Türkiye ve dünyada suikaste uğrayan 12 lider
Son suikast girişimi Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'ya düzenledi. Ancak Türkiye ve dünya tarihinde birçok lidere suikast girişimleri yaşandı, bazıları bu saldırılar sonucunda hayatını kaybetti bazıları ise yaralanarak bu saldırılardan kurtuldu. İşte Türkiye ve dünya tarihinde suikaste uğrayan liderler.
Dünya tarihinin seyrini değiştiren suikastlar arsında ABD başkanları Kennedy ve Abraham Lincoln'e yapılanından, Pakistan'ın kadın başbakanı Benazir Butto'dan Hindistan'ın bağımsızlığını sağlayan Gandhi'ye kadar birçok isim var.
Ülkemiz siyasi tarihinde ise başarısızlıkla sonuçlansa bile en çok suikast girişiminde bulunulan isim Bülent Ecevit oldu. Onun dışında Süleyman Demirel, Turgut Özal gibi liderler de suikast girişimine maruz kaldı.
İşte dünya tarihinde suikast uğrayan liderler:
Bilinen suikastlar arasında en bilineni ABD'nin 35. Başkanı John F. Kennedy'e 22 Kasım 1963 cuma günü gerçekleştirilen ve ölümüne yol açanıdır.
Seçim kampanyası için üstü açık limuziniyle Dallas'ta bir geziye katılan Kennedy, açılan ateşte ensesi ve başına aldığı yaralar sonucu, Parkland Hastanesi'ne götürülürken yolda hayatını kaybetmişti. Olay anı ile ilgili birçok görüntü olmasına rağmen kısa sürede açıklığa kavuşturulamamış. Uzun yıllar kamuoyunu işgal etmişti.
Suikast zanlısı olarak eski ordu mensubu Lee Harvey Oswald tutuklanmıştı. Suikastın nedeni hakkında birçok farklı iddia ortaya atılmıştı. Bunlardan en güçlü olanı ise İsrail'in nükleer programına karşı çıkması olduğu söylenmişti.
18 Mayıs 1996'da İzmit'teki Outlet Center Alışveriş Merkezi'nin merkezinin temel atma törenine katılan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, suikast girişimine hedef oldu.
Süleyman Demirel konuşmasını tamamladıktan hemen sonra yanına yaklaşan İbrahim Gümrükçüoğlu tabancasını çıkardığı anda, ilk müdahaleyi koruma müdürü Şükrü Çukurlu yapmıştı. Silahını ateşlemek üzere çıkaran İbrahim Gümrükçüoğlu'nun üzerine atlayan koruma müdürü Şükrü Çukurlu kolundan, bir gazeteci ise ayağından yaralandı. Silahın tetik çekme ile değil yere düşüp patlama sonucu yaralamalar oldu.
Olaydan hemen sonra yakalanan ve idam cezası istemiyle hakkında dava açılan Gümrükçüoğlu'nun yargılaması sırasında akli dengesinin belirlenmesi amacıyla Adli Tıp Kurumu'ndan rapor istendi.
Adli Tıp Kurumu, kontrolden sonra Gümrükçüoğluna Paranoit Sendrom teşhisi koydu. Bunun üzerine İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi, Gümrükçüoğlu'nun Türk Ceza Kanunu'nun 46'ncı maddesi uyarınca ceza ehliyetinin bulunmadığına karar verdi. Mahkeme, İbrahim Gümrükçüoğlu'nun 1 yıl gözetimde tutulmasına karar verdi. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde bir yıllık gözetim süresi sonunda görevli doktorların oy birliğiyle hazırlanan raporda İbrahim Gümrükçüoğlu'nun taburcu edilmesine karar verildi.
Türkiye siyasi tarihinde bilinen en önemli suikastlarından biri de Turgut Özal'a kameraların önünde gerçekleştirilmeye çalışılan girişimdir.
Olay 18 Haziran 1988 günü Anavatan Partisi'nin olağan genel kongresi yapıldığı sırada gerçekleşmiştir. Özal konuşma yapmak için kürsüye çıktıktan kısa bir süre sonra saat 12.18'de Kartal Demirağ adlı bir saldırgan tarafından iki kez ateş edilmiş ve kurşun Özal'ın önünde bulunan mikrofonun ayağında sekip sağ el başparmağını yaralamıştır.
