Eş-Şebab Örgütü

MEHMET YAVUZ
Abone Ol

Eş-Şebab, Somali hükümetini ve onu destekleyen yabancı askerî varlığını devirmek için savaşan en büyük militan örgütüdür. Bu grup, Somali’de “İslâmî” bir devletin kurulmasını hedeflemektedir. Eş-Şebab, Somali'de yerleşik olmasına rağmen, başta Kenya olmak üzere komşu ülkelerde de saldırılar düzenlemektedir. Eş-Şebab, askerî kanat olarak hizmet verdiği İslâm Mahkemeleri Birliği Örgütü'nden ayrıldıktan sonra Aralık 2006'da bağımsız bir organizasyon olarak ortaya çıktı. 2000'lerin sonlarından bu yana Eş-Şebab, El-Kaide’ye bağlılığını bildiriyor ve ABD, Kanada, Birleşik Krallık, Birleşik Arap Emirlikleri ve Afrika Birliği gibi birçok ülke ve uluslararası kuruluş tarafından terör örgütü olarak tanımlanmaktadır.

Tam adı Hareket Eş-Şebab el-Mücahidin (Mücahit Gençlik Hareketi) olan ve kısaca Eş-Şebab olarak bilinen bu örgüt, Somali ulusal hükümetini ortadan kaldırmayı amaçlayan ve yabancı güçlerin de ülkeden çıkartılması gerektiğini savunan silahlı bir harekettir. 2012 yılında El-Kide’ye bağlılığını bildiren örgüt, Somali’de “İslâmî” bir devletin kurulmasını hedeflemektedir. Eş-Şebab, ABD, Kanada, Birleşik Krallık, Birleşik Arap Emirlikleri ve Afrika Birliği gibi birçok ülke ve uluslararası kuruluş tarafından terör örgütü olarak tanımlanmaktadır.

Batılı güçlerin Somali'ye sürekli müdahalesi, Eş-Şebab gibi örgütlerin halk nezdinde taban bulmasına yol açıyor.

Ülkede 1991 yılında, 21 yıl süren Siad Barre askerî diktatörlüğünün son bulmasıyla başlayan iç savaş, akamete uğrayan barış girişimleri ve dış müdahalelerle birlikte güvenliği ve istikrarı zedelerken çeşitli silahlı grupların ortaya çıkmasına da neden oldu. Merkezi hükümetin kurulamaması birçok silahlı hizbin etkinliğini artırırken buna kabileler arası mücadele ve savaşlar da eklenince ülkede güven ve istikrar tesis edilemez duruma geldi.

  • İslâm Birliği Örgütü de bu dönemde ülkede etkisini artıran gruplardan biri oldu. İslâm Birliği Örgütü’nün 2004 yılında Etiyopya’da gerçekleştirdiği bombalı eylem sonucunda Etiyopya, örgütün elinde tuttuğu Luuq bölgesini ABD kuvvetlerinin de desteğiyle ele geçirerek örgütün varlığına son verdi.

İslâm Birliği Örgütü’nün dağılmasıyla birlikte hareketin tabanı ve radikal gruplar yeni bir arayış içerisine girdiler ve 2006 yılında İslâm Mahkemeleri Birliği Örgütü’nü (İMB - El İttihadil Mehakim El İslâmiye) kurdular.

Eş-Şebab örgütünün farklı kolları, kendi içinde bağımsız hareket eder.

Halk arasında çıkan uyuşmazlıkları “şeriat hükümleri çerçevesinde” çözmek iddiasıyla 11 yerel mahkemenin bir araya gelmesi ile 2006 yılında kurulan İMB’nin silahlı kanadını ise Eş-Şebab gibi örgütler teşkil etti. ABD, Etiyopya ve Geçici Federal Hükümet’e karşı olan İMB, kısa zamanda bazı din adamları ve çeşitli kabilelerin de desteğini alarak Somali’deki etki alanını genişletti. Haziran 2006’da ülkenin büyük bir bölümünü kontrolü altına alması ve Etiyopya gibi nüfusunun çoğunluğu Hristiyanlardan oluşan bir ülke ile sınırı paylaşması Etiyopya yönetimi açısından tehdit algısına dönüştü.

  • Bu bağlamda, 24 Aralık 2006’da Etiyopya kuvvetleri İMB’i ortadan kaldırmak için Geçici Federal Hükümet birliklerinin de desteğiyle Somali’ye müdahale edip Mogadişu’da kontrolü ele aldı ve fazla direnç gösteremeyen örgütün dağılmasını sağladı.

