Kırım Tatarlarının sürgün acısı hatıralardan silinmiyor

SUAT YAHYAOĞLU
Abone Ol

Kırım Türklerinin, Sovyetler Birliği'nin lideri Josef Stalin'in kararıyla, 1944 yılında öz yurtlarından bir gecede koparılarak insanlık dışı şartlardaki tren vagonlarıyla Orta Asya'ya sürgün edilişinin acısı hatıralardan silinmiyor.

Sovyetler Birliği lideri Josef Stalin'in çıkardığı kararname ile Kırım Türklerinin 73 yıl önce vatanlarından bir gece içerisinde toplanarak tren vagonlarında Orta Asya'ya sürgün edilmesiyle yaşanan acı, kanayan yara olmayı sürdürüyor.

Rus Çariçesi 2. Katerina'nın Kırım Tatarlarını yok etme politikasıyla başlayan sürgünler, geleneksel olarak Sovyetler Birliği döneminde arttı.

1944 yılında 17 Mayıs’ı 18 Mayıs’a bağlayan gece Kırım’da yaşayan Kırım Tatarlarının kapıları çalınmaya başladı. Stalin Rusyasının askerleri, onbeş dakika içinde hazırlanarak meydanlara toplanmalarını emretti.

Kırım'ın Osmanlı Devleti'nin kontrolünden çıkmasıyla başlayan Kırım Tatarlarının bitmek bilmeyen acısında Anadolu, sürgün yaşayanların ilk adresi oldu. Rus çarlığının baskısından dolayı pek çok Kırım Tatarı Osmanlı'ya sığındı.

Kadınlar, kundaktaki bebekler, yaşlılar, hastalar, savaşamayacak durumda erkeklerden oluşan 423 bin Kırım Tatarı o gece Kırım’daki istasyonlardan hayvan vagonlarına istif edilerek vatanlarından sürüldü.

Osmanlı-Rus savaşı sonunda 1774'te imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması ile Osmanlı Devleti'nden koparılan Kırım Hanlığı'nı 1783'te Rusya'nın işgal etmesiyle Kırım Tatarlarının zorlu günleri başladı. Rusların politikaları sonucu Kırım Tatarları Osmanlı Devleti'nde farklı bölgelere göç etmek zorunda kaldı.

“Sovyetler Birliği’ne ihanet” ile suçlanıyorlardı. Oysa ki aynı gece 50 bin Kırım Tatar erkeği, Hitler Almanyasına karşı cephede Sovyetler Birliği adına savaşıyordu.

İkinci Dünya Savaşı başladıktan bir süre sonra Sovyet Rusyası, Kırım'ı Almanlara bırakmak zorunda kaldı. Kırım Tatarları, Sovyet saflarında Nazi Almanyası'na karşı başarılı bir şekilde mücadele verse de Rus komutanların "Almanlarla iş birliği" yaptıkları yönünde suçlamalarına maruz kaldı.

Kırım Tatarlarının bu çileli yolculuğu 20 günden fazla sürdü. Yüzlerce insanın istif edildiği hayvan vagonlarında insanlar öldükçe oturabilecek bir yer açılıyordu. Onlara doğrudüzgün yiyecek verilmedi, su verilmedi. Trenler, birkaç günde bir durduğunda ölenlerin cesetleri yol kenarına bırakıldı.

Nazi Almanyası ile iş birliği suçlamasına maruz kalan Kırım Tatarlarına uydurulan bu gerekçelerle yeni bir sürgünün kapısı da aralanmış oldu.

Sovyetler Birliği lideri Josef Stalin, çıkardığı gizli kararname ile Kırım Tatarlarının Orta Asya'da farklı bölgelere sürgün edilmesini istedi.

II. Dünya Savaşı’nın Doğu Cephesi’nde önemli miktarda kayba rağmen Adolf Hitler’in Kırım’ı işgal emri Alman zaferi ile neticelendi ve bu savaş anısına bir Nazi hatıra madalyası bile çıkarıldı.

250 bin civarındaki Kırım Tatarı, aç susuz üç günde Orta Asya'ya sürgün edildi

Kızıl Ordu'nun Kırım'ı Almanlardan geri almasının ardından Kırım Tatarları baskı görmeye başladı. Kırım Tatarlarının aleyhinde hazırlanan raporlar, Sovyet yönetimine iletildi ve Kırım Tatarlarının yurtlarından tamamen sürülmesi talep edildi.

Stalin'in kararı 18 Mayıs 1944'te gece yarısı yürürlüğe konuldu. Kararın ardından 15 dakika içerisinden yataklarından kaldırılarak hayvanların taşındığı vagonlara doldurulan çoğunluğu yaşlı, çocuk ve kadınlardan oluşan 250 bin civarındaki Kırım Tatarı, aç susuz üç günde Orta Asya'ya sürgün edildi.

