"Ay Lav Yu" filminin küçük yıldızı, son haliyle görenleri şaşırtıyor

HÜSNA KÖŞGER
Abone Ol

Ay Lav Yu filminde canlandırdığı Aliko karakteriyle tanınan Sinan Dağ, son haliyle görenleri şaşırtıyor.

Oyuncu ve yönetmen Sermiyan Midyat'ın "Ay Lav Yu" filminde oynadığı Aliko karakteriyle tanınan çocuk oyuncu Sinan Dağ, son haliyle görenleri şaşırtıyor.

Film çekildiğinde 10 yaşında olan Dağ, şimdi 17 yaşında genç bir erkek. Dağ'ı gören, "Nasıl bu kadar büyümüş?" demekten kendini alamıyor.

Sinan Dağ ve Sermiyan Midyat

İşte Sinan Dağ'ın son hali

Sinan Dağ

Ay Lav Yu filminin konusu nedir?

Ay Lav Yu

Türkiye'nin kültürel açıdan en zengin coğrafyalarından biri de Mezopotamya Ovasını da içeren doğu ve güneydoğu bölgesidir. Ay Lav Yu adlı filmin hikayesi de işte bu varlıklı coğrafyanın bir köşesi olan Tinne köyünde geçmektedir. Tinne, Kürtçe'de yok anlamı taşıyor. Tinne, yıllardır Devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek unutulmuş, farkına varılmamış, yok diye bilinmiş bir köy. Türkiye'nin güneydoğusunda, Mezopotamya'nın ortasında kaderini yaşamaktadır. Nüfusunun (topu topu 80-90 kişi) büyük çoğunluğu Kürt ve bir kısmı da Süryaniler’den oluşmaktadır. Tinne'de sağlık ocağı, yol, okul, hastane, muhtarlık, özetle hiçbir şey yoktur. Bu yüzden haritada bile gözükmemektedir. Kimsenin nüfusta kaydı bile yoktur. Yani resmi olarak ne Tinne vardır, ne de orada yaşayan bir insan.

Oysaki 100 yılı aşkındır Yusuf Ağa ve ailesi o topraklarda yaşamakta ve devlete açılmak istemektedir. Ancak yıllardır (belki 40 yıldır) yazdığı hiçbir mektuba bir cevap bile alamamıştır. Sırf var olabilmek, tanınmak için, millet, vatan olabilmek ya da bir vatana, kimliğe sahip olabilmek için en büyük oğlu İbrahim'i daha kundakta bir bebekken, fakülte avlusuna bırakmıştır. Herkes dalga geçmiştir Yusuf Ağa'yla, oğlunu cami avlusuna değil de, fakülte avlusuna bıraktığı için. Oysa Yusuf Ağa, İbrahim'i uyuyup da büyüsün diye değil, okuyup da büyüsün diye dünyaya getirtmiştir. Yusuf'un imdadına yetişir Papaz Hanna. Ve o gün oradan geçmekteyken alır İbrahim'i ve nüfusuna geçirir. Kimliği olsun, var olsun ve büyüyünce de tüm Tinne'yi var etsin diye. İşte o İbrahim şimdi 30 yaşına gelmiş, askerliğini yapmış, üniversiteyi bitirmiş, köye dönmektedir. Büyük sevinçle, umutla, neşeyle, zılgıtlarla karşılanır İbrahim. Tinne'nin tek umudu, büyük gururu gelmiştir. Artık Tinne var olacaktır. İbrahim ise sırılsıklam aşık olmuştur. Yusuf ve ailesi şok olurlar. Çünkü aşık olduğu kız Jessica diye bir kızdır. Kızın adını duyduklarında herkesin ağzı açık kalır. Jessica. Nerelidir bu Jessica? İbrahim söyler: Colarado! İşte bu andan itibaren her iki taraf içinde her an bir şaşkınlıktır. Bambaşka kültürler, bambaşka gelenekler, bambaşka dünya görüşleri ve bambaşka medeniyetler. İki karılı babası Yusuf Ağa'yı, 6 kardeşini ve dedesi Ubeyd'i, Amerikalı Brown ailesine adapte etmeye çalışan Kürt genci İbrahim. Ve Batılı bir anne-babaya ve bir erkek kardeşe sahip olan Jessica'nın engel tanımayan aşkı. Bir yanda Türk Devleti'nin bile tanımadığı, bilmediği, haritada dahi olmayan Tinne. Diğer yanda dünya haritasının yarısına sahip Amerika. Yaşanan her dakika ve her saniye bir komedidir artık.