Çarpıcı araştırma: Türkiye'de Çin ve Uzak Doğu'dan 2 kat fazla olduğu ortaya çıktı

HABER MASASI
Abone Ol

Koronavirüsle ilgili yapılan bir araştırmaya göre Türkiye'de COVID'e bağlı koku veya tat alma bozukluklarının Çin ve Uzak Doğu'ya göre 2 kat fazla olduğu ortaya çıktı. Araştırmayı yürüten Doç. Dr. Ayşegül Batıoğlu Karaaltın, "Nedeni tam olarak bilinmese de bu bölgedekilerin, Uzak Doğu’dakinden farklı virüs suşları (farklı nesil virüs) ile enfekte olması bir neden olarak düşünülebilir" diye konuştu.

COVID geçirenler arasında en sık görülen şikayetlerin başında koku ve tat alma bozuklukları geliyor. Kimi hastalarda sadece koku ve tat alamama şikayeti olurken, kimilerinde çürük yumurta kokusu gibi olduğundan farklı koku ya da tat alma şikayetleri görülüyor. Pandeminin Mart ayında başladığı ilk dalgasından bu yana yaklaşık 2 bin hastanıın dahil edildiği bir araştırmaya göre bizdeki koku ve tat kaybı oranları Çin ve Uzak Doğu’daki vakaları ikiye katlıyor. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Ayşegül Batıoğlu Karaaltın ve ekibinin yürüttüğü çalışmaya göre, COVID geçiren hastalarda koku ve tat alma bozukluğu görülme oranı yüzde 44’lere kadar ulaşıyor. Doç. Dr. Karaaltın, bu oranın Türkiye, Avrupa ve Ortadoğu bölgelerinde yüzde 80’lere kadar çıkabildiğini söyledi.

'Farklı virüs suşları ile enfekte olunduğundan olabilir'

Doç. Dr. Karaaltın, Türkiye’deki hastalarda da dünya literatürüne göre Avrupa ve Ortadoğu bölgeleriyle benzer oranlar görüldüğünü belirterek, “Pandeminin ilk dalgası sırasında, özellikle koku kaybı olan hastaları görmeye başladıkça bunu araştırmak istedik. Dünyadan da bununla ilgili çalışmalar gelmeye başlamıştı. Biz de Türk toplumunda bu koku kaybının ne kadar sıklıkla görüldüğünü ve hangi semptomlarla hastaların bize geldiğini görmek istedik. Yaklaşık 2 bin hastanın yer aldığı bir çalışma yaptık. COVID pozitif olduğu PCR ile doğrulanmış hastalara birtakım sorular sorarak koku kayıplarını tarif etmelerini istedik. Gerçekten de Türk toplumunda Uzak Doğu toplumundan farklı bir koku kaybı oranı görüldü. Daha çok Avrupa ve Ortadoğu'ya yakın bir oranımız var. Koku ve tat kaybı genellikle birlikte gidiyor. Avrupa ve Ortadoğu bölgelerinde yüzde 30’larla 80’ler arasında tarif edilmiş literatür çalışmaları var. Bizim çalışmalarımızda da yüzde 44 aralığında koku ve tat kaybı görüldü. Sadece koku kaybı olan hasta oranı ise yüzde 36 idi. Uzak Doğu ve Çin’de koku kaybı ya da koku bozuklukları oranının yüzde 15-30'larda olduğunu biliyoruz. Türkiye, Ortadoğu ve Avrupa’da bu oranın yüzde 60, hatta 80’lere kadar çıktığını biliyoruz. Bunun açıkçası net bir sebebi ortaya konamadı ama farklı virüs suşlarıyla enfekte olunduğu için olabilir."

  • Suş ne demek?
  • Suş (belirtme hâli suşu, çoğulu suşlar) suş -şu. [1] (mikrobiyoloji) bir bakteri veya virüsün farklı alt türlerinin, aralarında genetik farklılıklar bulunan gruplar^
  • Bir bakteri veya virüsün farklı alttürlerinin, aralarında genetik farklılıklar bulunan gruplarına ¨Suş¨ denebilir. Farklı suşlar arasında, ilaçlara, dış etkilere dayanıklılık vs. özellik değişiklikleri olabilir.

