Cezayir’in alternatif lideri: Mahfuz Nahnah
Cezayir, sömürgecilik ve iç savaşlarla bildiğimiz acılı bir ülkedir. Bilhassa 1990 yılından sonra çalkantılı süreç yoğunlaşarak arttı. İslâmî Selamet Cephesi’nin siyasî arenada elde ettiği başarıların ardından yaşanan darbe süreci, ülkeyi iyice çıkmaza soktu. Bu çıkmazı önceden fark ederek İslâmî Selamet Cephesi’nden ayrı yol izleyen birileri vardı. Bu kişilerin başında Mahfuz Nahnah geliyordu.
Mahfuz Nahnah, 1942 yılında Cezayir’in Blida bölgesinde dünyaya geldi. Doğduğunda ülkesi Fransız sömürgesi altındaydı. Henüz 12 yaşındayken Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin Fransızlara karşı başlattığı kurtuluş savaşına şahitlik etti. Bu durum, çok küçük yaşta politik bilinç kazanmasına sebep oldu. 1954’ten 1962’ye kadar süren savaş döneminde ilkokulu, liseyi bitirdi ve Cezayir Üniversitesi’nde Edebiyat bölümüne kaydını yaptırdı.
Üniversite okurken birçok dünya görüşüyle karşı karşıyaydı. Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin başarısından dolayı Cezayir’de sol fikir akımları revaçta olsa da Cephe’nin tek tipçi politikalarından dolayı zamanla bu ilgi azaldı. Müslüman bir ülke olmasından dolayı zaten Cezayir’de solun hâkimiyeti çok uzun sürmeyecekti.
- İhvân-ı Müslimîn’in o dönemlerde yaptığı çıkış kuşkusuz tüm dünyada olduğu gibi Cezayir’de de etkiliydi. Bilhassa Müslüman üniversiteli öğrenciler, İhvân’ın yapısından, mantığından oldukça etkileniyordu. Böylelikle Cezayir’de yeni bir anlayış yükseliyordu. Bu anlayışın adı İslâmcılık’tı.
İhvân düşüncesi ve siyaset
Mahfuz Nahnah bu dönemde Arapça öğretmeni olarak görev yapmaya başladı. Tanıştığı Mısırlı hocaların etkisiyle İhvân’ın fikirlerini benimsedi. İlk olarak, camilerde vaaz vermeye başladı. İhvân’ın sosyal çalışmalar anlamında kurumsallaşma mantığından etkilenerek Islah ve İrşad adında bir hayır kurumunun kurulmasına öncülük etti. Ardından, Abbâsî Medenî’nin de dâhil olduğu bir heyetle İslâmî Vaaz Birliği’ni kurdu. Bu kurumlar ilk etapta davet ve eğitim çalışmaları yaptı. Çalışmaların neticesinde ortaya çıkan yetişmiş kadro, siyasete girerek bir şeyleri değiştirebileceğini düşündü.
- 1989 yılında İslâmî Selamet Cephesi adı altında siyasî bir parti çatısında bir araya geldiler. Mahfuz Nahnah, partileşme sürecinde ilkelere aykırı durumlar gördüğü için Cephe’nin faaliyetlerinde bulunmadı.
Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin politikalarından rahatsız olan halkın önemli bir kesimi bu alternatif parti etrafında kenetlendi. 1990 yılında yapılan seçimlerde beklenmedik bir başarıya imza atıldı. Parlamentonun önemli bir kısmı İslâmî Selamet Cephesi’nin eline geçti. Aslında bu durum halkın tamamen İslâmcı olduğu anlamına gelmiyordu. Aynı zamanda siyasete müdahale edebilecek bir ordu gerçeği vardı. İslâmî hareketin içerisinde bu durumun farkında olan bir grup, yönetim biçiminin yavaşça değiştirilmesi gerektiğini savunuyordu. Cephe’nin birden yönetimi değiştirecek politikalarını doğru bulmuyordu. Bu grubun başını ise Mahfuz Nahnah çekiyordu.
- 1990 yılında İhvân çizgisinde, Hamas adında bir parti kuran Mahfuz Nahnah, Uluslararası Müslüman Kardeşler Konseyi'nin de üyesi olduğu için Cezayir’deki İhvân’ın resmî temsilcisi konumundaydı.
Aynı dönemde İhvân düşüncesinde Nahda ismini taşıyan başka bir parti de kuruldu. Abdullah Caballah öncülüğünde kurulan bu parti, Nahnah’ın resmî temsilci olmasından dolayı yerel bir hareket olarak kaldı. Küresel anlamda Cezayir’de İhvân’ın temsilcisi, Hamas Partisi’ydi.
Mahfuz Nahnah, bir konuşmasında Hamas Partisi’nin kademeli olarak hedefini şu sözlerle izah ediyordu:
“Bizim gelecek nesillere bırakmamız gereken bir miras var. Biz bu mirası bırakırsak onlar geleceğimizi inşa edebilir. Bu miras İslâm’a olan bağlılığımızdır. Amacımız dinimizi muhafaza etmek ve İslâmî harekete bağlı kalmaktır. İnsanları güzel dille ve hikmetle Allah’ın dinine davet edeceğiz. İlk önce kişiler değişecek. Değişen kişiler Müslüman aileleri oluşturacak. Aileler İslâm toplumunu oluşturacak. İslâm toplumu, İslâmî yönetimi getirecek ve hayalini kurduğumuz hilafete kavuşacağız. Hilafetin ardından tüm Müslüman toprakları özgürleşecek. Bizim hedefimiz budur.”
Darbe ve Sonrası
Takvimler 1992 yılını gösterdiğinde Nahnah’ın öngörüleri gerçekleşti ve ordu yönetime müdahale etti. İslâmî Selamet Cephesi’nin birçok yöneticisi tutuklandı. İradesine yapılan müdahaleyi kabullenmeyen Cezayir halkı sokaklara çıkarak protesto gösterilerinde bulundu. Protestolar zaman içinde çatışmalara dönüşerek Cezayir İç Savaşı başladı. Hamas hareketi, darbeyi kabullenmese bile savaşa dâhil olmayarak ve şiddeti reddederek yasallığını korudu.
1995 yılında Mahfuz Nahnah cumhurbaşkanlığına aday oldu. İslâmî Selamet Cephesi o dönemde yasaklıydı. Oyların %25’ini alarak Liamine Zeroual’in ardından ikinci oldu. Cephe’nin önemli bir oy oranına sahip olmasına rağmen Nahnah’ın ikinci olması, darbe sürecinde tarafsız kalmasına yönelik bir tepki olarak okunabilir. Aynı zamanda Cephe’nin darbeyle yönetimden indirilmesi halkın, İslâmî hareketi tekrar seçse bile uzun kalmayacağını düşünmesine sebep oldu.
1999 yılında yapılan seçimlerde tekrar aday olmaya çalıştı fakat yaş haddinden dolayı aday olamadı. Adaylıktan diskalifiye edilmesinde yaş haddinin yanı sıra farklı bahaneler de ileri sürüldü.
Hayatının son dönemlerinde lösemi hastalığına yakalandığı için politikadan geri kalarak dinlenmeye başladı. 2003 yılında aynı hastalıktan vefat etti. Cenazesinde binlerce kişi hazır bulundu. Mahfuz Nahnah seçilseydi Cezayir’de neler olurdu bilinmez; fakat kuşkusuz İhvân’ın Cezayir tecrübesinden çıkarılabilecek birçok sonuç var.