Özal bunun ardından yaralı halde kürsüden şu sözleri sarf etmiştir. "Bilhassa belirtmek istiyorum; Allah'ın verdiği ömrü, O'nun isteğinden başka alacak yoktur, biz de O'na teslim olmuşuzdur"
Suikastçı Kartal Demirağ Özal'a ateş ettikten sonra kaçmaya çalışmış ancak başbakanın korumalarından birinin açtığı ateşle yaralanması sonucu yakalanmıştır. Önce idama mahkûm edilen Demirağ'ın cezası 27 Ocak 1989'da 20 yıl hapis cezasına çevrilmiştir. Demirağ 4 yıl hapis yattıktan sonra Turgut Özal tarafından 1992 yılında affedilmiştir.
Temmuz 1976 New York Waldorf Astoria Oteli
Rum suikastçı Stavros Psihopedrisdes tarafından New York Waldorf Astoria Oteli'nde yapılan silahlı saldırı.
Suikastçı otelin lobisinde bulunan Ecevit'e silahı doğrulttuğunda kendisini korumakla görevli FBI Ajanı Bernard Johnson, saldırganın üzerine atlamış, boğuşma sırasında FBI ajanı elinden yaralanırken, Ecevit olay yerinden uzaklaştırılmıştır. Ecevit, hayatını kurtaran FBI ajanını 2002'de Türkiye'ye davet edip bir teşekkür plaketi vermiştir.
İzmir Çiğli Havaalanı, Mayıs 1977
Seçim çalışmaları için İzmir'de yapılacak miting hazırlığı sırasında seçim otobüsüne binmek üzere olan Ecevit'e 29 Mayıs 1977 günü yaklaşan biri ateş açmış, ancak kurşun sıyırarak arkada bulunan Mehmet İsvan'a saplanmıştır. Silahın daha önce bilinmeyen zehirli mermi attığı tespit edilmiştir
Ateş edilen ve Türkiye'de 3 tane bulunan silahın ise Özel Harp Dairesine ait olduğu belirlenmiştir. Silah, ABD yapımı Tengas markadır ve deneme aşamasında olup özelliği ise zehirli kurşun atmasıdır. Bülent Ecevit'i hedef haline getiren hadise, 1970'lerin ikinci yarısında Dışişleri Bakanlığı'nda Kıbrıs işlerinden sorumlu şube müdürü olarak görev yapan Onur Öymen'in de katıldığı Kanada'daki bir toplantıda sergilenen tehditkâr ve baskıcı tavırdan şifreli telgrafla haberdar edilmesi üzerine, "Bizi bu kadar zorlamayın, gerekirse duvarın öteki tarafına geçeriz" açıklamasını yapmış olmasıdır.
Daha sonra 27 Aralık 2007'de tarihinde Ravalpindi'de düzenlediği seçim mitinginin ardından gerçekleştirilen saldırıya uğradı.
Bir intihar saldırganı, mitingin ardından aracının açılır tavanından çıkıp halkı selamlamakta olan Butto'nun aracına yaklaşarak, üç el ateş etti. Yaptığı üç atışı da isabet ettiremeyen saldırgan, ardından üzerindeki bombaları patlattı. Patlamanın şiddetiyle başının sağ tarafını aracının tavan penceresinin koluna çarpan Benazir Butto hastaneye ağır yaralı olarak kaldırıldı.
Kafatasında kırık oluşan Butto ameliyata alındı; fakat kurtarılamadı. Butto'nun yerel saatle 18.16'da öldüğü açıklandı. Saldırıdan sonra suikastın sorumluluğunu El-Kaide üstlendi. Ancak birkaç gün aradan sonra Pakistan İçişleri Bakanlığı'nın iddiasının tersine, suçlanan El-Kaide liderlerinden Beytullah Mahsud suikastla ilgisi olmadığını öne sürdü.
1968 yılı Mart ayında King, siyah sağlık çalışanlarını desteklemek için Memphis'e gitti. Siyah sağlık çalışanlarını temsil eden AFSCME Local 1733, 12 Mart'tan beri grevdeydi ve daha yüksek ücretler ve daha iyi muamele talep ediyordu.
3 Nisan günü King, Memphis'te bir topluluğa hitaben konuştu ve "I've been to the Mountaintop" (Mountaintop'a gittim) isimli konuşmasını yaptı.
