Mevlana rubailerinden birbirinden güzel sözler

KAĞAN TÜRKAY
Abone Ol

Hz. Mevlana Celaleddin Rumi ve o derin kişiliğini gösterdiği rubaileri

İslam dünyasının en büyük mutasavvıflarından biri olan Hz. Mevlana Celaleddin Rumi hayatı boyunca birçok eser yazmış ve fikirlerini farklı şekillerde sergilemiştir. Aynı zamanda tasavvufta Mevlevi yolunun öncüsü olarak bilinmektedir. 1232 yılında Konya'ya gelen Seyyid Burhaneddin'in manevi terbiyesi altına girmiş ve 9 yıl boyunca ona hizmet etmiştir. Mevlana Celaleddin Rumi'nin Rabbine olan bağı, ona olan aşkı sayesinde birçok eser ortaya çıkmasında etken olmuştur. Tüm yaşamını sadece üç kelime ile özetlerdi “Hamdım, piştim, yandım.” Ve Mevlana öldüğü günü ölüm günü olarak değil sevdiği Rabbine kavuşacağı gün olarak gördüğü için bu güne düğün gecesi veya gelin gecesi anlamına gelen Şeb-i Arus diyordu. Ve günümüzde her yıl Şeb-i Arus etkinlikleri düzenlenmektedir. Şimdi Mevlana Celaleddin Rumi'nin rubailerinden alıntılanmış en güzel sözleri paylaşalım.
1.
Dünyada aşk ateşinden ıssızlıklar var, cefada bile aşkın sütü yüzünden yumuşaklıklar var... O Aydan, Güneş bile utanırken insanda utanç yok; ne de utanmazlık bu.
2.
Yazıklar olsun ki vakit geçti; bizse deli divaneyiz. Kıyısı belirmez bir denizdeyiz. Binmişiz gemiye; gece, bulutlu bir gece... Tanrı denizinde, Tanrı lütfu ile onun verdiği başarıyla gemimizi sürüp durmadayız.
3.
A yürüyen Selvi, güz yelleri değmesin sana. A dünyanın gözü, kem göz uzak olsun senden... Gökyüzünün de canısın sen, yeryüzünün de... Canına rahmetten, rahattan başka bir şey değmesin.
4.
Âşık, bütün yıl sarhoş olmalıdır. "Ayıplayan olur mu?" diye düşünmemelidir. Âşık, coşkun olmalı, deli, divane olmalıdır. Ayıkken her şeyin tasasını çeker, gamını yeriz. Fakat olunca; "Ne olursa olsun!" der işin içinden çıkarız.
5.
Ömür bittiyse, Tanrı bir başka ömür verdi. Geçici ömür kalmadıysa, işte şuracıkta ölümsüz ömür... Aşk, bengisudur, dal şu suya; bu denizin her katresinde ayrı bir yaşayış var.
6.
Sevgilim gibisi yoktur sevgililer içinde. Dünya gibi sonu, ölümü yoktur onun... Şaşkının biri, masal okumaya kalkışırsa de ki: Sen okuyadur; sevgilinin bundan daha güzel olmasına imkân yoktur.
7.
Biz aşka aşığız, Müslüman başkadır; biz arık karıncalarız, Süleyman başkadır… Bizden sararmış bir yüzle ciğer parçası iste; ipekli kumaş satanların pazarcısı başka yerdedir.
8.
Gene gel, gene gel, her ne isen öylece gene gel. Kâfirsen, ateşe tapıyorsan, puta tapıyorsan gene gel... Bu bizim eşiğimiz, umutsuzluk eşiği değil; yüz kere tövbeni bozmuşsan gene gel.
9.
Aşk geldi, beni her şeyden, herkesten ayırdı beni maddi isteklerden alıkoydu, üzdü perişan etti. Sonra bana acıdı, lütfetti, ihsanlarda bulundu. Allaha şükürler olsun ki, şeker gibi vuslat suyunda, eritti beni kendine kattı.
10.
Hakk'ın nuruyla nurlanma kabiliyeti olan gönül sahibinin canı, Hakk'ın sırlarıyla dolar. Sakın benim, etten, kemikten, deriden ibaret olan tenimi o sırlardan habersiz tenler arasında sayma. Çünkü bu ten Hakk'ın ihsan ve lütuf denizine girdi, baştanbaşa lütuf ve İhsan kesildi.
11.
Gönül, cana dedi ki: Ey iki cihanın sonradan geleni! Tuttuğun bu işten, uğraşıp durduğun bu didinme yurdundan kurtulmak, göz diktiğin o yüksek yere ulaşman için, sana ötelerden "gel" haberini getiren haberci gelmeden önce, kalk, ikimiz el ele verelim, seninle birlikte koşalım, ilerleyelim, dosta da çok yaklaşalım.
12.
Sırlarını, gökleri tutan bilir; hani o, kıldan kıla, damardan damara her şeyi bilen var ya; o bilir... Tutalım, oyunla halkı aldattın; ona karşı ne yapabileceksin? Bir bir her şeyi bilir o.