Çocuk yetiştirirken altın kuralları değil, fıtratın sesini dinle

BÜŞRA ŞERBETÇİ
Abone Ol

Mükemmel evlat yetiştirme idealleri birkaç kurala sığmayacağı gibi her çocuk için de aynı kuralları uygulamak doğru olmayacaktır. Ekilmemiş birer tarla olan çocuk kalbini dolduran anne-babalar için çocuk yetiştirme metotlarından ötesini anlatıyoruz.

Çocuklar, dünya hayatının süsü, her evin gülen yüzü ve aynı zamanda Allah'ın birer emaneti. Her dönemde çocuk terbiyesi zor olsa da günümüzde adeta küçük bir köy haline gelmiş dünyada çocuk yetiştirmek büyük maharet istiyor.

Vahim olan tabloyu çizmek gerekirse eline telefon verilerek susturulmuş, televizyon karşısında büyümüş bir nesil yetişiyor. Bundan daha kötüsü ise, artık aileler vatana-millete hayırlı, ümmete faydalı çocuk yetiştirme fikrinden ziyade çocuklarını iyi üniversitelere yerleştirme derdinde.

Bu durum elbette ki ülkenin sosyal, ekonomik ve psikolojik tablosuna yansıyor ve yansıyacaktır. Şimdi, koptuğumuz veya koparılmak istendiğimiz ne varsa yeniden hatırlayarak emrolunduğu gibi dosdoğru olma vakti.
0. Öncelikle çocuk eğitimi, çocuğun doğumuyla değil çok daha öncesinden başlıyor
Çünkü kendini ıslah edemeyen başkasını ıslah edemiyor. Evet, çocuk yetiştirmede en büyük sorumluluk sahibi anne ve babanın kendi eğitimlerinden bahsediyoruz.

Fakat bu eğitimin altında ebeveyn faktörü gibi gelenekten ve tarihten gelen bir kültürden de bahsedilebilir. Bu bağlamda payımıza düşen ne kadar şanslı olduğumuzu bilmek ve çocuklarımızı da bu şanstan bihaber büyütmemektir.
0. Peki nedir bu fıtrat meselesi?
Anlaşılır bir ifadeyle, saf ve temiz bir yaratılış üzerine doğan çocuğu manevi kodlarından ayırmadan büyütmektir. Bunun yanında her çocuğun yaratılıştaki farklılıklarını da es geçmemeli.

Yani her çocuğa aynı beden elbiseyi giydirmeye çalışmak ne kadar mantıksızsa, modern eğitim kitaplarının öne sürdüğü kuralları uygulamak da o kadar faydasızdır.
0. "Bir baba çocuğuna güzel ahlaktan daha üstün bir miras bırakamaz"
Güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilen bir peygamberin ümmeti olarak, gerek aile içi muamelelerimizde gerek sosyal hayattaki ilişkilerimizde güzel ahlak, çerçevemiz olmalı.

İnsanı insan yapan bütün ölçüleri ve özellikleri de içine alan bu çerçeve, elbette çocuk yetiştirmede de ilk kıstaslarımız arasında yerini almalı.

Bunun önemini bir hadis-i şerif ile özetleyebiliriz. "Çocuklarınıza ikram edin ve terbiyelerini güzel yapın".
0. "Allah'tan korkun, Çocuklarınızın size itaatli olmalarını istediğiniz gibi siz de onların aralarında adaletle davranınız"
Adaletli olmak demek sevgisiz davranmak olmadığı gibi fazla merhamet ve muhabbet de adaleti sağlamayacağınız manasına gelmiyor.

Bunu örnek şahsiyet Hz. Muhammet'in hayatından örneklerle daha netleştirelim.
Bir rivayette Peygamberimizin torunu Hasan, su ister. O esnada diğer torunu Hüseyin de uyanır ve su ister. Peygamberimiz suyu Hasan'a verir. Kızı Fatıma babasına, "Hüseyin'i daha mı az seviyorsun" der. Peygamberimiz "Hayır suyu önce Hasan istedi ve ona verdim" der. Resulullah bu rivayete göre taleplerde hatırı değil öncelikli talebi dikkate almaktadır ki, bu tavır çocuklara karşı son derece eğiticidir.



0. "Sizin en hayırlı olanınız, ailesine en iyi olanınızdır.”
Merhamet ve muhabbet duygusunda da yine en güzel ölçümüz şefkat peygamberinden. Çocuğunu ne kadar seviyor ve koruma altına alıyorsan eşine, evine hatta tüm kainata aynı derece muhabbet besleyerek sevgiyle yaklaşılmalı.

Hz. Zübeyir anlatıyor:
"Bir gün gözümle gördüm. Peygamber Efendimiz secdede iken Hasan geldi, sırtına bindi. Çocuk kendiliğinden ininceye kadar Peygamber Efendimiz de onu indirmedi. Peygamber Efendimiz namazda iken bacaklarını açar, Hasan da bir taraftan girer, öbür taraftan çıkardı."

0. Çocuklarınız onlara yapmalarını söylediğiniz şeyleri değil, sizin yaptıklarınızı yapıyor
Çocuğunuz kitap okumuyor, oyuncaklarını paylaşmıyor veya hiçbir şeyin kıymetini bilmiyorsa sorunu çocukta aramak sonuçsuz kalabilir. Evin içinde kitap okuyan bir anne-baba olmadığı sürece o çocuk da kitap okumayacaktır.

Her sorumluluğu ve yükü ebeveynlerden biri üstlendiği müddetçe çocuk yardımlaşmayı öğrenemeyecek ve kendi hayatına uygulayamayacaktır. Bu hususu bir hadis-i şerif'le zenginleştirelim, "En olgun imana sahip mümin huyu en güzel ve ailesine karşı en nazik, lütufkar olanıdır.”