Mültecileri konu alan bir insanlık dramı 'Misafir'

ÖMER FURKAN ÇINAR
Abone Ol

Rahat bir coğrafyada yaşamıyoruz, kabul... Yaşam standartlarımız Avrupa ülkelerine göre düşük, kabul... Türlü zorlukları göğüsleyen, zorluk gördükçe güçlenen, acının ve kederin paylaştıkça azalacağına iman etmiş insanların vatanı burası. Burası Türkiye! Komşusunu aç yatırmayan, misafirini baş tacı eden, ekmeğini bölüştüğü derecede mutlu olmayı şiar edinmiş insanların vatanı Türkiye. Yanı başımızda yıllardır süre gelen, ne tükenen ne de eksilen insanlık dramına şahitlik ediyoruz. Belki kızıyoruz ama bu vahşete duyarsız değiliz. Sanat camiasından da bu zulme sessiz kalmayan, bölgede yaşanan sürecin bir mülteci krizinin ötesinde olduğunu tüm dünyaya anlatmak için yola çıkan yönetmen Andaç Haznedaroğlu'nun 'Misafir' filmi bu konuda bir örnek teşkil ediyor.

İlk olarak 2017 Antalya Film Festivali'nde seyirci karşısına çıkan 'Misafir' filmi tüm sanat camiasından tam not aldı. Konunun hassasiyeti bir kenara, yönetmen tüm bu yaşanan dramın perde arkasını bizlere tüm çıplaklığıyla anlatıyor. Yönetmen Haznedaroğlu, filmde mültecilerin televizyonlarda gördüğümüz, duyduğumuz rakamlardan sayılardan ibaret olmadığını, her birinin hikayesinin olduğu anlatıyor bizlere.

Filmin yıldızı Saba Mubarak

Filmde Suriyeli genç bir kadını canlandıran Ürdünlü Saba Mubarak, Antalya'da filme gelen tepkilerden çok etkilendiğini söyledi. Oyunculuğu bırakmayı düşündüğü dönemde bu film için teklif geldiğini belirten Mubarak, senaryoyu okuduktan sonra hemen kabul ettiğini aktardı. Mubarak, "Filmden önce mülteciler konusunda dünyaya inancımı kaybetmiştim. Ama filmin senaryosunu okumaya başladıktan sonra içimde bir şey aydınlandı. Yönetmene mesaj attım. Menajerim karşı çıktı ama onu da atlattık. Film esnasında İstanbul'da Suriyeli bir çocuğa gelecekte ne yapmak istediğini sordum. Suriye'ye dönmek istediğini ve bombardımanda ölen annesinin saçlarını bulup uygun şekilde gömmek istediğini söyledi. Bu beni çok etkiledi" diye konuştu.

İnsanların vicdanına seslenen bir film

Sekiz yaşındaki Meryem'in tüm ailesini kaybetmesinin ardından neler yaşadığını anlatan filmi için “Tüm dünya için tokat gibi bir film” yorumunu alan Andaç Haznedaroğlu teşekkür ederek şunları söyledi: “Orada kaldığım uzun süre zarfından sonra hayatım, yaşam tarzım değişti. Annesiz babasız kalmış birçok çocuğun hayatı acı içinde devam ediyor. Bundan sonra film yapmasam da olur; ama ben çocuklar için bir ses olmaya devam edeceğim.” dedi.

'Filmi çekebilmek için 3.5 yıl Suriye'de yaşadım'

Suriyeli mültecileri işleyen film için 3.5 yıl dönem dönem mültecilerin arasında yaşadığını belirten Haznedaroğlu, filmdeki hikayenin tamamen gerçeklerden yola çıkarak yazıldığını söyledi. Bir süre sınırda kaldığını belirten Haznedaroğlu, bu süreçte hayatının değiştiğini kaydetti. Filmin babasının ricası olduğunu anlatan Haznedaroğlu, "Dünyanın ikinci büyük göçü yaşanıyor. Dünyanın bu göçe ve yaşananlara kayıtsız kalmaması için filmi yapmak istedim. Filmde sorumluluğu herkesin almasına yönelik bir gönderme yaptım. 3.5 yıl bu drama şahit olduğum için utanç duyuyorum" dedi.

'Taraf tuttuğumu düşünüyorum'

Suriyeli mültecilerin yaşadıklarını görünce hayatta çok boş işlerle uğraştığını anladığını belirten Andaç Haznedaroğlu, "Filmde, Türkiye'de Suriyelilere yardım eden de karşı duran da var. Taraf tuttuğumu düşünmüyorum. Sadece Türkiye değil, birçok mülteciye farklı ülkelerde aynı şey yapılıyor. O çocukların sesi olmaya devam edeceğim. Umarım film iyi festivallere gider de bu insanların hayatlarını başka yerlere taşırız" dedi.