'Oğlan bizim kız bizim' dedirten 22 düğün geleneği

Bu konvoy ne kadar uzarsa, damat arkadaşları ve yakın çevresiyle bir o kadar gururlanır. Gelini almaya gitmeden önce damat evinde toplanılır ve uzun araba konvoyları ve korna sesleri eşliğinde gelin evine kadar gidilir. Gelini alıp düğün yapılacak mekana giderken de, konvoy bozulmadan korna çalmaya devam edilir. Düğün arabası her zaman lüks araçlardan seçilir ve konvoy mutlaka çocukların gelin arabasının üzerine atlamasıyla bozulur.

Gelin, çiçek buketi yerine kız arkadaşlarına ve yakınlarına düğünlerin azizi olarak bilinen Aziz Anthony'nin biblosunu atar. Yakalayan kızların en yakın zamanda evleneceği inancı vardır.

Gelin ve damadın yatağını evli olmayan 2 genç kız yapar.

Hindistan'da düğün kutlamaları 5 gün, düğün merasimi yaklaşık 3 saat devam eder. Kuzey Hindistan'da damat süslü bir atla düğüne gelir. Ailesi ve arkadaşları onu şarkılar ve şiirler eşliğinde neşeyle karşılar.

Düğün öncesi gelin kaçırma mücadelesi başlar. Damat ise bu sırada gelini bulma telaşı içindedir.

Evlenecek çift için, düğünde pasta yerine makarna çorbası hazırlanır. Çift makarnayı birbirine yedirir.

Düğün merasiminden sonra davetliler mekandaki cam eşyaları kırar; aynı anda çift yerdeki camları temizlemeye çalışır.

Danimarka'da gelin kıyafetini kendi dikemez; dikerse attığı her dikişin evlilikte göz yaşına dönüşeceği inancı vardır.

Bu ayların çifti daha mutlu edeceğine inanıldığından, düğünler içerisinde "R" harfi geçen aylarda yapılır.

Gelin ve damadın arkadaşları düğün sonrası kalan tüm içecekleri bir bardakta toplayıp evli çifte içirirler.

Damat düğün merasimi öncesinde gelinle ilgili soruları içeren bir testten geçer. Bu da yetmezmiş gibi paralı ve ilginç bahis oyunlarıyla zorlanan damat, hem sınavı hem oyunları kazanmak zorundadır.

Belki de en sade gelenek Hollandalılara ait. Gelin ve damadın masasının üzerinde bulunan bir ağaca, davetliler dileklerini yazıp asıyorlar.

Pakistan'da bulunan damat adaylarının sabırlı olmaları şart. Kızın ailesi akla gelebilecek her tür hakaret ve küfürle damada yüklenir. Edilen küfürleri soğukkanlılıkla karşılayan damat, evlenmek için kızın babasından onay almış olur.

Fas'ta gelin ve damadın işi çok zor. Çünkü bu ülkede düğünler en az 7 gün devam ediyor. Düğünün ilk günü süt banyosu yaptırılan geline ikinci gün kına yakılıyor. Düğün boyunca gelin çeşit çeşit ipek elbise giymek zorunda.

İskoçya'da düğünden bir gün önce, aile büyükleri gelini sokağa çıkarır ve onu içinde salçanın da bulunduğu renkli bir karışımla boyar. Üstü başı boya olmasına rağmen, gelin sokaklarda gezdirilir. Gece ise aile büyükleri gelinin ayağını yıkar.

Almanya'da ise gelin ve damat nikah töreninin ardından birlikte kütük keser. Kütük keserek ömür boyu karşılaşacakları tüm olaylara birlikte göğüs germe sözü verirler. Bu sırada davetliler çiftin üzerine pirinç atarlar. Gelinin saçında kalan pirinç sayısı kadar çiftin çocuğu olacağı düşünülür. Almanya'da adet çok; düğünden bir önceki gün eğlence yapılır ve yere porselen birkaç parça eşya atılır. Gelin ve damat yere dökülen parçaları el birliği ile temizlemek zorundadır.

Afrika'nın birçok ülkesinde gelin ve damat süpürgenin üzerinden atlar. Bu geleneğin kölelik dönemlerine dayandığı biliniyor. Süpürgeden atlayan çift, tüm kötü olayları gerilerinde bıraktıklarını düşünür.

Dünyada en çok ilgi çeken düğünlere Hindistan ev sahipliği yapar. Renkli insanların yaşadığı ülkede, düğün geleneği de bir hayli ilginç. "Joota Chupai" yani ayakkabı saklama geleneğine göre nikah sırasında damat "evet" demeden önce ayakkabılarını çıkarmak zorundadır. Damadın akrabaları, gelin tarafının ayakkabıları alıp saklamasına engel olmaya çalışır.

Fransız Polinezyası'nda yer alan Markiz Adası'nda, gelin ve damat adeta davetlilere eziyet ediyor. Gelenek gereği gelinin yakın akrabaları yere yüz üstü uzanıyor ve yeni evli çift onların üzerlerine basarak yürüyor.

Türk kültüründe "Hem ağlarım hem giderim" söylemi oldukça popülerdir. Düğün öncesi yapılan kına gecelerinde gelini ağlatabilmek için bin bir yol denenir. Ancak Çin'deki ağlama geleneği herkesi şaşırtacak türden. Çin'de evlenecek olan kadın, düğünden bir ay önce her gün bir saat kesintisiz olarak ağlıyor. 10 gün sonra ise geline ağlama seansında annesi katılıyor. Bir 10 gün sonra ise ağlama toplantısına büyükanne de dahil oluyor. Bir aylık süre sonunda seansta ailenin tüm kadın üyeleri yer alıyor. Çinliler ağlama seanslarının geline olumlu yansıdığına ve ağlayan kadının ömür boyu mutlu olacağına inanıyor.

İrlanda'da gerçekleşen düğünlerde, gelinlerin işi bir hayli zor. Çünkü gelinin danslar boyunca iki ayağının da daima yerde olması gerekiyor. İnanışa göre gelin ayağını yerden kaldırırsa, kötülük perileri onu alıp götürür.

İsveç'te gelin olanlar, kıskançlıklarını bir günlüğüne rafa kaldırmak zorunda. Çünkü gelin damadın yanından makyajını temizlemek vs. için ayrıldığında, davetli tüm kadınlar damadı öpmeye başlıyor. Bu arada İsveç'te bir düğüne davetliyseniz dikkat! Kırmızı elbise giyme yasağı var. Düğüne gelen kadın davetliler asla kırmızı elbise giyemez; kırmızı, onların daha önce damatla bir ilişki yaşadıklarının simgesidir.