İtalya tartışıyor: Köpekler vergi mükellefi mi oluyor?
Bazı haberler insanın zihnini tam ortadan ikiye ayırıyor: “Bu gerçekten oldu mu?” ve “Bu noktaya nasıl geldik?” diye. İtalya’nın Bolzano şehrinin 2026’dan itibaren şehre gelen köpeklerden günlük vergi alacak olması tam olarak böyle bir haber.
Seyahat dünyası zaten uzunca bir süredir “aşırı turizm” tartışmalarının içinde. Venedik giriş bileti koyuyor, Amsterdam turistleri kısmak için kampanya yapıyor…
Günlük 1.50 euro… Bir köpek için
Bolzano’nun aldığı karar şöyle: Şehre köpeğiyle gelen herkes, günlük 1.50 euro ödeyecek. Yerel halk ise yılda 100 euro.
Gerekçe?
Sokak temizliği, yeni köpek parkları ve toplu kullanım alanlarının bakımının finansmanı.
Kâğıt üstünde kulağa mantıklı geliyor. Ama işin tartışmalı kısmı burada başlıyor: Zaten yıllardır konuşulan “köpek DNA kaydı” uygulaması yüzünden kent epey gerilmiş durumda. Köpek dışkısını toplamayanları tespit etmek için her köpeğin DNA’sının veri tabanına işlendiği bir sistem… Ve bu sistemin de ücretli olması cabası.
Kısacası Bolzano, köpek politikasında vites yükseltmiş görünüyor.
Peki gerçekten çözüm bu mu?
Bir şeye vergi koymak, çoğu zaman problemi çözmek değil; sadece görünmez bir bariyer eklemek. Buradaki tartışmanın kalbinde de aynı soru var:
Toplumsal bir davranış sorununu (örneğin dışkı toplamamak) para cezasıyla mı çözeriz, yoksa eğitimle mi?
Hayvan koruma dernekleri diyor ki:
“Bu işin özü vergi değil, kültür.”
Seyahat eden aileleri hedef almak… akıllıca mı?
Ayrıca ortada başka bir gerçek daha var: Dünyanın birçok bölgesinde insanlar artık “hayvan dostu” tatilleri tercih ediyor. Oteller, restoranlar, sahiller, hatta hava yolları bile bu konuya yatırım yapıyor.
Yani trend şunu diyor: Köpeğinle gelmen hoşumuza gidiyor.
Bolzano ise şunu diyor gibi: Gel ama cebinde fazladan para varsa.
Bu, özellikle turizm gelirine ihtiyaç duyan bölgeler için riskli bir yaklaşım. Hatta hayvan dernekleri “Bu karar ters teper” diyor; hem ekonomik anlamda hem de toplumsal algıda.
Sorgulamamız gereken esas şey
Buradaki tartışma sadece bir vergi meselesi değil. Asıl mesele, hepimizin hayatına sinen yeni bir anlayış:
“Sorunu anlamak yerine, bedelini ödetelim.”
Turizmin yükünü hafifletmek mi istiyoruz? Doğru.
Kentsel düzeni korumak mı istiyoruz? O da doğru.
Ama sorunların çözümü için ilk refleksimiz hep “vergiyi arttıralım” olursa, bir noktada şu cümle ister istemez akla geliyor:
Biz gerçekten daha iyi bir düzen kuruyor muyuz, yoksa sadece sorumluluğu başka birine mi devrediyoruz?
Belki de mesele tam olarak burada düğümleniyor.