Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın nükleer füze çıkışı ne anlama geliyor?

ÇAĞRI SAÇARALP
Abone Ol

● Dün Sivas'ta Orta Anadolu Ekonomi Forumu'nda konuşan Erdoğan, "Birilerinin elinde nükleer başlıklı füze var, bir tane iki tane değil. Ama benim elimde nükleer başlıklı füze olmasın! Ben bunu kabul etmiyorum" ifadelerini kullandı.

● Erdoğan'ın nükleer füze açıklamasına dair GZT'ye değerlendirmede bulunan Savunma Politikası Analisti Turan Oğuz,"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın nükleer başlıklı füze açıklamasında yine kendisine ait 'Dünya 5'ten büyüktür' söylemine atıf yaptığını düşünüyorum." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Muhsin Yazıcıoğlu Kültür Merkezi'nde düzenlenen Orta Anadolu Ekonomi Forumu'nda katılımcılara hitap etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasında "Birilerinin elinde nükleer başlıklı füze var. Ama benim elimde nükleer başlıklı füze olmasın! Ben bunu kabul etmiyorum." ifadelerini kullanması büyük yankı uyandırdı.

Erdoğan, gelişmiş ülkeler içinde neredeyse nükleer başlıklı füzesi olmayan ülkenin olmadığını hatırlatarak şunları kaydetti:

  • "Şimdi her şey iyi güzel de birilerinin elinde nükleer başlıklı füze var, bir tane iki tane değil... Hatta isim vermeyeceğim, bir tanesi şu anda cumhurbaşkanı değil, ziyarete gittiğimde bana, 'Bize böyle böyle diyorlar benim elimde şu anda 7 bin 500 kadar nükleer başlıklı var ama Rusya'nın Amerika'nın elinde 12 bin 500, 15 bin nükleer başlıklı füze var, ben de yapacağım.' dedi. Hale bakın, onlar nerede, neyin yarışını yapıyor, bize de 'sakın ha sen yapma' diyorlar. Yanı başımızda İsrail var mı? Var. Bütün her şeyiyle onunla korkutuyor."

ABD'de Cumhuriyetçiler ve Demokratlar S-400'ler konusunda hemfikir
Dünya Politika

Erdoğan'ın nükleer füze açıklamasının ne anlama geldiğini sorduğumuz Savunma Politikasi Analisti Turan Oğuz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın nükleer başlıklı füze açıklamasında yine kendisine ait 'Dünya 5'ten Büyüktür' söylemine atıf yaptığını düşündüğünü belirtti.

Savunma Politikası Analisti Turan Oğuz

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ülkeler arasındaki adaletsizliğe dikkati çektiğini belirten Oğuz, "Erdoğan'ın açıklamasının devamında İsrail'den bahsetmesi de önemli bir husus. Sayın Cumhurbaşkanı açıkça İsrail'in nükleer silah sahibi olmasından dolayı rahatsızlığını dile getirdi. Yine bölgemizde İran'ın uranyum zenginleştirme ve Suudi Arabistan'ın nükleer silah elde etme yönünde adımlar attığına dair kuşkular da var. Dolayısıyla belirli ülkelerin dünyadaki birçok ülkeye baskısından ve daha sonra devamında bölgemizdeki rahatsızlıktan bahsetti sayın Cumhurbaşkanı. Bu noktada Erdoğan'ın direk nükleer silah elde etme yönünde bir amacının olduğunu düşünmüyorum." şeklinde konuştu.

F-35'ler konusunda yeni bir gelişmenin olup olmadığını sorduğumuz Oğuz, 2 Ağustos'la 8 Eylül arasında ABD Kongresi'nin kapalı olduğunu hatırlatarak şunları kaydetti:

"ABD'nin bir süredir sessiz kalmasının nedeni Hem Senato'nun hem Temsilciler Meclisi'nin kapalı olması. Ayın 8'inden itibaren yeni bir hareketlilik başlayacaktır. F-35 konusunun kapandığını ben düşünmüyorum. Kongre'nin yeni döneminin başlamasıyla birlikte özellikle Bob Menendez gibi Türkiye karşıtı senatörler F-35, S-400 tartışmasını tekrar gündeme getireceklerdir.

Bob Menendez

Trump kendi Cumhuriyetçi senatörlerle F-35 sürecine dair görüşme yapmış, görüşmeye dair bir açıklama gelmemişti. Dolayısıyla F-35 süreci tamamen sonlandı diyemeyiz. F-35 süreci nereye evrilir diye sorarsak bu süreç tamamen Trump'a ve bu konuda biraz agrasif davranan Kongre üyelerine bağlı.

F-35'lerin Türkiye'ye teslim edilmesine sadece Demokrat Senatörler değil bazı Cumhuriyetçi Partililer de karşı çıkıyor. Temmuz sonunda Kongre tatile çıkmadan önce konuşulanların ne kadar etkili olduğunu önümüzdeki süreçte Kongre'nin yeniden açılmasıyla anlayacağız."

"F-35'lerin alınamaması halinde Türkiye ne yapacak?" sorusuna yanıt veren Oğuz,

"Türkiye birinci aşamada tamamen yerli ve milli olarak HürJet'in geliştirmek hem de elimizdeki F-16'ları modernize etmek isteyecek.

Özellikle konjektürel durumdan dolayı TSK'nın tehdit tanımlarına göre acil bir ihtiyaç olursa, hazır alım ve tedarik düşünülürse bu noktada ilk önce Eurofighter gibi Avrupalı üreticileri yani NATO'ya dahil ülkelerin ürünleri talep edilebilir.

Hürjet Verimlilik ve Teknoloji Fuarı'nda sergilenmişti.

Daha sonra da sadece Rusya'nın SU-57'leri değil Çin'in 5. nesil savaş uçakları da değerlendirilebilir. S-57'nin ihraç versiyonu henüz hazır değil.

Eurofighter Typhoon ve Dassault Rafale Berlin Hava Festivali'nde sergilenmişti.

S-57 Kasım ayında bir fuarda halka açılacak. S-57'ler tamamen hazır diyemeyiz. S-57'leri Rusya ile beraber geliştireceğimiz düşünüldüğünde bu süreç 5 ila 7 yıl sürecektir.

Çin yapımı J-31 böyle sergilenmişti.

Örneğin 20 uçaklık bir filonun bir operasyon yapacak duruma gelmesi 5 ila 7 yıl sürecektir. Bunları dikkate aldığımız zaman teorik olarak tabi ki dünyadaki her uçağı kullanabiliriz.

Türkiye hiçbir zaman alternatifsiz değildir. Ama dediğim gibi önce yerli ve milli eğer konjekturel durumdan dolayı acil alımlarda gerekiyorsa önce NATO sistemlerine entegre uçaklar üçüncü öncelik de S-57 gibi uçakların alınması olur." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin elindeki F-35 kozu: SU-57
Dünya Politika