Zengin kız fakir oğlan hikayesinin modern zaman versiyonu: Medcezir
HÜSNA KÖŞGER
Fakir bir mahalle de yetişmiş vasıfsız bir gençten, bir cemiyet genci yapmak mümkün müdür?
Medcezir, Amerika'da O.C. adıyla yayınlanan ve 4 sezon süren bir dramadan uyarlamaydı. Aslında bir çeşit zengin kız fakir oğlan hikayesiydi fakat bize o klişeleşen holding varisi ve entrikacı anne gibi tipikleşmiş figürler ile sunulmamıştı.
Belki de bu sebeple geniş bir yaş aralığı tarafından da çok sevilmişti. Elbette ilerleyen dönemleriyle birlikte sunulan hikaye sevilmemiş hatta eleştirilmişti fakat
"fakir bir mahalle de yetişmiş vasıfsız bir gençten, bir cemiyet genci yapmak mümkün müdür?" sorusuna diğer yapımlardan çok daha farklı bir biçimde yanıt verdiği gerçekti.
Sanırız diziye en çok çeken nokta her 2 uç yaşamın birçok açıdan gerçekçi gözler ile kıyaslanması olmuştu. Elbette bunu sağlayan da Selim Serez karakterinden başkası olamazdı.
Ve dizi içerisinde farklı dünyalar olduğunu ve onları tanımamız gerektiğini de yine ondan öğrenmiştik. Keza bu rolü de Barış Falay'dan daha iyi kimse oynayamazdı muhakkak.
Hikayenin en kilit karakterleri ise Ender ve Sude'idi. Sude'de her ne kadar Selim gibi kenar ve fakir bir mahalleden gelmiş olsa da, o geçmişini kabullenenlerden değil zenginliği ve gösterişi seçenlerden olmuştur. Ender ise içerisine doğduğu bu gösterişli fanustan eşi sayesinde çıkacaktır.
Fakat Yaman'ı hiç yadırgamadan onun hikayesini benimseyen bir kişi daha vardır bu ailede: O da tüm iyiliği ve dışa dönüklüğü ile bulunduğu çevreden dışlanan Mert'tir... Onun bu yönünü daha da ortaya çıkaran Yaman olacaktır.
"Önemli olan para değil, gerçek sevgidir"
Mira ve Eylül karakterleriyle bizlere resmedilen de tam olarak buydu. Eski Türk filmlerinde sunulan zengin ve şımarık kız portresi, bu dizide yüzleri gülen fakat kalpleri ağlayan 2 genç kız ile ekrana taşınmıştı.
Ve seyirciye sunulan hikayede alt mesaj daima sevginin paranın da üstünde bir mutluluk kaynağı olduğuydu.
Keza Mira'da aslında yaşamak istediği o mütevazı hayatın özlemini Yaman'da gidermeye çalışacaktır.
Etrafında bulunan ikilcikler ise buna izin vermez.
Ama ne olursa olsun her şey en başta 'anlamak'tan ve 'aile' olmaktan geçer.
Sunulan zenginlik, bu zenginliğin içerisinde yaşanan acılar ile aslında var olan farklı hayatları görebilmek ve elinden tutuldu mu bir insanın ne kadar değişebileceğini, ön yargıların hayatlarımızdaki en büyük duvar olduğunu görebildik.
Kibrin ise bize zarar verebilecek en büyük etmen...
Haydi o zaman bu modernize edilmiş 'zengin kız fakir oğlan' hikayesine şöyle veda edelim... 'O gün, sakin hayatımıza bir bomba düştü... Ve o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı...'