Sadece erkekler mi acı çeker, bir de kadın şairlere sorun!

HABER MASASI
Abone Ol

Erkeğin egemenlik sahası olarak görülse de şiir, kadınlar da hasretlerini, öfkelerini, aşklarını, umutlarını, kaygılarını döküyor dizelere. Hem de erkeklerden daha fazla duyarlılık ve hislerle…

Edebiyatta o en güzel şiirler kadınlara ithaf edildi. Peki ya kadınlar? Daracık dünyalarındaki kaygıları, korkuları, yarınları nereye sığdırırlar? Elbette dizelere, mısralara…

1. Didem Madak

Genç kuşağın usta kadın şairlerinden biri kuşkusuz Didem Madak. Hem kadın, hem şair kadın, hem de çocuk. O güler yüzlü şairlerden biriydi. 41 yaşında kansere yenik düştü.

Çiçekli Şiirler Yazmak İstiyorum Bayım!

"Zenciler prensesi olacağım.
Hayat işte asıl o zaman başlayacak"
Pippi Uzunçorap

Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım
Bilmiyorsunuz. Darmadağın gövdemi
Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.
Karanlıkta oturuyorum. Işıkları yakmıyorum.
Çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor
Acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum.
Bir bıçağın gereksiz yere parlaması bu.
Yıllardır kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmurum.
Bir yağsam pahalıya malolacağım.
Ben bir bodrum kat kızıyım bayım
Yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum
Bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum
Fakat korkuyorum. Birazdan da
Kırk üç numara ayakkabılarınızla
Bahçede oynayan çocukların üstüne basacaksınız
Bu iyi olmaz bayım!

"Gün akşam oldu" diyorum
Ekmek kırıntıları atıyorum kuşlara
Cam kırıkları yiyorlar
Rüyamda; bir kâse dolusu suyun içinde
Rengârenk yap-boz parçacıkları
Anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz.
Hayır, sanırım sabahı bekleyemem
Bilmiyorum.
İnsanlar rüyalarını acilen anlatmalı.

On dört yaşındaydı ruhum bayım
Bir mermer masanın soğukluğunda yaşlandı.
Protez bacaklar taktılar ruhuma ince ve beyaz
Gıcırdaya gıcırdaya dolaştım şehri
Protez bacaklarıma bile ıslık çaldılar
O ara içimde çiçeklerden oluşmuş
bir silahsız kuvvet ablukaya alındı
Sinemalarda da "organzm gıcırtıları" oynuyordu.
Kaçmaya çalıştım. Olmadı.
Bu nedenle, çiçekli şiirler yazmayı
Ruhum açısından faydalı buluyorum bayım.
Neyse işte
Ben her filmi hatırlarım
Sinemaların hiç bitmeyen gecesine sığındığım çok oldu.
"Sofi'nin tercihini" seyrederken çok ağlamıştım.

2. Şennur Sezer
Türkiye'deki önemli kadın şairlerden biri olan Şennur Sezer, çeşitli yayınevlerinde ve ansiklopedik düzeltici ve metin yazarlığı yaptı. Yeşilcam'ın unutulmaz filmlerinden “Buruk Acı” ya aynı isimle şarkı sözü yazdı.

Buruk Acı

“Gurbet içimde bir ok, her şey bana yabancı?

Hayat öyle bir han ki, acı içimde hancı?

Sevmek korkulu rüya, yalnızlık büyük acı

Hangi kapıyı çalsam, karşımda buruk acı?

Yıllar yılı gönlümde bir gün sabah olmadı?

Bu ne bitmez çileymiş, neden hâlâ dolmadı

Sevmek korkulu rüya, yalnızlık büyük acı

Hangi kapıyı çalsam, karşımda buruk acı.”

