Şarık Tara'dan 10 ders

HİKMET YALÇINKAYA
Abone Ol

1957 yılında kurulan ENKA Şirketler Grubunun kurucularından Şarık Tara kimdir? ENKA'nın her ikisi de İstanbul Teknik Üniversitesi mezunu olan ve inşaat mühendisi olarak çalışan Şarık Tara ve kayınbiraderi merhum Sadi Gülçelik tarafından bir ortaklık şirketi olarak kurulmuştur. Başarılarla dolu bir hayattan çıkartılan 10 ders...

Şarık Tara kimdir?

22 Nisan 1930 yılında dünyaya gelen Tara Makedonya Üsküp doğumludur. Annesi Mahmure Hanım, babası ise Fevzi Bey’dir. İlkokulu Sırp Mektebi’nde başlayan Şara 40’lı yıllarda patlak veren 2. Dünya savaşı’ı sebebiyle 1942 yılında Üsküp Başkonsolosu Reşat Karabuda'nın yardımıyla İstanbul’a gelerek, ortaokul ve lise tahsiline burada devam etmiştir. Şişli Terakki Lisesini 1949 yılında bitiren ünlü iş adamı daha sonra İTÜ İnşaat Fakültesi’ne devam etmiştir. 1954 yılında üniversiteden mezun olan Şara okuduğu dönem bir yandan da inşaatlarda çalışmış, gece vardiyalarına kalmıştır.

Müteahhitlik faaliyetine adım atan Tara, kız kardeşi Vildan Gülçelik ve eniştesi Sadi Gülçelik ile beraber ENKA Kolektif Şirketini kurmuştur. ENKA’nın açılımı Sadi Gülçelik ve Şarık Tara ikilisinin akrabalık bağı olan enişte ve kayın unvanlarının kısaltmasıdır. ENKA Kolektif Şirketi daha sonra Anonim Şirket'e, 1972'de de ENKA Holding A.Ş.’ye dönüşmüştür.

Derin Ekonomi Dergisi'nden Mustafa Özel'in haberine göre Şarık Tara'nın hayatından 10 ders...


0. GİRİŞİMCİ, YOLA ERKEN KOYULUR!

Onbeş yaşındayken Beşiktaş’ta bir tekstil fabrikasında işbaşı yapar. Haftalığı 17.5 liradır. “Önce tesviyeci çıraklığı yapıyordum. Sonra fabrikayı modernize etmek için gelen Yugoslav mühendisin tercümanlığını yapmaya başladım. Sonra mühendis Beşiktaş’taki fabrikadan Sütlüce’deki bir fabrikaya geçti, ben de onunla beraber. Gömleğim de maviden beyaza döndü. Ayda 150 lira kazanıyordum.”

0. İDEALİNİZİ ERKEN BELİRLEYİN VE O YOLDA ISRARLA İLERLEYİN!
Şarık Tara’nın ideali mühendis olmaktı. Çok çalışıp İTÜ’ye girdi. Ama bir ayağı hep çalışma hayatındaydı. Lise yıllarından beri yanlarında çalıştığı İskender ve Tayyar beylere kendini çok sevdirmişti. Daha üniversite ikideyken, bakın neler yapıyor: “Tayyar Ağabey, Kartal’daki mendirek inşaatını almıştı. Baktım yapamayacak, bu işi bana bırakın dedim. Önce, sen yapamazsın dedi. Israr edince razı oldu. 150-200 bin liralık bir işti. Yaptım ve Tayyar Ağabey’e 50 bin lira kazandırdım. Bana tam 500 lira prim verdi; maaşımı da 80 liradan 200 liraya yükseltti. Kazandığım para benim için o kadar büyüktü ki, kendimi dünyanın sahibi sanıyordum.” Şarık bey mezun olduğunda altı yıllık iş tecrübesine sahipti!
0. ÜSTLENDİĞİNİZ İŞİ ZAMANINDA, HATTA ZAMANINDAN ÖNCE TAMAMLAYIN!
1954 yılında Haydarpaşa silo inşaatında çalışırken, “kendisinden çok şey öğrendiği” şantiye şefi Nejat Ölçen’le işe erken gelme hususunda adeta yarışıyor. “Ben bekârım, burada yatarım; sen benden erken gelemezsin!” diyerek, onu yarıştan vazgeçiriyor. Böylesine dakik ve özverili çalışmasından dolayı, bir sonraki Haydarpaşa soğuk hava deposu inşaatının şantiye şefliğine getiriliyor. Türkiye’nin belki de en genç şantiye şefi, bu vesileyle Baş- bakan Menderes ile tanışma fırsatı buluyor. Başbakana verdiği sözü tutmak için gece gündüz demeden çalışıyor ve inşaatı vaktinden 45 gün önce bitiriyor. Bu başarısının ödülü, Arnavutköy rıhtım inşaatının proje müdürlüğü oluyor!
0. İTİBARINIZ VARSA, SERMAYE AYAĞINIZA GELİR!
İtibarın iki ana kaynağı var galiba: Güvenilir olmak, işbilir olmak. Sadece biri varsa, sermaye sizden uzak durur. “(1957 yılında) kendi firmamı kurarken, (eski patronum) İskender Kumbaracı Ağabey’in akrabası olan Bahir Törümküney bana büyük destek oldu. Çok nitelikli bir insandı. İş hayatına atılmaya karar verdiğimi öğrenince, hemen 150 bin lira koydu ve yarı yarıya ortak oldu. Para ondan, emek benden.” Sonra annesinin ısrarıyla, arkadaşı ve eniştesi olan Şadi Gülçelik’i de ortak alıyor. Başlangıçta Şarık Tara olan şirket adı, annesi Mahmure Hanım’ın önerisiyle enişte/kayınbirader kısaltması olarak ENKA’ya çevriliyor. Fikir Türkçe koksa da, görüntü beynelmilel!
0. ESKİ KÖYE YENİ ÂDET GETİRİN!
Enka, başından itibaren sıradan iş yapmamaya, özel teknik ve beceri gerektiren işlerde uzmanlaşmaya gayret ediyor. “Gölcük’teki gemi indirme kızağı işi 3 milyon liralık bir projeydi. Dünyada hiç uygulanmamış bir yöntem geliştirdik. Beton blokları dışarıda döküp, sonra denizdeki kazıklara oturtuyorduk. Bu yöntem büyük kolaylıklar getiriyor, işi hızlandırıyordu. Çok kısa sürede işi bitirip teslim ettik. Askerler bayıldı.”
0. AKLINIZI VE BİLEĞİNİZİ ZORLAYIN!
Enka henüz beş yaşındayken, bir Amerikan şirketinden ilginç bir teklif alıyor. Edirne yakınlarında petrol aranacakmış, 17 km bir yol lazım. Kış, her taraf kar ve yolun 16 günde bitmesini istiyorlar! “İstanbul’a dönüp konuyu Şadi’ye anlattım, yapamayız dedi. Dur bakalım, önce bir fiyat çıkar, dedim. Hesap yaptı ve bir fiyat verdi. Rakamı üçle çarpıp, bu koşullarda yapar mısın dedim. Vallahi yaparım, dedi. Makina parkımız sadece üç damperli kamyonla bir yükleyici. Ne greyder var, ne de başka bir araç. Amerikalı, çıkardığımız fiyata evet dedi. Ama geciken her gün için 20 bin dolar ceza kesecekler... Yolu, sürenin bitimine 4 saat kala bitirdik!”
0. ÜLKENİZİ SEVİN, AMA DÜNYA FİRMASI OLUN!

