"Yeditepe Bienal"i sanatseverlerle buluştu
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Fatih Belediyesi ve Klâsik Türk Sanatları Vakfı işbirliğinde, Türkiye’nin önemli kurum ve kuruluşlarının destekleri ile 31 Mart - 15 Mayıs 2018 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Yeditepe Bienali, içerik anlamında Dünya’da muadili olmayan bir projedir.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın açlışını yaptığı Yeditepe Bienali sanatseverlerle buluştu. Bibirinden değerli sanatçıların eserlerinin sergilendiği bienalin etkinlik takvimini sizler için derledik.
Yeditepe Bienali
Gelenekli sanatlarımızın eşsiz eserleri, “bienal” başlığı olmaksızın, belirli bir mekâna hapsolmadan ve süresiz şekilde zaten yüzyıllardır bambaşka mekanlarda bambaşka formlarla boy gösterdi, gösteriyor. Kimi coğrafyalarda kıymetli sanat eserleri tüm dokunulmazlıklarıyla meraklılarına cam fanuslar ardından bakarken, İstanbul’da insanlar aynısından bir tane daha olmayan Rüstem Paşa’nın çini panolarına yaslanıp uyuyabiliyorlar. Bu derece bir aşinalık, beraberinde görmezliği ve özensizliği getirse de, her köşe başını ayrı bir sanat eserinin tuttuğu bu şehirde yaşayan insanların gözlerinin güzellikle hemhâl olduğu, kendisi farkında olsun ya da olmasın estetik algısının bu gördükleriyle yoğrulduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Yeditepe Bienali, kadim sanatlarımızın disiplinli bir özgürlükle ulaştığı şahikayı bu çağın sanatçılarının elinden çıkan gelenekli ve çağdaş sanat eserlerini dünyanın “bienal” adını koyduğu tematik çoklu sergileme biçimi ile bir araya getirerek biraz daha yukarı taşıma hamlesidir.
Bienalin Amacı
Düne bakıp bugünü okuyarak yarını tasarlamak formülünün sanat alanında uygulanabilir olup olmadığını, uygulandığında gelinen noktayı, kemâlini bulan ve yeni bir tarz geliştirmenin neredeyse imkânsız hâle geldiği düşünülen sanatlarla, her gün yeni bir tarz kazanabilen sanatların yan yana geldiğinde oluşturacakları manzarayı görmek ve göstermek Yeditepe Bienali’nin ilk adımdaki amacı diyebiliriz. Ama uzun vadede birbirini besleyen ve doğuran kademeli bir amaç haritası var.
Yeditepe Bienali, yaşadığımız coğrafyada yüzyıllardır harmanlanan, Saka, Hun, Göktürk, Uygur, Hazar, Artuk, Sökmen, Avar, Karahan, Selçuk ve daha nicesinin rengiyle renklenen, Hitit, Sümer, Babil ve daha nicesinin kalemiyle nakışlanan, Yesevî nefesi ile nefeslenip Mevlana Celaleddin Rumi ile semaya uzanan kültür kodlarımıza ait doku ve formları içeren sanat eserlerinin bulunduğu bir “ilk” bienal. İlk çünkü henüz bunların hepsini içeren, yerli ve komşu (yabancı değil, komşu) sanatçıların aynı sanat dallarında verdikleri eserlerin buluştuğu veya ayrıştığı her şeyi sahiplenip kendi bünyesinde yeşerten bir bienal yapılmadı. Bienalin ikinci adımdaki amacı, her şeyin atomize edildiği bu çağda, bu bütünleyici bakış açısını sanatla geliştirmek ve muhkem hâle getirmektir.
Yeni mekânlar keşfetmek, kamusal alanlara açılmak, farkındalık oluşturacak etkinlikler ile gündemi yakalamak, birçok kültürün ortak değerini yakalayıp global bir dil oluşturabilmek gibi amaçların yanında, bienal mekânlarının bulunduğu bölgelerin bu süre içerisinde esnafından eğitim kurumlarına, sivil toplum kuruluşlarından kamu birimlerine kadar bu hareketliliği yaşayarak ortak bir paylaşıma sahip olması da ayrı bir önem taşıyor.
İhtiyaca binaen ya da kıymete mahsus bir sanat felsefesine sahip olan medeniyetimizin, bugünün sanatları ve sanatçılarındaki yankısını bir de bienal yapısı içinde görmek istiyoruz, zira sanatımızın içeriği bienallerin atmosferinde oluşan metafor yüklemeleri açısından çok zengin.