King, 4 Nisan günü öğleden sonra saat 6'da Memphis'teki Lorraine Motel'in balkonunda uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Motel odasındaki arkadaşları silah seslerini duyunca balkona koştu ve King'i boğazından vurulmuş şekilde buldular. Saat 7.04'de St. Joseph's Hastanesinde öldü.
Suikast, 60'dan fazla şehirde isyanların çıkmasına neden oldu. 5 gün sonra, ABD Başkanı Lyndon B. Johnson, yas ilan etti. Aynı gün 300,000 kişilik bir kalabalık cenazesine katıldı. Başkan yardımcısı Hubert Humphrey, Başkanı temsilen cenazeye katıldı.
14 Nisan akşamı Lincoln ve eşi "Our American Cousin" (Amerikalı Kuzenimiz) adlı oyunu izlemek için Ford Tiyatrosu'na geldiler. Yakın koruması Ward Hill Lamon o gün Lincoln istemediği için oyuna gelmemişti. Lincoln oyunu izlemek için özel balkonda yerini aldı. Booth, balkonun arka kısmında bir delik açarak bekledi. Çünkü oyunun en komik anını bekliyordu. Böylece gürültüden dolayı silah sesi fark edilmeyecekti. Booth gülme seslerinin arasında Lincoln'ü başından vurdu ve Albay Henry Rathbone'un çabasına rağmen sahneye atlamayı başardı. Ardından "Sic semper tyrannis!" (Daima tiranlar için) diye bağırarak kaçtı. Suikasttan 12 gün sonra John Wilkes Booth, Federal ajanlar tarafından bulundu. Sonunda da Virginia'da bir ahırda öldürüldü.
Tahta geçtikten sonra ülkede bir dizi reform hareketine girişti. Televizyon ve kız okullarının kurulmasını sağladı. Panislamizm düşüncesini yaymak amacıyla Mısır, Suriye ve Irak ülkeleriyle diplomatik ilişkiler kurdu. Bir yandan da değişik İslam ülkelerine yakınlaşarak, ülkesinin İslam dünyasının liderliğini üstlenmesi için çalıştı. Bu sıralarda yaptığı Türkiye ziyareti de bunun bir göstergesidir.
1973 Enerji Krizi sırasında ön plana çıktı. Yaklaşık bu sıralarda Time dergisine kapak oldu ve aynı dergi tarafından yılın adamı seçildi. Yaptığı Panarabist ve Panislamist politikalar kısa sürede başarısızlığa uğradı. 25 Mart 1975'te yeğeni Faysal bin Musad tarafından sarayında öldürüldü.
2002 yılında dünyanın en zengin dördüncü kişisi oldu. Ekim 2004'te bazı konularda, özellikle Suriye çizgisinde bir politika sürdüren Cumhurbaşkanı Emil Lahud ile ortaya çıkan ihtilaflardan dolayı istifa etti.
14 Şubat 2005'te, Beyrut'taki St George oteli yakınlarındaki bir kavşağın bir tonluk TNT ile havaya uçurulması ile öldürüldü. Suikast sonrasında Suriye'ye çeşitli suçlamalar yönelttiyse de 2010 senesinde Refik Hariri'nin oğlu dönemin Lübnan Başbakanı Saad Hariri Suriye'yi suçlamakla hata edildiğini ifade etti.
Godse ve yardakçısı Narayan Apte daha sonra çıkarıldıkları mahkemede yargılandılar ve suçlu bulundular. 15 Kasım 1949'da idam edildiler. Gandi'nin külleri kaplara konarak anma törenleri için Hindistan'ın çeşitli bölgelerine gönderildi.
Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'ya törende konuşma yaptığı sırada bomba yüklü drone ile saldırı düzenlendi, saldırıda Maduro'nun yaralanmadı.
Maduro, başkent Caracas'taki törende konuşma yaptığı esnada patlayıcı yüklü dronelar ile saldırı düzenlendi.
İletişim Bakanı Jorgi Rodriguez, saldırının Maduro'yu hedef aldığını ve 7 askerin yaralandığını açıkladı.
Rodriguez, Maduro'nun mayıs ayında yapılan seçimleri kazandığına işaret ederek, "Seçimi kaybettikten sonra bir kez daha başarısız oldular." ifadelerini kullandı.