Yedi maddede "Çukur'u neden bu kadar seviyoruz" sorusuna yanıt arıyoruz
Herkes yeni bir İçerde bulurum ümidiyle başladı ancak ortaya bambaşka bir efsane çıktı.
Geçen sezona damga vuran İçerde efsanesinin ardından aynı etkiyi kaybetmeden devam ettirmek isteyen kurnaz yapımcılarımız Çukur adlı projeyi "İçerde 2. versiyon" mottosuyla duyurdular.
İlk başlarda "ya bunun oyuncuları dışında İçerde ile hiçbir alakası yok" dense de, zamanla İçerde efsanesini de geçen bir iş oluverdi.
Ortaya çıkardığı fenomen karakterlerini de konuşmaya gerek yok zannediyoruz. 7 maddede "Çukur'u neden bu kadar seviyoruz" sorusuna yanıt arıyoruz
Tam anlamıyla bir mahalle mafyası demek daha mümkün olacak. İktidar mücadeleleri ama bir yandan da yanlış ve kötü olan her şeye karşı çıkmak.
Evet, bizce de gayet ilgi çekici bir etken. Perihan Savaş'ın üstün oyunculuğunu konuşmaya gerek yok.
Evet, biliyoruz aslında Kürt İdris karakterinden uyarlama. Gelini de Esra Erol evet. Ha! Unutmadan; "Çukur evimiz, İdris babamız!"
O meşhur "Beyefendi ile telefon görüşmesi" sahnesini elbette unutmuyoruz. Ama bize soracak olursanız en efsane sahnesi Mihriban sahnesiydi. "Kapat şu müziği Muhittin abi!" deyişindeki o ses titremesini kim unutabilir? Belki de bu sebepledir ki herkes, yaptıkları şeyleri bir yerde haklı buluyor.
Abileri Vartolu ve Selim ile olan çekişmeleri ve akıl içli oyunları da ayrı bir hayranlık etkisi doğrusu. Babası olan nefreti, ne yaşarlarsa yaşasınlar yine de yaptıkları kötülüklere destek vermediği abileri ama her şeyden önce ailesi. Desteklese de, desteklemese de...
- Hani seninle eskiden parkta oyunlar oynardık.
+ Park yok, park yok! Park yoook!
Onlar için kıymetli ve değerli. Eminiz genel seyirci kitlesini etkileyen son etmen de budur.