Bir güzelliği ifade ederken “çiçek gibi” tabirini pek sık kullanırız. Varlığın güzellik satırında geniş yer tutan çiçekler, sundukları sonsuz güzellik terkipleriyle insanları bu benzetmeye adeta mecbur eder. Bu yüzden hem kendi gerçek varlıklarıyla hem de bu güzelliği daha da çoğaltma arzusundaki sanatkârların çizdikleri suretleriyle çiçekler, hayatımızın her yerindeler. Hem çiçek yetiştiriciliğinde hem de çiçek ressamlığı konusunda çok parlak devirler yaşanan medeniyetimizin gelenekli sanatlarında çiçek açmayan tek bir saha yok diyebiliriz. Kur’an-ı Kerim süslemelerinden, çinilere, divan sayfalarından cami içindeki sütunlara, muazzam abidelerden mezar taşlarına kadar her yer çiçekle bezenmiştir. Topkapı sarayının yemiş odasında üçyüz yıldır solmayan natüralist üslupta çizilen çiçekler ya da Karamemi’nin tılsımlı elinden çıkıp Muhibbî divanına kokusunu salan stilize çiçekler, şükûfenâmelerde tomurcuklanıp bilimsel bitki ressamlarının elinde boy verenler… Bu çağın sanatçılarının geçmişi ve geleneği koklayarak yaptıkları çiçekli eserler, çiçeğin her hâli, Yeditepe Bienali’nde. Bu Temada Yer Alan Sanatçılar: Ahmet Sacit Açıkgözoğlu, Emel Nurhan Ogan, Firdevs Çalkanoğlu, Gülsen Bilgin, Hülya Korkmaz, Mamure Öz, Safiye Morçay, Uğur Taşatan, Zehra Çekin, Endemik Çiçekler Grubu.
“Her sayı, birin bir kere daha tekrarından ibarettir.” der Feridüddin Attâr. Güneş doğar, batar. Tekrar doğar, tekrar batar. Gözümüzü kırparız, tekrar kırparız ve tekrar. Ezan okunur, sonra tekrar okunur, sonra tekrar. Kendi içindeki satırların tekrar etmesi de ayrıca mânidar. Tekrar eden âyetler, tekrar eden fiiller, tekrar eden notalar, tezhib, minyatür, hat, mimarî içindeki tekrarlar.. Yani, ritim. Her tekrarda, aslında tekrar eden şeyin değil başka bir şeyin çoğaldığını gören, düz bir çizginin tekrar eden noktalardan ibaret olduğunu bilen, geometrik ritmin söylediği nakaratı duyan sanatkârlar, “tekrarında sanat var” dedikleri eserleriyle Yeditepe Bienali’nde. Bu Temada Yer Alan Sanatçılar: Ali Ulvi Mıhoğlu, Ardeşir Mojared Takistani, Armağan Bilgin, Aslı Ağırbaş, Dilek Yalçın, Ersin Yıldızhan, Fahriye Oya Kuyumcu, Fatma Özçay, Firdevs Çalkanoğlu, Füsun Onamay, Melis Uludağ, Faruk Dinçer Eratlı, İlhami Atalay, Melike Haliloğlu, Mehlika Hilal Kırca, Merve Nur Kayhan Hassan, Nursen Ve Güvenç Güven, Nurten Ünver, Osman Doruk, Recep Ve Züleyha Minga, Serap Bostancı Tulluk, Serap Ekizler Sönmez.
Fatih’in şehri, Sinan’ın atölyesi, Nedim’in bercestesi, Dede Efendi’nin şarkısı, Evliya Çelebi’nin defteri, Eyüp Sultan’ın namazgâhı, Abdulhamid Han’ın nazargâhı.. İçinden deniz geçen, ulu rüyaların görüldüğü şehir: İstanbul. Görenin de görmeyenin de, içinde yaşayanın yahut sadece gelip geçenin bile üzerine bir şey söylediği İstanbul’un, düne bugüne ve yarına dair anlattıkları, anlatacakları var. Bugünün sanatkârlarının kulağına lodosu, poyrazı, göğünden âzâde şekilde renk değiştiren deniziyle ve daha neler neleriyle fısıldadığı her ne var ise, Yeditepe Bienali’nde. Bu Temada Yer Alan Sanatçılar: Alparslan Babaoğlu, Bünyamin K., Dilek Yerlikaya, Fahriye Oya Kuyumcu, Işıl Arısoy Kaya, Nurcihan Velioğlu, Reza Hemmatirat, Sabriye Şeker, Şaban Demirdağ.
