546 Milyar Euroluk hayal: Avrupa aynı rayda buluşabilecek mi?

AYŞEGÜL ARSLAN ÖZŞAHİN
Abone Ol

Avrupa Birliği, tüm büyük şehirleri birbirine bağlayacak dev bir yüksek hızlı tren ağı için düğmeye basmak üzere. 49.000 kilometrelik hat, 20 yıl içinde tamamlanırsa, Atina’dan İstanbul’a dört saatte, Paris’ten Berlin’e birkaç kahve molası süresinde ulaşmak mümkün olacak.

Community of European Railway and Infrastructure Companies (CER) adlı kurumun önerdiği bu plan, ilk etapta Avrupa başkentlerini birbirine bağlamayı hedefliyor. Ardından, 250 bin nüfusun üzerindeki kentler aynı hatlara eklenecek. Kıtanın damarlarına benzer bir sistem kurulacak: şehirler, insanlar, ekonomiler tek bir akışta buluşacak.

Savaş sonrası en büyük demiryolu dönüşümü

Bugün Avrupa, II. Dünya Savaşı’ndan sonra sahip olduğundan daha az demiryolu altyapısına sahip. Yani, geçmişteki ağ daha genişti. Şimdi o kaybolan bağlantılar yeniden örülüyor; ama bu kez “yeşil ulaşım” sloganıyla. Trenlerin 250 km/s hızla ilerleyeceği bu yeni sistem, uçakların bıraktığı karbon izine bir alternatif olarak görülüyor.

Bir bakıma bu, modernliğin ikinci perdesi. O zamanlar sanayiyle başlayan hikâye, şimdi sürdürülebilirlikle devam ediyor.

Bir Avrupa hayali daha

Altyapının yenilenmesi, köprülerin güçlendirilmesi, istasyonların baştan inşa edilmesi derken 546 milyar euroluk bir maliyetten söz ediliyor. Devasa bir rakam. Ama belki de asıl mesele para değil, zaman.

Trenler hızlanırken, biz gerçekten ilerleyecek miyiz? Yoksa yine farklı hızlarda giden bir Avrupa mı göreceğiz; kuzeyi pırıl pırıl hatlarla birbirine bağlanırken, güneyi hâlâ bekleme salonunda mı kalacak?

Teknoloji, sürdürülebilirlik ve hız bir araya geldiğinde, ortak bir gelecek kurmak kolay görünebilir. Ama asıl soru şu: Avrupa aynı rayda buluşabilecek mi, yoksa her ülke kendi hattında mı kalacak?