Google'dan Doodle sürprizi! Orhan Veli Kanık 104. doğum gününde anılıyor
Dünyaca ünlü arama motoru Google, Türk Edebiyat tarihinin usta ismi Orhan Veli Kanık'ı 104. yaş gününde unutmadı...
''Benim de mi düşüncelerim olacaktı,
Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım,
Sessiz, sedasız mı olacaktım böyle?
Çok sevdiğim salatayı bile
Aramaz mı olacaktım?
Ben böyle mi olacaktım?''
Dünyaca ünlü arama motoru Google, Türk Edebiyatı'nın usta isimlerinden Orhan Veli Kanık için özel bir Doodle yayınladı.
Babası İzmir tüccarlarından Fehmi Bey'in oğlu müzisyen Veli Bey, annesi ise Beykoz'un ileri gelenlerinden tüccar Hacı Ahmet Bey'in kızı Fatma Nigar Hanım'dır. İlkokula, Beşiktaş Akaretler'de başlayan Orhan Veli, beşinci sınıfı Ankara Gazi İlkokulu'nda bitirdi. Ortaokul ve liseyi de Ankara'da okuyan Orhan Veli, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ne girdi. İki yıl sonra buradan ayrılarak çalışma hayatına başladı. Bir yıl kadar yardımcı öğretmenlik yaptı.
PTT Genel Müdürlüğü'nde çalışırken askere alınan Kanık'ın Yedek subaylığı, Bolayır'da geçti. Kanık, ardından Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu'na çevirmen olarak girdi. İki yıl sonra ayrılarak, 28 sayı yayımlanan Yaprak dergisini çıkardı.
Orhan Veli'nin şiir sevdası, daha ilkokul yıllarından başladı; bu ilgisi öğretmeni tarafından da desteklenmişti. İlk şiiri, 1924 yılında Çocuk Dünyası adlı dergide yayınlandı. Şiire asıl bilinçli yaklaşımı, lise öğrenciliği yıllarında gerçekleşti. Lise öğretmenleri Ahmet Hamdi Tanpınar, Rıfkı Melul Meriç, Halil Vedat Fıratlı ve Yahya Saim Sinanoğlu'nun yakın ilgisini gördü. Yine Lisede Oktay Rifat ve Melih Cevdet'le arkadaş oldu, Sesimiz adlı bir dergi çıkardı.
Orhan Veli, 1950'de Ankara'da karanlık bir sokakta, bir çukura düşerek kaza geçirdi; başı zedelendi. Bu kazadan iki gün sonra İstanbul'a gelen Kanık'ın geçirdiği kazayı, kardeşi Adnan Veli Kanık şöyle yazdı: "Vücudundaki sızılardan şikayet ediyordu. 14 Kasım Salı günü bir arkadaşının evinde öğle yemeği yerken fenalık geçirdi. Hastaneye kaldırıldı. Beyninde damar çatlaması yüzünden başlayan baygınlığın nedeni ilkin hekimler tarafından anlaşılamadı. Alkol zehirlenmesine karşı tedavi yapıldı. Saat 20'de komaya girdi. Bütün gayretlere rağmen kurtarılamayarak Cerrahpaşa Hastanesi'nde hayata gözlerini yumdu."
Garip (Oktay Rıfat ve Melih Cevdet'le 1941),
Garip (yalnız kendi şiirleriyle, genişletilmiş 2. baskı, 1945),
Vazgeçemediğim (1945),
Destan Gibi (1946),
Yenisi (1947),
Karşı (1949).
Ölümünden sonra, şairin kitapları bir arada, ''Bütün Şiirleri'' adıyla basıldı.