Dünya tarihinde en çok can alan hastalıklar
Yeryüzü bugüne kadar birçok ölümcül hastalıkla mücadele etti. Kimine çare buldu, kimine hala daha arıyor.
Günümüz dünyasında uyandığımız her gün yeni bir hastalık yeni bir tedavi ile karşı şarkıya kalıyoruz. Bir gün kuş gribinden ölmekten korkarken, bir anda kendimizi domuz gribinden korumaya çalışırken buluyoruz. Sonra haberlerde Ebola ile nasıl mücadele edilir haberlerini izliyoruz.
İşte dünya tarihinde bugüne kadar en çok can almış hastalıklar:
Tedavisi halen bulunamayan AIDS dünyanın en ölümcül hastalığı.
İspanyol Gribi 1918 ve 1919 yılları arasında dünyayı kavurdu. 18 ay içinde o dönem dünyada yaşayan nüfusun yarısı nüfusun yüzde 5'ine denk gelen 100 milyon kişi bu salgın yüzünden hayatını kaybetti.
İspanyol nezlesi ilk kez 11 Mart 1918'de ABD'nin New Mexico eyaletinde tespit edildi.Salgın 1918 Eylül-Kasım aylarında zirve noktasına ulaşmış ve Türkiye dahil tüm dünya ülkelerini etkilemiştir. Hindistan'da 17 milyon kişi, yani ülke nüfusunun %5'i bu hastalıktan ölmüştür.
İspanyol nezlesi olarak adlandırılmasının sebebi İspanya'nın, Birinci Dünya Savaşı'nda yer almamış olması ve askerî sansür nedeniyle diğer Avrupa devletlerinde salgından söz edilmezken İspanyol basınının salgın konusunu ilk kez gündeme getirmiş olmasıdır.
Lakabı ¨Kara Ölüm¨dür. Orta Çağ'da 1347-1353 arasında, Avrupa nüfusunun üçte birinin kaybedilmesinden sorumludur.
1347-1348 yılları arasında Venedik nüfusu 130.000 iken 70.000'e düşmesine neden olmuştur.
Orta Çağ Avrupası'nda görülen hastalığın 'Hıyarcıklı veba' olduğu bilinmektedir. Bu hastalık fare ve pire ışıklarıyla bulaşıyor. Dünyanın ilk kimyasal silahı olarak bile kullanılmış ve düşman ülkeye vebalı fareler salınmıştır.250 milyondan fazla kişinin ölümüne neden olmuştur.
Modern zamanlarda antibiyotikler ile tedavisi mümkünden Asya ve Afrika kıtalarının bazı bölgelerinde halen görülebilmektedir.
Rusya'da I. Dünya Savaşı'ndan sonra 5 milyon sıtmalı vardı ve bunların 60.000'i öldü.
1934'te Seylan'da 3 milyon sıtmalının 100.000'i yaşamını yitirdi. Amerika'daki ilk salgın 1938'de Brezilya'da vuku buldu ve 100.000 hastanın 14.000'i öldü
Salgın, 1942'de Nil Vadisi'ne kaydı ve Mısır'da 12.000 kişiyi öldürdü.
Daha sonra Etiyopya'da 15.000 ölü bıraktı. Savaşları ve tabiî âfetleri takiben Karayipler'de büyük hasar yapan salgın, 1963'te Haiti'de 75.000 kişinin ölümüne sebep oldu.
1916'da, ABD'de en büyük çocuk felci salgını meydana çıktı. New York City'de başlayan salgın, bir yıl içinde toplam 27.000 kişinin sakat kalmasına, 6.000 kişinin de ölmesine neden oldu.
WHO, 1994 yılında Amerika kıtasında çocuk felcinin kökünün kuruduğunu duyurdu. Benzer şekilde 2000 yılında Batı Pasifik bölgesi, 2002 yılında da Avrupa kıtasında virüsünün kökü kurutuldu. 2013 yılına geldiğimizde, çocuk felci hastalığının salgın olarak görüldüğü ülke sayısı üçe indirildi: Nijerya, Pakistan ve Afganistan.
1957 yılında Dr. Jonas Salk, virüsün aşısını bulmuş vakaşar yüzde 80 oranında azalmıştı. Doktor Salk kendisine bir TV programında aşının patentinin kimde olduğu sorulduğunda, 'Ne patenti? Güneşi patentleyebilir misiniz?' cevabını vermişti.
"Sen de deniz misin be Marmara
Senin İstanbul'un okula gider mi ?
Çocuk felci nedir bilir misin ?
Adalarından herhangi birin bile kara mıdır bahtı?
Akgün Akova"
Bu hastalığında Afrikalı yerlileri değerli madenlerin bulunduğu yataklardan uzaklaştırmak için sularına karıştırılan bir bakteri yüzünden başladığı spekülasyonları vardır.
1817′de Japonya'da, 1826′da Moskova'da, 1831′de Berlin'de, Paris'te ve Londra'da salgınlar yapmıştır. Sonrasında Londra'dan göçmenlerle Kanada'ya ulaşan salgınlar birçok insanın ölümüne neden olmuş, ve ardından 1892 yılında Hamburg'da sıçramıştır.
18. yüzyılın İngiltere'de bir nesil boyunca her 13 kişiden biri çiçek hastalığından ölmüştür. 1966'da WHO'nun başlattığı kampanya sonucu tüm Dünya ülkelerinde çiçek aşısı yapılarak, hastalık görünmez oldu ve çiçek aşısı zorunlu aşı programından çıkarıldı. Ancak 1976'da Etiyopya ve Somali'de iki çiçek olgusu bildirildi. Çiçek hastalığı, bildirimi zorunlu hastalıklardandır.
Osmanlı Devletinde 1630'dan beri çiçek aşısı yapıldığına dair yazılı kanıtlar vardır. Ayrıca çiçek aşısı İngiltere'ye 1700'lü yıllarda Mary Wortley Montagu tarafından İstanbul'da görülerek götürülmüştür.
Sarı humma da sıtma gibi sivrisinek ısırığıyla insandan insana bulaşıyor. Tipik belirtileri arasında, ateş, baş ve kas ağrısı, sırt ağrısı, kusma ve titreme bulunuyor. Aşısına rağmen, gelişmiş tedavi prosedürleri ve sivrisinek ıslahına rağmen, hastalık halen Güney Amerika ve Afrika'da devam ediyor