Koku ve tat kaybı yaşayanlar dikkat: Sebebi koronavirüs olmayabilir

HABER MASASI
Abone Ol

Prof. Dr. Ünal Bayiz, “Koronavirüs enfeksiyonunun görüldüğü hastalarda, yüksek ateş, kuru öksürük, nefes darlığı gibi ana belirtilere ek olarak tat ve koku alma sorunları da gözlenebiliyor. Fakat tat ve koku alma bozuklukları yalnızca COVID-19 belirtisi olmayıp diğer etkenlerden kaynaklı soğuk algınlıklarında ve daha pek çok farklı hastalık türünde de görülebiliyor” dedi.

Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ünal Bayiz, tat ve koku alma bozukluklarının nedenleri, teşhisi ve tedavisi hakkında bilinmesi gereken tüm detayları paylaştı. Konu ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Bayiz, “COVID-19 pandemisinin pek çok kişiyi etkilediği ve can kayıplarına yol açtığı şu günlerde hastalığı işaret eden belirtiler konusunda herkes oldukça dikkatli davranıyor. Koronavirüs enfeksiyonunun görüldüğü hastalarda; yüksek ateş, kuru öksürük, nefes darlığı gibi ana belirtilere ek olarak tat ve koku alma sorunları da gözlenebiliyor. Söz konusu sorunun hangi nedenden kaynaklandığının tespiti konusunda bireyde görülen diğer semptomlar belirleyici oluyor” dedi.

“Koku ve tat alma bozuklukları birçok hastalıktan kaynaklanabiliyor”

Koku ve tat alma bozukluklarının, COVID-19 semptomları arasındaki yerini almadan önce toplum tarafından önemsiz bir durum olarak görüldüğünü belirten Uzmanı Prof. Dr. Ünal Bayiz, “Oysaki bu tip sorunlar COVID-19 gibi ciddi bir viral enfeksiyonun yanı sıra akut veya kronik önemli hastalıkların habercisi olarak da karşımıza çıkabiliyor. Kronik rinit, alerji ve soğuk algınlıkları nedeniyle oluşan tat ve koku alma bozukluklarının haricinde ani olarak gelişen durumlarda bir an önce sağlık kuruluşlarına başvurulması ve muayeneden geçilmesi gerekiyor. Beslenmeyi olumsuz etkilemesinin yanı sıra bu tip sorunlar bozulmuş besinlerin tüketimi, gaz kaçağı gibi tehlikelerin algılanamaması gibi olumsuzluklara da yol açabiliyor. Yaşlılık, Soğuk algınlıkları ve gribal enfeksiyonlar, Alerjiler, Burun polipleri, Psikiyatrik hastalıklar, Ağız kuruluğu ve diş çürükleri, Kimyasallara maruz kalma, sigara ve uyuşturucu madde kullanımı, çeşitli ilaçların kullanımı, Yüz felci, beyin sarsıntısı ve baş travmaları, Multipl skleroz, Alzheimer, Parkinson ve demans gibi hastalıklar, Baş tabanı tümörleri, Vitamin ve mineral eksiklikleri, Tükürük bezlerine ilişkin bazı hastalıklar, Sinüzit gibi hastalıklar tat ve koku alma bozukluklarının nedenleri arasında şunlar yer alıyor” şeklinde konuştu.

“Koku ve tat alma bozukluklarının koronavirüs enfeksiyonu şüphesi oluşturmasında en önemli etken”

