Bursa’da her gidişimde aynı durak: Abdal Simit Fırını
Bursa’da yaşamıyorum ama her gidişimde sabahın ilk işi belli: Tuzpazarı’na yürüyüp Abdal Simit Fırını’nın önünde sıraya girmek. Çünkü bazen bir şehri en iyi, bir fırının sıcak tepsisi anlatır.
Bursa’ya ne zaman düşsem, içimde aynı rutin çalışıyor: Erken kalk, çarşının sesine karış, Abdal Meydanı’na var. Sokağın başındaki o koku... Odun ateşi, kavrulan susam, taze hamurun buharı, beni zaten kolumdan çekip götürüyor. Fırının önünde minik bir telaş, içerde taş fırın başında hızlı adımlar. 'Sıcak çıkar!' uyarısı geliyor ve ben, tepsiden yeni alınmış, incecik, bol susamlı Bursa simidi ile ilk lokmayı ısırıyorum. Çıtır kabuk kırılıyor, iç yumuşaklığı buhar gibi yayılıyor; bir lokmada hem çocukluğum hem Bursa’nın hafızası.
Bu fırının hikayesi de kokusu kadar kuvvetli. İlk simitlerin odun ateşinde pişirildiği yıl 1969; bugün hala aynı ateşin başında devam ediyorlar. Fırının adını, fetih yıllarında Osman Gazi’ye yardımıyla anılan Abdal Mehmet’ten aldığı rivayeti ise mekânın o eski ruhunu tamamlıyor, bugün bulunduğu yer de tam Abdal Mehmet Türbesi’nin karşısı.
Benim Abdal ritüelim net: Önce sıcacık simit, sonra tahanlı. Yüzeyi karamel kıvamında parlıyor, içi tahin-ceviz dengesiyle 'tam yerinde.' Bursa’nın sabahına yakışan o yağlı kağıt hissi var, parmaklarını yıkarken bile gülümsüyorsun.
Abdal Simit Fırını’nın sevdiğim yanı, sade ama karakterli oluşu. Tarifler gösteriş peşinde değil; malzeme dürüst, teknik net, sonuç gurur veriyor. Şehirde kime sorsan yolu biliyor; adres defterine yazmalık: Tuzpazarı Mah. Abdal Cad. 12, Fırın Sok. No:2, Osmangazi/Bursa.