Enka, yurt içinde yabancılarla çalışma deneyimini, zamanı geldiğinde yurt dışına da taşımaya karar verdi. Uluslararasılaşma tabii ki kademe kademe gerçekleşti. Yurtdışında, yabancı şirketlerin önce taşeronu oldular, sonra ortağı. “Yabancılarla ilk ortak işimiz Boğaziçi Köprüsü yaklaşım viyadükleriydi; dışa açılmadaki başlangıcımız olarak bunu alıyorum. Alman Wayys & Freytag firmasıyla ortaklık yaptık. Sonraları, Alman arkadaşım Karl Müller beni Grün & Bilfinger firmasından Rolf Hager ile tanıştırdı. Hager, Libya’da iş yaptıklarını, beton dökme, demir bağlama ve kalıp işlerini bizim yapıp yapamayacağımızı sordu. Hiç kimseyle konuşmadan hemen kabul ettim.” Ufkunuz net ise, karar için beklemeye ve tereddüde mahal yoktur. 

0. SINIRLARINIZI BİLİN, DEVLETLERİN ZİRVELERİNE YAKLAŞMAYIN!
Yüksek tepelerde rüzgârlar sert eser. İş adamı kendisini kollamayı bilmeli! “Kaddafi’yle hiç beraber olmadım. Bir defa, bir temel atma töreninde karşılaştık. Ne Kaddafi, ne Saddam, ne de Suudi kralıyla beraber olmaya gayret ettim. Onlarla beraber olmak, görüşmek, insana hoş geliyor, ama tehlikesi var. Bir şey istediği zaman münakaşa edemezsiniz, reddedemezsiniz. Biz daha çok bakanlarla, bü- rokratlarla işi yürüttük. Onlarla her yerde, her şeyi konuşma olanağım oldu.”
0. SÖZÜNÜZ SENETTEN DAHA DEĞERLİ OLSUN!
Anadolu esnafının en sık kullandığı ifade herhalde “sözüm senettir!” cümlesidir. Şarık Tara’nın bu bağlamdaki konumunu en iyi, 1970’lerde Libya’da bir çimento fabrikasında mühendis olup, daha sonra Libya Sanayi Bakanlığı Müsteşarlığı görevini yürüten Ali M. Elgiriani tasvir ediyor: “Şarık Bey’in uzun vadeli vizyon sahibi bir kişi olduğunu söyleyebilirim. En önemli iş geliştirici ve girişimcilerden biri olduğuna şüphe yok. Dahası, onu saygın ve sözüne sadık bir insan olarak görüyorum. Zarar etse de verdiği sözü tutar. Bunun en iyi örneği, Libya’daki çimento fabrikalarının inşasında, kalite ve süreye ilişkin bütün koşulları yerine getirmesidir.”
0. HAKŞİNAS RAKİPLER BÜYÜK NİMETTİR!
Enka zamanla sanayi tesisleri de inşâ etmeye başlar. Yaptıkları ilk büyük fabrika, Adapazarı’ndaki US Royal (Uniroyal) lastik fabrikasıdır ve işin üstlenilmesini Fevzi Akkaya’ya borçludurlar. “Fabrikanın ihalesinde biz birinci, STFA ikinci oldu. STFA’ya bizim verdiğimiz fiyatla yapmalarını teklif ettiler. Fevzi Akkaya, ‘Çocukların hakkıdır!’ diye reddetti. Bu büyük bir jestti. Ondan sonra otuza yakın fabrika yaptık: Goodyear, Arçelik, Demir Döküm, Şişecam, Genoto, Aksu Kâğıt gibi.”