Efsane atari oyunları

HABER MASASI
Abone Ol

80'li 90'lı yılların çocukları Playstaion'dur, Wii'dir bilmezlerdi. Onlar tüplü televizyonlara bağlanan atariler ve onların efsane oyunları ile büyüdüler.

Çoğu televizyonu bozar diye anne babaları tarafından engellendi. Kolları bozuldu, alacak parayı zar zor istediler. Çalışmayan kasetlerini üfleyerek yerleştirdiler yuvaya. Kaset değiştirmek diye bir şey vardı. Eski kaseti verip üzerine az bir miktar daha ekleyerek yenisini alırlardı. İçinde en çok oyunun odluğu kasetler makbuldü. Ama bazı oyunlar vardı ki sadece tek kasette ve ender bulunurdu: Kaptan Tsubasa gibi. İşte o zamanın çocuklarına bir nostalji yolculuğu. Efsane olmuş, asla unutulmayacak atari oyunları:
0. Mario
Ufak bir tesisatçıyla birlikte zıpladık durduk prensesi kurtarmak için. Mantar yedik büyüdük, mantar yedik ateş attık. Yerden gelen mantarların kafasına vurduk, garip kaplumbağaları bir silah gibi kullandık ve hepimiz en az bir o ejderhayı yenerek prensesi kurtardık.

Bazen iki kişi oynadık oyunu, bu arada bize eşlik eden Luigi'ye de en derin selamlar.
0. Pacman
21 Mayıs 2010'da Google atari çocukları için büyük bir sürpriz yaparak bu sevimli oburları yeniden karşımıza çıkardığında çok heyecanlanmıştık. O canavarlardan deli gibi kaçmak, altını yedikten sonra ise onları kovalamak paha biçilemezdi. Bir de yanınca balon gibi sönmek çok acıydı.

Oynamak için tıklayın

0. Circus
Bizler sirklerden uzak çocuklardık ancak bir sirk cambazı olmayı bize bu oyun öğretti. İplerin üzerinden yürümece, toptan topa atlama daha birçokları. Ama en çok o aslan ile ateşten çemberden geçerken yanınca canımız acıdı.

0. Kaptan Tsubasa
Japonya'nın efsane kaptanı Tsubasa, sanki evimizden, ailemizden biriydi. Çizgi filmi biter oyunu açılırdı, oyunu biter çizgi filmi. En çok onun yüzünden azar yedik anne babamızdan. Bitmeyen bayır sahalarını sevdik, yaptığı özel vuruşları. Kaleci Wakabayashi, asi kaptan Hyuga, defansın bel kemiği İshizaki, Tachibana Kardeşler ve daha birçokları kahramanlarımız arasına girdi.

Menüsü Japonca olsa bile bir şekilde girmeyi başarırdık maça. Şut mu çekerdik, orta mı açardık, bilmeden rasgele basardık tuşlara tek dileğimiz Tsubasa ile bir şut çekip gol atabilmekti.

0. Duck Hunt
Hiçbir zaman o silahın televizyondaki ördeği nasıl vurduğunu anlayamadık. Ama hepimiz birer avcıydık evin salonunda. Ama yıllar sonra fark ettiğimiz bir gerçek bizi çok üzdü. Bu oyun meğerse iki kişilikmiş ve silahlı olanın dışında birinin de kol ile ördeği kontrol etmesi gerekmiş!

0. Bomberman
Her tarafa bombalar koyar, kayaları canavarları yok ederdik. Canavarı köşeye sıkıştıracağız diye öyle çabalardık ki, kurduğumuz tuzağa kendimiz düşer kaçacak delik bulamazdık. Hepsini yok ettiğimizde açılan kapıya koşup diğer bölüme heyecanla geçerdik.
0. Excite Bike
Bir neslin motor tutkusunun sebebi bu oyun oldu. Kırmızı motosiklet ile tepelerden uçar, yoldaki diğer motorlara çarpmadan giderken yerdeki yağlardan kaçardık. Motorun önünü fazla kaldırınca düşerdik ama yine hırsımızdan vazgeçmez devam ederdik oyuna.
0. Pole Position
Formula 1'i biz bu oyundan öğrendik. Schumacher'in adını bilmezdik o zamanlar, o kolu eline alan herkes birer Ayrton Senna'yı. Viraj geldikçe araba dönsün diye kol da biz de eğilirdik.

En çok düzlük olan pisti seçer, yollardaki su birikintisinden kaçardık.

0. Road Fighter
Bizi en çok eğlendiren oyunlardan birisi şüphesiz bu küçük kırmızı arabaydı. Diğer renk arabalar sorun değildi de bilgisayarın yönettiği kırmızı arabalar hep sıkıştırır kaza yaptırdı bize. Bir de benzin derdi vardı, yoldaki o benzin veren araba muhakkak alınmalıydı. Ve yarışın sonralarına doğru uçarak geçen Süperman hepimize en az bir kere kaza yaptırmıştır. Firen yaparken çıkardığı o ses, kaza yapınca ki patlama hala kulaklarımızda.
0. Street Fighter
Aduket!
Bu oyun az arkadaş kavgası çıkarmadı, az kol bozdurmadı Aduket yapacağız derken. Sonunu gören azdır aramızda. Ama Japon Ryu ve ABD'li Ken'i hepimiz en az bir kere dövüştürmüşüzdür. Uçan tekmeler, yere eğilerek korumalar, seri vuruşlar, tuşlara rasgele basarak özel bir şeyler yaptığını sanmalar ve sonunda duyulan 'You win' sözü. Bize İngilizce kazanmayı öğretti bu oyun.
0. 90 Tank

Neredeyse her kasete bulunurdu bu oyun. Hem ondan hem iki kişide oynanabilir olduğundan en çok oynan oyunlardan biriyle. Kendi kalemizdeki kartalı korumak, diğer tankları vurmak ve onların kalesindeki kartalı yok etmek tek ve nihai hedefimizdi.

0. Kick Off
O zamanlar PES yoktu, FİFA'da yaygın değildi ama dünya kupaları vardı ve onların oyunları. Tüm erkek çocukları deli gibi oynadık, kupalar almak için kazanmak için.

Topu alıp ani dönüşlerle rakibi oyundan düşürmek, ceza sahası içine çaprazdan girip topu kaleye göndermek gol atamamız için yeterliydi. Çünkü kalecinin bir topu tutması ihtimaller arasında çok düşüktü. Tabii sizin kaleciniz de aynı şekildeydi ve bu çok sinir bozucu oluyordu.

0. Goal 3
Tepeden basık, şişmanca ve sinirli suratlı futbolcular. İki boyutlu bir futbol oyunu, garip vuruşlar, garip zıplamalar. Hele gol atınca bizim sevincimiz mi daha komikti yoksa oyundaki karakterlerin mi o da ayrı bir muamma.

Akıllardan çıkmayan bir şey daha var ki o ada Brezilyalı futbolcuların yaptığı 'muz vuruşu'.