Müslüman Kardeşler ve zindan hatıraları

YASİN TAÇAR
Abone Ol

1928 yılında Hasan el-Benna tarafından kurulan Müslüman Kardeşler Hareketi'nin amacı Mısır halkının sömürgeciler tarafından ezilmesine engel olmak ve onları korumaktı.

Ancak daha sonra yapılan askeri darbeler nedeniyle bazı savunucuları hapse atıldı ve idam edildi.

Hüsnü Mübarek döneminde dini bir yapı olarak kabul edilen Müslüman Kardeşler'in siyasete girmesi yasaklandı.

2012 yılında ise Muhammed Mursi Müslüman Kardeşler'in içerisinden çıkan, Mısır'ın demokratik yollarla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı oldu.

Ancak Mursi, diğer Müslüman Kardeşler gibi darbeyle karşı karşıya kaldı.

Direnmesine rağmen hepse atılan Cumhurbaşkanı Mursi 17 Haziran'da çıkarıldığı mahkemede hayatını kaybederek şehit oldu.

Mursi şehit oldu. Tedavi görmesi engellenerek yavaş yavaş katledildi. Firavun Sisi’nin katlettiği nice şehitten birisi oldu. O artık özgür. Tıpkı Müslüman Kardeşler’in diğer şehitleri gibi, diğer dava arkadaşları gibi.

İsmet Özel’in “Müslümanca yaşamanın haysiyetine talibiz. Bedeli ne olursa olsun.” Sözündeki bedeli; canlarıyla, kanlarıyla ödeyen yiğit insanlara selam olsun. Onlar kimdi? Ne dediler? Ne yaşadılar? Nasıl şehit oldular? Onların destanına sayfalar yetmez ama dilimizin döndüğünce hatırlayalım.

0.

Hasan el Benna: Bize göre “La ilahe illallah, Muhammedün Resülullah” diyen her Müslüman’ın yaşadığı toprak parçası vatanımızdır. Bizim katımızda saygınlığı ve yüceliği vardır. Orayı sever ve sayarız; gelişmesi için gayret gösteririz. Ey Allah adına koşanlar, daha hızlı koşun! (1949 yılında Şubat ayında, bir konferansından çıkarken silahlı saldırıya uğradı. Tıpkı Mursi gibi tedavi görmesine izin verilmedi. Polisler hastaneye müdahale etti. Şehadet şerbetini içti. Kahire’de tüm camiler kapatıldı. Erkekler tutuklandı. Cenaze namazını kadınlar ve babası kıldı.)

0.

Hasan el Hudeybi: 13 Ocak 1953’te zindana atıldı. Dondurucu soğuğun Müslüman Kardeşler gençlerini tir tir titrettiği bu soğukta altmışını aşmış olan Üstad Hudeybi’ye kardeşlerden Abdülhakim Abidin, bir kürk verilmesini talep ettiğinde Üstad şöyle dedi: ‘Ey Abdülhakim, bu zindanın soğuğu geçmişte edindiğim ve üzerimde ağırlık olan hastalıklarıma şifa oldu.’

Üstad Hudeybi, hapisane müdürünün odasının karşısında kültür-fizik egzersizleri yapardı. Bunu garipseyen bir kardeş sebebini sorduğunda; ‘Müsaade et de bizim neşemizi ve maneviyatımızın yüksekliğini görüp, amaçlarına ulaşamadıklarını anlasınlar.’ diyerek cevap verir. ’ (17 yıl cezaevinde yattı. 1973 yılında vefat etti.)

0.

Ömer Tilmisani: 1952’de hür subaylar adına Kral Faruk’a darbe yapan Albay Cemal Abdunnasır Müslüman Kardeşleri hedefine almıştı. Nasır’ın başlattığı zulüm kampanyasında Üstad Tilmisani’de kardeşlerden binlercesi gibi 1954’te tutuklanarak 1971 yılına kadar aralıksız on yedi yıl hapishanede kaldı ve ağır işkenceler gördü. 1971 yılında cezaevinde serbest kalacağı zaman asker kendisine bir akşam toparlan çıkacaksın dediğinde Üstad diyor ki; ben bu gecede kalamaz mıyım? Yarın sabah çıkarım. Çünkü ben Kahire sokaklarını unuttum. Asker, ‘ben böyle bir yükümlülüğü kaldıramam’ diyerek ona bir taksi çağırır ve gitmek istediği adrese gönderir. (17 yıl cezaevinde kaldı. Ağır işkenceler gördü. 22 Mayıs 1986’da Ramazan ayının 13. Gününde 82 yaşında vefat etti.)

0.

Muhammed Hamid Ebu Nasr: Mısır, Sünnî’dir; Sünnî inançlarından kaynaklanan bir İslâmî yönetim getireceğiz. İslâm ilkeleri, uygarlığın ve insanlığın kalkınması yolunda hayır, sevgi ve işbirliği ile hareket edilmesini emreder. Türkiye’nin Müslüman halkı da bu yola girmiştir. Henüz vakit erken ama Türkiye’de de er-geç bir İslâm devleti kurulacak. Bunda garipsenecek birşey görmüyoruz. Türk halkı şimdi İslâmî ilkelere dönüyor ve bunu memnuniyetle karşılıyoruz. (Cezaevinde gördüğü işkenceler ve çektiği acılar yüzünden hasta şekilde tamamladı ömrünü. 20 Ocak 1996 günü vefat etti.)