Sağlam erkekleri savaşta olan Kırım Tatarları açlık, susuzluk ve hastalıktan bu korkunç sürgün yolculuğunda hayatlarını kaybetti. Yaşlılar, bebekler, çocuklar… Kadınlar ve genç kızlar, utanç ve hicaplarından vagonlarda abdest ihtiyaçlarını gideremedikleri için kan zehirlenmesinden hayatlarını kaybetti.

Kırım Tatarlarının sürgünü, 20 Mayıs'ta başlatılıp 1 Temmuz'da sonuçlandırılmak isteniyordu. Ancak operasyon iki gün önceye alındı ve Kırım Tatar sürgünü 18 Mayıs 1944'te saat 03.00 sıralarında başlatıldı. Operasyonun 1 Haziran'a kadar tamamlanması emredildi.

Yetişkin erkekler Sovyet ordusunda savaştığından geride kalan kadınlar, çocuklar ve yaşlılar Sovyet askerleri tarafından uyandırılarak 15 dakika içinde meydanlarda toparlandı ve tren vagonlarına dolduruldu. 250 bine yakın Kırım Tatarı, üç gün içinde hayvanların taşındığı vagonlarla Orta Asya'ya sürgün edildi.

Kırım Tatarları, bu sürgünde Özbekistan, Kazakistan, Sibirya gibi bir çok bölgeye dağıtılmış, binlerce insan yurdundan koparılmıştı. Bu çileli yolculuk bittiğinde o hayvan vagonlarının neredeyse yarısı boşalmıştı. Kırım Tatarları, sürgünde 195 bin insan kaybetti.

İnsani olmayan koşullardaki vagonlarda sürgün olanların yarısı daha sürüldükleri bölgelere ulaşmadan hayatını kaybetti.

Türk kültürünün izleri Kırım Tatarlarından silinmeye çalışıldı

Kırım Tatarları yarımadadan çıkarıldıktan sonra Türk kültürü ve diğer toplulukların izleri silinmeye çalışıldı. Sürgünün yaşandığı yılın sonunda Sovyet yönetimi çıkardığı kararla Kırım'daki bütün Türkçe yer isimlerini Rusça isimlerle değiştirdi.Kırım, Stalin'in ölümünden sonra Ukrayna'nın Rusya'ya bağlanışının yıl dönümü nedeniyle Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne hediye edildi. 1965'ten itibaren Kırım'dan sürgün edilen Tatarlar yarımadaya ziyaretlerini arttırdı ve Kırım'a dönmek için siyasi faaliyetlere başladı.

Kırım Tatarlarının 1944'ten bu yana vatana dönmek için verdiği mücadele, Sovyetler Birliği'nin dağılmasına kadar sürdü. Sovyetler sonrası Kırım Tatarlarının vatanı, Ukrayna'ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyeti oldu.

Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Kırım Tatarı siyasetçi ve Kırım Tatar Millî Meclisi Başkanı.

Kırım Tatarları arasında potansiyel tehlike görülenler hapse atıldı ve yarımadaya girişi yasaklandı. 2. Katerina'dan bu yana bu yana vatanlarında kalmak için mücadele veren Kırım Tatar halkının lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve Kırım Tatar davasının pek çok önde gelen isimleri bugün öz yurtlarından sürgün edilmiş durumda. Başta Kırımoğlu olmak üzere pek çok isme Rusya tarafından Kırım'a giriş yasağı konuldu.

Kırım Tatar Milli Meclisi, "aşırıcı örgüt" kapsamına alınarak faaliyetleri yasaklandı. Meclisle doğrudan bağı olan iki bin 500 Tatar ile onlarla ilişkisi olan herkes aşırıcı örgüt üyesi durumuna düştü.

Rus yönetiminin baskısı nedeniyle binlerce Kırım Tatarı yarımadayı terk etmek zorunda kaldı.

1989'dan itibaren bürokratik engellere, polis baskısına ve ağır maddi koşullara rağmen sürgün yerlerinden Kırım'a topluca dönüşler başlattılar. Bu süreç sonunda 250 binin üzerinde Kırım Tatarı vatanına dönebildi.

Yarımadada, Kırım Tatar halkının evlerine, camilere, çocuk yuvalarına yapılan baskınlar ve "terör örgütüne üye" olma suçlamasıyla gözaltılar devam ediyor.

1944 sürgününün acısını 74 yıldır hatıralarından silemeyen Kırım Tatarları bugün hala öz yurtlarına dönmek ve topraklarını almak için mücadele veriyor.