Dünya Kupası sonrası çokça tartışılan konu: Fransız göçmenler

ÖMERUL FARUK DARBAZ
Abone Ol

2018 Dünya Kupası’nın sahibi Fransa oldu. Fransa’nın Hırvatistan’ı 4-2 yenerek kupayı ülkesine götürmesinin ardından takımdaki göçmenlerin sayısı kamuoyunun da gündemini çokça meşgul etti. Dünya Kupasını kazanan kadroda 2 Fransız dışında geri kalanının göçmen olması dikkatleri bu konu üzerine çekti. Peki neden Fransa milli takımının içerisindeki göçmenler bu kadar olay oldu? Bunun cevabına bakmak için Fransa’nın göçmenlere karşı politikalarını gözden geçirmek gerekiyor.

Fransa her ne kadar senelerce kabul etmemiş olsa da göçmenler ülkesidir. Fransız toprakları üzerinde birbirinden farklı din, dil, ırk ve etnik kökene sahip çokça insan topluluğu bulunmaktadır.

Cezayir asıllı Fransız futbolcu Zinedine Zidane emekli olmadan önce hem ülkesinin hem de dünyanın en iyi futbolcuları arasındaydı.

Fransa’nın göçmenlere resmi bakış açısı ile uygulamadaki bakış açısında ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Resmi ideolojide göçmenlere karşı eşitlik, kardeşlik ve özgürlük merkezli bir politika bulunmasına karşın pratikte bunu görmek ne yazık ki çok da mümkün değildir. Her ne kadar hükümette bulunan siyasi partinin görüşleri göçmen politikalarını değiştirse de bunlar birbirine birçok yönden benzerler.

Fransa'nın başkenti Paris'te balkondan sarkan 4 yaşındaki bir çocuğu binaya tırmanarak kurtaran Malili göçmen Mamoudou Gassama, sosyal medyada kahraman ilan edildi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Elysee Sarayı'nda bizzat tebrik ettiği Gassama'yı vatandaş ilan etti.

Fransa’ya göç etmenin tarihi çok eski zamanlara kadar gider. 19. yüzyılda sanayi devrimi sonrası fabrikaların ve iş imkânlarının artması nedeniyle şehirlere göç arttı. Bunun yanında sanayinin kurulmadığı ve iş imkânlarının kıt olduğu ‘daha az gelişmiş’ ülkelerin vatandaşları sanayisi büyüyen ülkelere doğru göçmüşlerdir.

Yirminci yüzyılda da Fransa’ya iş bulma amacıyla gelen insanların sayısı artarak devam etmiştir. Fransa’ya gelen göçmenlerin içerisinde komşu ülke vatandaşlarının bulunmasının yanı sıra eski sömürge devletlerinin vatandaşları da yer aldı.

Ülkeye yasa dışı olarak giren vatandaşlar tren raylarının etrafında yaşam mücadelesi veriyor.

Birinci Dünya Savaşı sonrası Fransa’daki etnik çeşitlilik artmaya başladı. Ülkeye yaşanan bu göç dalgaları nedeniyle hükümet İkinci Dünya Savaşı sonrası denetimlerini hızlandırarak “Ulusal Göç Ofisi’ni” kurdu. Fransız hükümeti bu ofis vasıtasıyla ülkeye gelen yoğun göçü tek bir elden kontrol etmeye başladı.

Ülkeye gelen göçler nedeniyle Fransız halkı içerisinde de çeşitli huzursuzluklar baş gösterdi. Yapılan anketler gösterdi ki Fransız vatandaşları işsizlik ve rekabet, yabancı düşmanlığı ve ekonomik nedenler nedeniyle göçmenler hakkında olumsuz görüşlere sahipler.

ABD’de gerçekleşen 11 Eylül olayları sonrası ülkede Müslümanlara yönelik olumsuz tepkiler ve saldırılar da ortaya çıktı. Bu saldırıların hızla artışı fiziksel şiddete varan sonuçlar doğurdu.

Fransa'nın Dijon kenti yakınlarındaki Genlis kasabasında, bir caminin önündeki demir parmaklıklara domuz kafası asıldı. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı.

Günümüzde özellikle Suriye’den gelen yoğun göç dalgası nedeniyle Fransa da diğer Avrupa ülkeleri gibi göçmenlere karşı sert uygulamalarda bulunmaktadır. Fakat bu uygulamalar içeride bulunan milyonlarca Afrika asıllı Fransız vatandaşının da tepkisini çekmektedir. Cumhurbaşkanı Macron’un kendi eliyle zaman zaman göçmenlere vatandaşlık verip boy boy fotoğraf çektirmesi de bu tepkileri dindirmeye yetmemektedir.

Fransa’nın bu ikili politikası nedeniyle de ülkesine Dünya Kupası’nı getiren takımda bulunan göçmenlerin sayısı kamuoyunun gündemini oldukça meşgul etmektedir.

Fransa bir yandan yetişmiş göçmenlerden yararlanırken bir yandan da onları ötekileştiren politikalarına devam edecek gibi gözükmektedir.

Kaynak: Hasan Güler

http://www.johschool.com/Makal...

BBC Türkçe

EuroNews

Anadolu Ajansı