0.

Mustafa Meşhur: Allah için çalışacağız. Sevdamız göklere yükselsin diye çalışacağız. Daha çok insanın kalbinde iman gülleri açsın diye çalışacağız. Durmadan! Yorulmadan! Yılmadan! Korkmadan! (Yıllarca hapis yattı, işkenceler gördü, hicret etmek zorunda kaldı. 29 Ekim 2002’de evinde atardamarının tıkanması sonucu felç geçirdi. 17 gün komada kaldıktan sonra vefat etti.)

0.

Zeynep Gazali: Müslüman Kardeşler’in annesi. “Müslüman olarak öldürüldükten sonra Allah için hangi sebeple ölürsem öleyim, aldırış etmem.” “Allah şahidimiz olsun bu yolda sarf edeceğim en ucuz şey kanım olacaktır!”   “34 no.lu zindan kabir gibi dar, karanlık ve korkunç bir yer; yani tam bir hücre. Benim yanıma iki köpek vererek kapıyı kilitlediler. Teyemmüm ettim, namaz kıldım. Kıblenin bile ne tarafta olduğunu bilemiyordum. Bir namazı bitiriyor, diğerine duruyordum. Allah’a beni bu zalimlerin belasından kurtarması için dua ediyor, yalvarıyordum. Rükûda, secdede, köpekler üzerime tırmanıyor, başımı, el ve ayaklarımı, yüzümü tırmalıyordu. Öldürmeden sadece acı çektirmek için eğitilmişlerdi. Ben ise dua ve istiğfar, yalvarma ve yakarma ile Allah’a el açıyordum. Bir saat sonra kapı açıldı ve köpekler çıkarıldı. Beni hastaneye kaldırdılar.” (3 Ağustos 2005’te vefat etti.)

0.

Muhammed Mehdi Akif: Oğulcuğum, 25 yıl hapis yattım hapishanede bir kişinin zor ayakta durabileceği bir zindanda yıllarca kaldım. Kapısını kapatırlardı bulunduğum hücrenin, zemini tuvaletti ve su yoktu. Namaz kılmayalım diye hücrede su yoktu hep teyemmüm ederdim. Namazları hep ayakta kılardım . Hücrenin demir kapısında bir pencere vardı. Gardiyanlar içerisine işedikleri suyu kova ile bize içirirlerdi. Ekmeklere bağırsaklarından çıkan pisliklerini sürer bize yedirirlerdi. Günlerce yemedim ama aç kalınca üzerime sürer, duvarlara sürer temizler yerdim o ekmekleri.Seyyid Kutup ve Abdulkadir Udeh'in de aralarında olduğu yedi arkadaştık bu hücrelerde. Onların hepsi tek tek bu zindanlarda idam edildi. Beni idam etmediler. Ama çok işkence gördüm. Hortumla bizi şişirirlerdi. Kuran-ı Kerim’i tuvalete atarlardı. Allah’a, Peygambere küfrederlerdi. Her gün işkence saatlerimiz vardı. Rutubetli, soğuk zindanlarda farelerin olduğu bölüme atarlardı. Saatlerce orada kalırdık. Ailemizden ziyarete gelenleri taciz ederlerdi. Onlara zarar gelmesin diye ziyaretler çok uzun aralıklı olurdu… (Firavun Sisi’nin darbesinden sonra hapse atılmış, 85’i aşkın yaşına ve kanser hastalığına rağmen ağır şartlarda hapiste tutulmuştur. 22 Eylül 2017’de vefat etti.)

0.

Seyyid Kutup: Eğer Allah’ın kanunlarıyla idam ediliyorsam ben Hakk’ın hükmüne razıyım. Eğer batıl kanunlarla idam ediliyorsam batıldan ve münafıklardan merhamet dilemem. (29 Ağustos 1966’da idam edildi!)

0.

Abdülkadir Udeh: Şehid Abdulkadir Udeh 1954 yılında beş arkadaşı ile birlikte idam edilirken " Ben Allah ile görüşmeye gidiciyim.Onun için ister yatağında ister savaş alanında ,isterse esir veya hür olarak öleyim hiç mühim değil." Daha sonra orada hazır bulunanlara dönerek :"Bana şehadeti nasip eden Allah'a şükrediyorum.Şunu bilin ki benim kanım sizin inkılabınızı boğacaktır."demiştir. (1954 yılında idam edildi!)

0.

Muhammed Mursi: “Hücreme Kuran-ı Kerim’in girmesini yasakladılar. Ama onu 30 yıl önce ezberlediğimi unuttular ve ona dokunabilmeyi çok isterim. Mısır’ın özgür halkına benden selam söyleyin. Onlara deyin ki Mursi sonuna kadar direnecek. Dinimi, dünyalığa satmayacağım!” “Aslanlarınızı öldürmeyin. Yoksa sonunda siz de düşmanın köpeklerine yem olur gidersiniz!” (Mursi tedavisine izin verilmeyerek ağır ağır katledildi. 18.06.2019 tarihinde, mahkeme salonunda kafir sultası altında şehit oldu.)