Sonunda sırrı çözüldü: Mona Lisa gülüyor mu yoksa üzgün mü?

ANIL KARAKUŞ
Abone Ol

Herkesin merak ettiği Mona Lisa portresindeki gizemli ifade yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda çözüldü.

1503-1507 yılları arasında ünlü ressam Leonardo Da Vinci tarafından yapılan efsanevi tablo Mona Lisa sadece sanat dünyasının değil, içerdiği gizemler bakımında bilim dünyasının da sürekli ilgisini çekiyor. Bu gizemlerin en ünlü olanı ve herkesin yıllardır tartıştığı Mona Lisa'nın gülümsemesi ya da üzgün olması tabloyu bilen herkes tarafından sorgulanıyor.

İngiliz deneme yazarı Walter Pater'a göre Mona Lisa portresinde duygusal belirsizlik hakim. Mona Lisa'nın ilk olarak tehditkar olarak algılanabilecek bir ifadeye sahip olduğunu söyleyen yazar, ona bakanların gözlerinin sürekli üzerinde olduğunu hissetmeleri için böyle bir illüzyona sahip olduğunu vurguluyor. Uzun süredir tablo üzerinde araştırmalarını sürdüren Almanya'daki Psikoloji ve Zihinsel Sağlık Alanları Enstitüsü'ünden bilim insanı ve üst düzey araştırmacı Jürgen Kornmeier orijinal Mona Lisa'nın neredeyse her zaman mutlu olduğunu açıkladı.



GERÇEK BİR GÜLÜMSEME
Yıllardır neredeyse gündemden hiç düşmeyen tartışmaya son noktayı koyacak araştırma şu şekilde yapıldı. Araştırmacılar 12 farklı kişiye Mona Lisa'nın orijinal tablosunu ve üzerinde dijital olarak oynanmış sekiz faklı versiyonunu göstererek, dijital versiyonların dördünü gittikçe somurtan diğer dördünü ise gittikçe gülümseten bir biçime getirmişler. Katılımcılar tüm sahte tablolar ve orjinal eserin kahramanı Mona Lisa'nın gerçek bir gülümsemeye sahip olduğunu %100 oranında doğrulamışlar.

Bununla birlikte, araştırmacılar dijital işlem uygulanmış "üzgün" Mona Lisa görüntüleri hakkında katılımcılara sorular sordu. Böylece katılımcıların konuyu karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi istendi. Şaşırtıcı bir şekilde, görüntü yelpazesi değiştiğinde insanlar orijinal resim hariç, görüntüleri "üzgün" olarak algılama eğilimindeydiler. Algıların mutlak bir şekilde doğru çalışmadığını ve bu durumun hakim psikoloji ile bütünleştiğini belirten araştırmacılar, psikolojik durumları birbirinden farklı ve rahatsızlıkları bulunan kişilerle oluşturan gruplarla çalışmaya devam edeceklerini belirtiyorlar. Araştırmacılar, halkın algısal tepkileriyle otistik veya psikolojik rahatsızlıkları olan kişileri karşılaştırarak araştırmayı genişletmeyi planlıyorlar.



Kornmeier, "Algılarımızın yalnızca çevremizdeki bilgilerin sınırlı bir bölümüne erişimi var, çünkü bir nesne kısmen gizlenmiş veya zayıf ışıklandırılmış oluyor. Bundan sonra beyin, mümkün olduğunca gerçeğe yaklaşan dünyanın imajını oluşturmak için bu kısıtlanmış ve genellikle belirsiz olan duyusal bilgileri kullanıyor" açıklanmasında bulundu.



Kaynak:Webtekno