Koku ve tat alma bozukluklarında belirtiler genellikle bu duyuların çeşitli derecelerde azalması veya tamamen kaybı ile olduğunu vurgulayan Bayiz, “Tatlı, tuzlu, acı ve ekşi tatlardan bazılarının hissedilememesi, tatların normalden farklı şekilde algılanması şeklinde olabiliyor. Tat alma duyusu, koku alma duyusuna bağlı bir duyu olduğundan koku alma bozukluğu tat almayı da doğrudan etkiliyor. Gribal enfeksiyonlar veya tat-koku kaybına yol açabilen teşhisi konulmuş hastalıkların dışında hissedilen, özellikle de ani olarak ortaya çıkmış tat ve koku alma bozukluklarında sağlık kuruluşlarına başvurulması gerektiğini vurguluyor. Elbette koronavirüs ile enfekte olan her bireyde koku ve tat alma bozuklukları gelişmeyebiliyor. Bu sorunu yaşayan hastalarda tat ve koku kayıpları tek başına olabileceği gibi öksürük, nefes darlığı, yüksek ateş, boğaz ağrısı gibi diğer koronavirüs belirtileri ile bir arada da görülebiliyor. Koku ve tat alma bozukluklarının koronavirüs enfeksiyonu şüphesi oluşturmasında en önemli etken, söz konusu semptomun ani bir şekilde ortaya çıkması ve şiddetli olması olarak değerlendiriliyor. Bunun yanı sıra diğer koronavirüs belirtilerinin tat ve koku kaybına eşlik etmesi, bireyin herhangi bir koronavirüs hastası ile temasının olması gibi durumlar COVID-19 enfeksiyonu ihtimalini güçlendiren durumlar arasında yer alıyor” ifadelerini kullandı.

“Koku alma bozukluklarının teşhis edilebilmesi için testlere başvuruluyor”

Tat ve koku alma bozuklukları ile sağlık kuruluşlarına başvuran hastaların COVID-19 şüphesinin bulunması halinde hastanın hemen izole edilmesi ve COVID-19 testine tabi tutulması gerektiğini belirten Bayiz, “Bunun dışındaki koku alma bozukluklarının teşhis edilebilmesi için objektif veya subjektif olmak üzere iki şekilde gerçekleştirilen koku testlerine başvuruluyor. Bunlardan objektif olarak nitelendirilen test, bir makine kullanılarak bireyin verilen kokuları alıp almadığının öğrenilmesine yardımcı oluyor. Subjektif testlerde ise koku alma yeteneğinin yanı sıra bireyin hissedilen duyulara ilişkin cevap verme yeteneği de detaylı şekilde araştırılabiliyor. 8'li test veya 40'lı test şeklinde yapılan koku testleri yardımıyla koku ve tat alma bozuklukları kolaylıkla teşhis edilebiliyor. 8'li test süre açısından avantaj sağlaması nedeniyle çok daha sık kullanılırken daha uzun bir zaman gerektiren 40'lı test ile çok sayıda farklı kokuya ilişkin duyu araştırması yapılabiliyor. Duyularda herhangi bir sorunun teşhis edilmesi halinde burun etinden örnek alınarak koku hücrelerinin koku moleküllerine verdiği tepkilerin araştırılıyor. Burun içerisinin havalandırılması, burundaki havalanma bozukluğuna yol açan yapısal bozukluklar ve diğer durumların tedavi edilmesi de tat ve koku alma bozukluklarının tedavisinde önemli bir yer tutuyor. Bunların sonuç vermemesi halinde koku alma egzersizleri yardımıyla beyindeki koku soğancığı ve koku alma merkezinin aktifleştirilmesi mümkün olabiliyor. Alerji sorunu bulunan hastalarda antihistaminik ilaç tedavileri, burun akıntısını ve ağız kuruluğunu azaltmada etkili olan ilaçların kullanımı, nazal tümörler ile poliplerin çıkarılması, diş ve diş eti hastalıklarının tedavisi, sigara ve madde kullanımının engellenmesi gibi uygulamalar da koku ve tat alma bozukluklarının tedavisinde tercih edilebilen yöntemler arasında yer alıyor” diye konuştu.

Son olarak koku ve tat kayıplarının COVID-19 ve bazı diğer ciddi hastalıkları işaret edebildiğinin altını çizen Bayiz, “Bu sorunları yaşayan bireylerin maske ve mesafe gibi koruyucu önlemlere dikkat ederek sağlık kuruluşlarına başvurmasının önem arz ettiğini ekliyor” diye sözlerini tamamladı.