Bir de şöyle tanımlayalım: İçi içine sığmadığı için kendi beden ve ruh coğrafyasından dışarı taşan kişiye sanatkâr, taşan o şeye ise sanat denir. Yunus Emre’nin “ya ben öleyim mi söylemeyince”si de bu kalemdendir. Sanatın kendisinin de tanımlı olduğu alana sığmadığı, “bunun burada ne işi var” dedirtecek yerlere sıçradığı olur bazen. Bu sıçrayışların oluşturduğu ve insanı, baktıkça “aslında yakışmış” ya da “neden olmasın” çizgisine getiren alışılmadık güzellikler hem sanata hem sanatçıya hem de gören gözlere nefeslenecek başka sahalar açar. İçi içine sığmayan sanatkârların, mekâna sığmayan eserleri Yeditepe Bienali’nde. Bu Temada Yer Alan Sanatçılar: Ali Emre Kaymak, Aysel Ergül, Berrin Çakin Güç, Betül Bilgin, Beyza Akıncı Kaplan, Dağıstan Çetinkaya, Emre ve Alperen Akpolat, Ertuğrul Çakır, Fatma Zeynep Çilek, Gülnihal Küpeli, Hatice Ünal, Hikmet Barutçugil, Hilal Arpacıoğlu, Mehlika Hilal Kırca, Murat Gür, Muhammed Türk, Mustafa Cemil Efe, Mustafa Yılmaz, Muzaffer Malkoç, Nasuhi Hasan Çolpan, Ömer Faruk Dere, Özden Aydın, Selma Keleş Şahin, Serap Bostancı Tulluk, Tonguç Yaşar, Türk Kültürüne Hizmet Vakfı, Yılmaz Eneş, Zafer Baştak, Zehra Karakoç.
İnsanın en çok öykündüğü, yerinde olmak istediği canlılardan: kuş. Kanadını kıskanırız, dillerini öğrenmenin yollarını ararız, kim ne der diye düşünmeden kuşlarla konuşuruz. Kendi kendine bir konuşma da değildir bu, karşılık alırız. Kuşları işe koşarız, sevgili diyarına selâm söylemeye yahut teleğinde sakladığı sırrı sahibine ulaştırmaya gönderir sonra da sorarız “turnam kimden aldın sen bu avazı”. Yaşarken onlara köşkler yapar, öldüğümüzde su içsinler diye mezarımızda onlara da yer açarız. Kaf Dağı’nın ardında saklanan Anka da odur, gül dalında bağrını kanatan bülbül de, yanıp kül olan ve küllerinden yeniden doğan Kaknüs de, asla yere konmayan Hüma da ve tufandan sonra dünyada hâlâ hayat olduğunu ağzında bir “zeytin dalı” ile muştulayan da odur. İnsanın ve insanlığın dertlerine, dermanlarına, rüyalarına hâsılı insan başına gelen her şeye kuştan bir bakışla bakan bu çağın sanatçıları “insanoğlu kuş misali” diyerek Yeditepe Bienali’nde insan hallerini kuşdili ile anlatacaklar. Bu Temada Yer Alan Sanatçılar: Ali Ahmet Çoktan, Asgar Moradi ve Zeynap Rahnama, Atilla Çakır, Ayşenur Kadakçı Velioğlu, Ayten Pelit, Bahar Yalçın, Güngör İblikçi, Hasan Ertuğrul, Hikmet Barutçugil, Hülya Yaatası, Özlem Özer Tuğal, Reza Hemmatirat, Şehnaz Biçer Özcan, Şeyma Yeniçeri, Yeşim Yıldız Kalaycıoğlu, Yonca Sanat Grubu.
Gelenekli sanatlarımızı bütün geçmişiyle sırtlayıp gelecekteki geleneği oluşturmak için yol alan sanatçılar, kendi eserleriyle, kendisi ve yetiştirdiği talebelerinin yahut kendiyle aynı türküyü söyleyen dostlarının eserleriyle Yeditepe Bienali’nin kişisel sergi kuşağını gökkuşağına çeviriyor. Minyatür, tezhib, kalemişi, ebru, çini, hat, seramik sanatlarına resim, heykel ve fotoğraf gibi dalların da eşlik ettiği 21 sergi, ziyaretçilerini Türk İlâm Eserleri Müzesi, Sirkeci Garı ve II. Bayezid Türk Hamam Kültürü Müzesi başta olmak üzere Suriçi’nin en güzel mekânlarında ağırlıyor. Kişisel Sergileri Olan Sanatçılar: Ahmet Sacit Açıkgözoğlu, Etem Çalışkan, F. Hande Topbaş, Murat Gür, Taner Alakuş. Grup Sergileri: Algan Grubu, Alparslan Babaoğlu Ve Öğrencileri, Asiye Kafalıer Dönmez Ve Mimart Atölyesi, Ayten Tiryaki Ve Tiryaki Art, Cihangir Asurhouv Ve Öğrencileri, Emel Türkmen ve Altından Haleler, Nursen ve Güvenç Güven, Mamure Öz ve Nakkaş Tezyini Sanatlar Merkezi, Mehmet Memiş ve Öğrencileri, Mustafa Cemil Efe Ve Öğrencileri, Nilgün Alp ve Atölye Hiç, Said Chuanyi ve Ali Leı Gong, Semih İrteş Ve Nakkaş Tezyini Sanatlar Merkezi, Şehnaz Özcan Ve Öğrencileri, Tahsin Kurt ve Öğrencileri, Zerre projesi ile Mustafa Demir.