3. Anna Ahmatova
Akhmatova, Stalin'in Sovyet Rusya'sında yaşamış bir kadın şairidir. Şiirlerindeki erotik, mistik üslubu ve politik aldırmazlığı yüzünden Sovyet rejimi tarafından reddedildi ve yaklaşık 20 yıl şiirleri tutsak kaldı. . Mükemmel bir lirik şairi olan Akhmatova'nın adına yazılmış şiir ve sayısız resim vardır. Akhmatova, her zaman hüzünlüdür ve şiirleri yoğun biçimde hüzün içerir.

Aynı bardaktan su içmeyeceğiz!

Aynı bardaktan içmeyeceğiz,

Ne suyu, ne tatlı şarabı,

Şafakta öpüşemeyeceğiz

Ve akşam çöktüğünde pencereden bakmayacağız.



Sen güneşle soluklanıyorsun ben ay ile

Ama aynı aşkla yanıyoruz ikimiz de.



Benim yanımda sadık, sevgili yarim,

Senin yanında neşeli eşin,

Ama okuyorum gri gözlerindedi korkuyu

Çünkü sensin acım.

O arada bir buluşmalarımız bundan böyle

Daha bir arada bir olsun.

Gönlümüz rahat olsun, o zavallı gönlümüz.



Şiirlerimde yalnız senin sesin var

Senin şiirlerinde, biliyorum benim soluğum esiyor

Ah bir ateş ki cesareti yok

Ne unutuşa, ne korkuya dokunmaya…

Bir bilsen nasıl seviyorum şu an

O kuru dudaklarını, gül rengi!

4. Gülten Akın
Haydar Ergülen “Şairler Anası” der Gülten akın için. “İnceliklerin şairi”, ikinci yenicilerin tek kadın şairidir aynı zamanda. Bozkır, gökyüzü, dünya ve elbette başat teması çocuklar… Dar zamanların şairinin şiirleri hep insan sevgisi dolu…


Çağrı

Gün uzun türküsünü bitirdi

Karlı dallarda yürüdü karanlık

Yalnızlık çekilmez bu vakit

Delirdi yosun çayda balık

Gel artık.



5. Lale Müldür
Türk şiirinin en güçlü kadın şairlerindendir. Kuşkusuz herkesin aklında Yeni Türkü'nün söylediği “Destina”nın yazarı olarak yer edindi. 13. İstanbul Bienali'nin başlığı, “Anne Ben Barbar mıyım?” isimli kitabından alındı. Melankoni, depresyon, dram şairi olarak görülen Müldür, en çokta mor rengi ile özdeşleştirilir.

Destina

Dün gece sen uyurken

İsmini fısıldadım

Ve hayvanların korkunç

Öykülerini anlattım


Dün gece sen uyurken

Çiçeklere su verdim

Ve insanların korkunç

Öykülerini anlattım onlara


Dün gece sen uyurken

Yüreğim bir yıldız gibi bağlandı sana

İşte bu yüzden, sırf bu yüzden

Yeni bir isim verdim sana

Destina


Sen öyle umarsız uyusan da bir köşede

İşte bu yüzden, sırf bu yüzden işte

Yaşamdan çok ölüme yakın olduğun için

Seni bu denli yıktıkları için

Yaşamımın gizini vereceğim sana


6. Füruğ Ferruhzad
Modern fars şiirinin en büyük temsilcilerinden biri olan Ferruhzad, şair, yazar, oyuncu, yönetmen ve ressamdır. Eşinden ayrıldığında mahkeme çocuğunun velayetini babasına verir. Çocuğunu neredeyse bir daha göremez, bunun üzerine cüzamlı bir ailenin çocuğunu evlat edinir. Yaşadığı bir trafik kazası sonucu hayata veda eder. Yaşadığı dönem ve sonrasında adından sıkça söz ettiren şairin şiirleri ölüm, yokluk, aşk ve hayat temaları üzerine kuruludur.


İnanalım Soğuk Mevsimin Başlangıcı

İnanalım

Soğuk mevsimin başlangıcına inanalım

Düş bahçelerinin yıkıntılarına inanalım

İşsiz devrik oraklara

Ve tutsak tanelere

Bak nasıl da kar yağıyor.



