tüketilmesi gereken gıdalardır. Şeker bakımından problemli olduğundan meyve tüketimini çok abartmayın, onun yerine yeşillik ve sebzeler ile tohumları tercih edin. Eğer meyve tutkunuysanız düşük şekerli çilek, ahududu, kivi, greyfurt, avokado ve hindistan cevizini tercih edin.
0. Uzman desteği almayı ihmal etmeyin
Özellikle ani besin düzeni değişikliklerinde uzmana başvurmaya özen gösterin. Aksi halde olumsuz sonuçlarla ve geri dönüşü zor problemlerle karşılaşabilirsiniz.