Trastevere’nin Kalbinde: Trattoria da Enzo
Roma’ya giden herkesin bir ritüeli vardır. Kimi ilk gün soluğu Kolezyum’da alır, kimi Trevi Çeşmesi’ne bozuk para atar. Benim ritüelimse çok daha iştahlı: Trastevere sokaklarında kaybolup Trattoria da Enzo’ya uğramak.
Trattoria da Enzo öyle şatafatlı bir restoran değil, bilakis küçücük bir mekan. Masaların arasından garsonların akrobasi yaparcasına geçtiği, kapısının önünde ise günün her saati kuyrukların eksik olmadığı türden. Kuyruğu görünce gözünüz korkmasın; inanın her dakikasına değiyor.
Burada tabaklara gelen yemekler sadece doyurmak için değil, Roma’nın ruhunu göstermek için hazırlanıyor. Bir carbonara var ki… Krema falan aramayın, çünkü gerçek Roma usulü carbonara yalnızca yumurta, pecorino peyniri ve guanciale ile yapılır. Bir lokma aldığınızda 'ben bugüne kadar ne yemişim?' dedirtiyor. Cacio e pepe’si ise tam bir Roma klasiği: sade ama derinlikli, peynir ve karabiberin müthiş uyumu.
Ama Trattoria da Enzo’yu sadece tabaklarıyla anlatmak eksik olur. Burası, kahkahaların arka sokaklara yayıldığı, misafirlerin birbirine masadan masaya gülümseyerek selam verdiği bir mekan. Sanki Roma size 'evime hoş geldin' diyor.
Enzo’da otururken zaman biraz yavaşlıyor. Önünüzde bir tabak makarna, yanınızda kocaman bir Roma gülümsemesi, kulağınızda İtalyanca cıvıltılar… Bir köşe yazısından çok bir hayat tavsiyesi gibi: Roma’ya gittiğinizde mutlaka yolunuzu Trattoria da Enzo’ya düşürün. Karnınız da doyar, ruhunuz da.