Terk edilmiş en etkileyici mekanlar ve hikayeleri
Bir zamanlar içinde yaşamın ve tarihe yön veren kararların alındığı mekanların, şimdilerde çürümeye terk edilme hikayelerini sizler için derledik.
Terk edilmiş her binanın, her mekanın ister şehir efsanesi olsun isterse gerçek olsun, nasıl bu hale geldiğine dair birçok hikayesi vardır. Çürümüş, parçalanmış veya tamamen doğa tarafından işgal edilen terk edilmiş binaların, ne kadar güzel gözükse de insanı korkutan bir yanı vardır. Bir zamanların en etkileyici mekanlarının, terk edilmeden önceki hikayelerini sizler için derledik. Terk edilmiş en etkileyici mekanlar ve hikayeleri:
26 Nisan 1986'da, Çernobil Nükleer Santrali'nde yapılan deney sırasında meydana gelen kaza, Hiroşima'daki nükleer bombadan 10 kat daha büyük radyoaktif etki meydana geldi. Yaklaşık 350.000 kişi evlerini tahliye etmek zorunda kaldı. Şehrin radyasyon seviyesi çok yüksek olduğu için, şehir terk edilmiş bir durumdadır.
Bu ürkütücü askeri hastane bir zamanlar 1916'nın sonlarında I. Dünya Savaşı sırasında yaralanan Nazi lideri Adolf Hitler'i tedavi etti. Berlin'de tüberküloz hastalarının iyileştirilmesine yardım etmek için 19. yüzyılın sonlarında inşa edildi ama sonrasında terk edildi. Bu bina, Oscar ödüllü filmi "The Pianist" için bir set olarak kullanıldı.
Bulgar dağlarının tepesinde bulunan bu terk edilmiş anıt, bir zamanlar Bulgar Komünist Partisi'nin merkeziydi. Parti, Sovyet nüfuzunun yükseldiği sırada iktidarda, sosyalist komünizmi anmak için anıt inşa etmeye karar verdi. Ancak, anıt 1989 hükümetinin iktidardan ayrılması sonrasında terk edildi.
Büyükada'da bulunan bu büyük ahşap bina, başlangıçta lüks otel ve kumarhane olarak tasarlandı. Bununla birlikte, izinlerle ilgili sorunlardan dolayı, 20. yüzyılın başlarında bir yetimhaneye dönüştürüldü. Dünya Anıtlar Fonu'na göre, yaklaşık 215.000 metrekarelik bina, Avrupa'nın en büyük tarihi ahşap binasıdır. Bu bina, 1964'ten bu yana kaderine terk edilmiş bir şekilde boş bırakıldı.
1939'da Adolf Hitler'in Polonya'yı işgalinden üç yıl önce, Rügen adasında, dünyanın en büyük tesisi olan Prora'da yaklaşık 3 kilometre uzunluğunda bir turistik tesis inşa etmesini emretti . Ancak II. Dünya Savaşı başladığında, Prora'nın yapımı durdu ve birkaç on yıl boyunca terk edildi.
SS Ayrfield gemisi, İkinci Dünya Savaşı sırasında sık sık Newcastle'dan Sidney'e gidip geliyordu. Gemi, 1970'lerde emekliye ayrıldıktan sonra, tamamen yeni bir amaca hizmet etti. Gemi, Sidney'deki Homebush Körfezi'nde terk edildi. Geminin gövdesinde kalan bitkiler büyümeye başladı ve sonunda ufak bir orman haline geldi.
Caracas'daki bu bitmemiş gökdelen daha çok "David Kulesi" olarak bilinir. Bir finansal merkez olduğu düşünülen bina inşaatı 1990 yılında başladı. Ancak, projenin ana yatırımcılarından birinin ölümünden ve Venezuela'daki ekonomik krizden sonra 1994 yılında inşaat ertelendi.