COVID pandemisinde hastalara tek tek koku testi yapmak imkansız olduğu için birtakım sorgulama testlerini kullandıklarını anlatan Doç. Dr. Karaaltın, “Çünkü her hasta için tek kullanımlık koku testi bulunmuyor. Aynı koku testini de birkaç hastaya birden kullanmak, COVID bulaşıcılığı açısından risk yaratacağı için, koku testleri kadar değerli olabilecek birtakım sorgulama testlerini kullandık. Sadece koku alıyor musun almıyor musun, ya da kokuyu ne kadar alıyorsun gibi sorulardan ziyade, spesifik kokuları sorguladık. Böylece ne kadar koku kaybı olduğunu ortaya koymaya çalıştık. Koku bozukluğunu hem koku kaybı hem de farklı kokular algılama şeklinde tarif edebiliriz. Yüzde 5 oranında da parozmi dediğimiz, kokuyu farklı algılama şikayetleri olan hastalarımız da vardı. Aynı şekilde, farklı tatlar algılama gibi şikayetleri olan hastalarımız da oldu. Kötü yumurta kokusu, bozulmuş gıda kokusu gibi algılama şikayetleri oluyor. Ya da farklı kokuları farklı algıladıklarını ifade ediyorlar" şeklinde konuştu.

'8 aydır koku bozukluğu yaşayan hastalarımız var'

Koku bozukluklarının son günlerde hastalar tarafından çoğunlukla COVID’in düzelme döneminde görüldüğü ifade edilse de aslında salgının ilk zamanlarında daha çok hastalığın bir belirtisi olarak başladığına dikkat çeken Doç. Dr. Karaaltın, “Son günlerde hep düzelme döneminde tarif edilmekle birlikte, aslında başlarda koku bozuklukları içerisinde koku kaybının yanı sıra farklı koku alma şikayeti ile gelip COVID tanısı konmuş hastalarımız da oldu. Bizim çalışmamıza göre koku bozuklukları temel olarak 4 ila 7 günde iyileşmiş oluyor. 15 güne kadar hastaların yüzde 70’inde sorun iyileşmiş oluyor. İlk 1 aydaki iyileşme oranı ise yüzde 90’larda. Ancak bir grup hastamız var ki bunlar COVID döneminin başında hastalığı geçirip (birinci dalgada) hala bu kayıpları yaşadığını söylüyor. Neredeyse 6 ila 8 aydır takip ettiğim, bu şikayetlerin varlığını söyleyen hastalarım var" dedi.

Koku bozukluğunda asıl nedenin çok fazla bilinmediğine işaret eden Doç. Dr Karaaltın, şunları söyledi: “Normalde birçok postviral yani viral enfeksiyondan sonra meydana gelen koku bozukluklarında, asıl sebep hava yollarındaki darlıklar, tıkanıklıklardır. Ama COVID’de burun içerisinde tıkanıklık olmadığı halde meydana gelen bir koku bozukluğu var. Hepimizin bildiği ACE reseptörlerinin, koku bölgesinde fazla sayıda olması ve buraya virüsün kolayca bağlanabilmesi sonucu koku bozukluğunun meydana geldiği düşünülüyor. Ama buradaki patogenez yani altta yatan sebep, acaba hücrelerdeki bozukluk mu ya da orada yarattığı hasar mı; onu tam olarak gösteren bir çalışma henüz yok. Aslında bunlar bize temel olarak nasıl tedavi yaklaşımlarında bulunmamız gerektiğini de gösterecek"

'Rastgele vitamin almayın, koku egzersizi ile tedavi gerekli'

Koku bozuklukları, koku kaybı ve farklı koku almalarda hastaların birbirlerine değişik önerilerde bulunmasının çok yanlış olduğunu da vurgulayan Doç. Dr. Karaaltın, özellikle ilaç ve vitamin önerilerinin çok tehlikeli olduğuna işaret ederek sözlerini şöyle noktaladı: “Açıkçası henüz neden belli olmadan, buna yönelik bir tedaviniz yokken ekstra vitaminler, ilaçlar vb alınmasını kesinlikle önermiyoruz. Bunun yerine hastaların KBB uzmanı takibinde önerilen koku egzersizlerini yapması gerekiyor. Kulak burun boğaz muayenesi yapıldıktan sonra, doktor kontrolünde belli kokuları hastalarımıza koklatıyoruz. İlk etapta 4 koku ile başlıyoruz. Belli sürelerde, tekrar tekrar gün içerisinde koklayarak derin nefesler alarak, tek nefesle içine çekerek kokunun olfaktör bölgeye, yani koku bölgesine ulaşmasını sağlayıp o bölgedeki sinir uçlarının, reseptörlerin yeniden uyarılmasını sağlamaya çalışıyoruz. Belli başlı şeylerden bir tanesi de koku kaybı olan hastaların daha çok ayaktan daha hafif geçiren hastalar olması. Yine bu dünya literatüründe de böyle. Hafif geçiren hastalarda daha fazla koku bozukluğu oluyor. Yatarak ya da çok komorbiditesi olan ağır geçiren hastalarda ise daha az koku bozukluğu görülüyor."