Belki de gerçek o iki genç el

Durmadan yağan karın altında gömülmüş olan

Ve bir dahaki yıl bahar

Pencerenin arkasındaki gökyüzüyle seviştiğinde

Ve teninde fışkırdıklarında

Çiçek açacak olan o iki genç el

Sevgili, ey biricik sevgili


İnanalım soğuk mevsimin başlangıcına.



7. Tezer Özlü

Türk edebiyatının lirik prensesi, edebiyatın en seçkin isimlerinden biri. Hep gri renkteydi hayatı. “geceleri anneme sokulunca hem soğuktan korunuyorum hem de yalnızlıktan” diyecekti. Birkaç intihar girişiminde bulunansa da şair, kanserden öldü. Zaman Dışı Yaşam, Kalanlar, Her şeyin Sonundayım, Çocukluğun Soğuk Geceleri, Aynadaki Gibi/ Sessizlik, Eski Bahçe Eski Sevgi eserleri arasındadır.


Çocukluğun Soğuk Geceleri

Ölüm düşüncesi izliyor beni.

Gece gündüz kendimi öldürmeyi düşünüyorum.

Bunun

Belli bir nedeni yok.

Başansa da olur, yaşanmasa da.

Bir kaygı yalnız.

Beni, kendimi öldürmeye iten bir kaygı.

Karanlık bir gecenin geç vaktinde kalkıyorum.

Herkes her geceki uykusunu uyuyor.

Ev soğuk.

Çok sessiz davranmaya özen gösteriyorum.

Günlerdir biriktirdiğim ilaçları avuç avuç yutuyorum.

Kusmamak için üstüne reçelli ekmek yiyiyorum.

Genç bir kızım.

Ölü gövdemin güzel görünmesi için gün boyu hazırlık yapıyorum.

Sanki güzel bir ölü gövdeyle öç almak istediğim insanlar var.

Karşı çıkmak istediğim evler, koltuklar, halılar, müzikler, öğretmenler var.

Karşı çıkmak istediğim kurallar var.

Bir haykırış!

Küçük dünyanız sizin olsun.

Bir haykırış!

Sessizce yatağa dönüyorum.

Ölümü ve yokluğu üzerine uzun süre düşünmeye zaman kalmıyor.

Şimdi gözümün önündeki görüntüler renkli kırları andırıyor.

Korkacak bir şey yok.

Kırlarda koşuyorum.

Sanki bir deniz kentinde yaşamıyorum.

Hep kırlar.

Esintiyle birlikte eğilen otlar arasında bir başımayım.

Birazdan ölüm beni alacak.

8. Nilgün Marmara
Ece Ayhan'ın “dünyayla yaralı” şairi, Cemal Süreya'nın “daha otuzuna değmemişti” dediği... Marmara, kendi deyimiyle “paniği kukla yapmış hasta bir çocuktu.” Sylvia Plath üzerine çalışmalar, Plath'ın varoluş sorununa bakışı şairi etkiledi ve sevdiği yazar ile “ölüm ortaklığı” yaptı ve bu “iki adımlık yerküreye” veda dedi. Daktiloya Yazılmış Şiirler, Metinler ve Kırmızı Kahverengi Defter şairin kısacık hayatına sığan eşsiz eserleridir.

Yabancı

En yakın yabancı sendin,

Daha sürülmemişken ışığın biberi

Yaramıza,

Yaslanırken boşlukta duran bir merdiveni henüz.

Güzdü sonsuz bir çöle takılan bakışımız,

İlkyaz derken –kışı gözden kaçıran

Yüzlerce eller yukarı, saygı duruşlarımız

En güçsüz kollarla

Çözüldü aşkın zarif ilmeği

Bulandı aynalar duruluğu.

Çok gizli bir doğru gecenin toyluğunda

Bilmedik çekenin yanlış bir uzaklık olduğunu…

Yabancıların en yakınıydan sen!