Sayılı bilim insanları arasında bulunan tarihçilerin duayeni: Halil İnalcık
"Tarihçilerin Kutbu" olarak bilinen hocaların hocası Prof. Dr. Halil İnalcık'ın vefatının birinci yıl dönümü...
Tarih alanındaki üstün çalışmaları nedeniyle dünya tarihçileri tarafından duayen olarak gösterilen Halil İnalcık, yetiştirdiği öğrenciler tarafından da "Tarihçilerin şeyhi" olarak tanınmaktadır. İlber Ortaylı'nın “En tanınmış bilim adamları ve filozoflar arasında dahi 99'uncu yaşına kadar bu denli kalıcı eser veren görülmez” şeklinde anlattığı İnalcık, 100 yaşına 40 gün kala hayatını kaybetti.
(Halil İnalcık, annesi ve kardeşleriyle)
2009’da Cumhuriyet Dergisi'nde yer alan röportajda en iyi kitabının hangisi olduğu sorusuna Halil İnalcık, “Batı üniversitelerinde el kitabı olarak okutulan Economic and Social History Of The Ottoman Empire (Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi) kitabının ilk cildinin tamamını ben yazdım. The Ottoman Empire: The Classical Age (Osmanlı İmparatorluğu: Klasik Çağ), 40 bin nüshası altı ayda satılan Devlet-i Aliyye ve Türkiye Tekstil Tarihi de önemli.” şeklinde cevap verdi.
Geçmişe dönüp baktığınızda gördüğünüz en büyük pişmanlık nedir sorusuna ise şöyle yanıt veriyor:
“Yüzyıla yakın süren yaşamıma baktığımda üzüldüğüm çok şey var. Bilimsel araştırmalar vaktimi o kadar fazla aldı ki, merhum eşim Şevkiye’ye karşı ödevlerimi hakkıyla yerine getiremedim… Göçmen, hukuk tahsilli bir aydın geçim sıkıntısında, para isteyemiyor, bana bir kitap verdi, isteği anlayamadım, derdine deva olamadım, anladığımda vakit geçmişti. Bu bana elli yıldır dert oldu… Bursa’da bir Bulgaristan göçmeni işçinin sözlerim gücüne gitti, kalbini incittim, tamiri imkansız bir hata işledim, vicdanımda her zaman bir pişmanlık duyarım… Gençlik çağımda öğrencilerimin bazılarının kalbini kırdım, pişmanlıkla hatırlıyorum. Şimdi onlardan af diliyorum. Bugün çalışmalarım o kadar çok zamanımı alıyor ki, doğaya, sanata, sevdiklerime erişemiyorum, yayın çalışmaları yaşamamı elimden alıyor, pişmanım.”
Doğu'nun ve Batı'nın saygıyla ve çekinerek andığı bir otoriteydi.
Halil Hoca’nın talebesi olmak bir imtiyazdır. Serttir ama bu sertliği daha çok etki eden keskin bir ironiden oluşur. Sınırsız hacimde okutur, ama konu lüzumsuz uzatılmaya başlatıldığında durdurur. Oryantalistler dünyasında iki hoca vardır ki, bunlar talebelerine uçmayı en iyi öğretenlerdir diyebilirim: Halil İnalcık ve Bernard Lewis.
Halil İnalcık’ın yetiştirdiği talebeler Amerikalı, İranlı, Ukraynalı veya Türk olsun, her zaman onun talebesidir ve her zaman her yaşta hocalarından çekinirler. Bu çekinme o olsa da olmasa da onun tespit ettiği yöntem ve meslek ahlakıyla ilgilidir.
"Bugün dünya üniversitelerinde Halil İnalcık okunuyor ve okutuluyor. Onu dar anlamda bir tarihçi olarak düşünmek elbette yetersiz kalır. Bizzat tarih disiplinine şekil vermiş, kendi metodolojisini ve bilgi birikimini tarihçilik mesleğine kazandırmış bir kişi olarak İnalcık, bilim çevrelerinin üzerinde uzlaştığı seçkin bir isimdir. İnalcık ekolüne mensup yüzlerce öğrenci, sadece birincil kaynakları kullanma, belge ve arşivleri inceleme yönünden değil, modern anlamda tarihe sosyo-ekonomik ve kültürel birçok cepheden bakabilme becerisini ondan öğrenmiştir. Yeni kuşak tarihçiler, Akdeniz, Osmanlı ve Balkan tarihi üzerindeki birçok yanlışın tashih edilmesini ona borçludur. Kitapları, sayısız makale ve ansiklopedi maddeleri, sosyal bilimciler için göz kamaştırıcı bir hazine mahiyetindedir.”