İMB’nin silahlı kanadını oluşturan Eş-Şebab Somali’nin güneyine çekilirken, Etiyopya ve Geçici Federal Hükümet’e karşı gerilla savaşı yürüterek direnmeye ve varlığını sürdürmeye devam etti. Etiyopya’nın Somali’ye müdahalesine ve 2007 yılında kurulan Afrika Birliği Somali Misyonu’nu (AMISOM) oluşturan barışı koruma güçlerine karşı mücadele veren örgüt, kısa bir süre içinde yerel halk ve kabilelerin de geniş desteğini alarak Somali’de faaliyet gösteren en güçlü ve etkili örgüt haline geldi.

Halkı koruma iddiasıyla Somali'ye konuşlandırılan yabancı askerler, Eş-Şebab'a yönelik sempatiyi artıran bir diğer unsur.

Temel hedefi, Somali’yi yabancı güçlerden kurtarmak ve bir “İslâm devleti” kurmak olan örgüt, Kenya’nın başkenti Nairobi’de kurulan daha sonra da Somali’ye taşınan Geçici Federal Hükümet ile de Etiyopya ve Batı ile iş birliği yaptığını öne sürerek savaşa girişti. Etiyopya güçlerinin temel hedeflerinden biri olan radikal dinî grupların varlığına son vermek için başlattığı müdahale, amacında başarısız olmuştur. Bunun yanı sıra Etiyopya kuvvetlerinin Somali’de gerçekleştirdiği evlerin yağmalanması, tecavüz ve işkence gibi çok sayıda insan hakkı ihlali, Eş-Şebab gibi örgütlerin tabanını genişletmesine ve güçlenmesine sebebiyet vermiştir.

Etiyopya’nın 2006-2009 yılları arasında Somali’deki varlığı Eş-Şebab’ın ideolojisini şekillendirmede, militan devşirmede ve operasyonel kabiliyetini artırmasında önemli bir etken olmuştur.

Siad Barre askerî diktatörlüğünden bu yana devam eden merkezi hükümet boşluğu, örgütün rahatça operasyon yapmasında ve kontrol ettiği bölgelerde kendi ekonomik ve siyasî sistemini kurmasında önemli bir başka etkendir.

Örgüt üyeleri, zaman zaman basına demeçler vermektedir.

2008 yılında ABD tarafından terör örgütü listesine alınan Eş-Şebab, Somali dışındaki ilk saldırısını 2010 yılında AMISOM güçlerine asker göndererek destek veren Uganda’nın başkenti Kampala’da gerçekleştirdi. Örgüt, ragby kulübünde dünya kupası maçını izleyenleri ve bir Etiyopya restoranını hedef alan ve 74 insanın ölümüne sebep olan iki ayrı bombalı terör eylemi düzenledi.

El Kaide
Mecra

2011 yılında, ülkenin büyük çoğunluğunda kontrolü elinde tutan Eş-Şebab’a karşı AMISOM güçlerinin liderliğinde başlatılan operasyonlarla örgüt Mogadişu dahil olmak üzere birçok şehrin merkezinden çıkarıldı. 2012 yılında El-Kide’ye bağlılığını bildirmesi ve El-Kide lideri Eymen el Zevahiri’nin açıklamaları, örgütün hem ideolojik hem de operasyonel yapısında birtakım dönüşümlere sebep oldu. 2012 yılına kadar sadece AMISOM güçleri ve Geçici Federal Hükümet’i hedef alıp Somali’de “İslâm devleti” kurmayı amaçlayan yerel bir hareket iken, El-Kide’ye bağlılığını bildirmesiyle Batı ülkelerini de hedefleyip “küresel cihat” söylemini ön plana çıkarmaya başladı.

  • Yabancı güçlere karşı kimilerine göre milli bir direnişi de temsil eden hareketin, El-Kide bağlantısı ile birlikte bu özelliğini giderek kaybettiği de belirtiliyor. Öte yandan Somalililerin büyük bölümünün Sufi olduğu bilinirken Eş-Şebab ise savunduğu Selefi ideolojiyle, halkın genelinden ayrılıyor.

Kenya'nın başkenti Nairobi'deki bir alışveriş merkezine Eş-Şebab tarafından düzenlenen terör saldırısı, örgütün meşruiyetinin halk tarafından sorgulanmasına yol açtı.

Eş-Şebab Hareketi’nin örgütsel yapılanmasına baktığımız zaman, adem-i merkeziyetçi bir yapı karşımıza çıkıyor. Kendi bölgelerini kontrol eden örgüt liderlerinin karar alma yetkisini elinde bulundurmasına imkan veren yapı, zaman zaman örgüt içi liderlik mücadelesinin yaşanmasına da sebep oluyor.

1 Eylül 2014’te ABD’nin gerçekleştirdiği drone saldırısında 150 örgüt üyesi ile birlikte ölen Eş-Şebab lideri Ahmed Abdi Godane’nin (Muhtar Ebu Zübeyr) yerine Ahmed Ömer (Ebu Ubeyde) geçti. Örgüt insan gücü ihtiyacını yerel kabilelerden ve ABD, Birleşik Krallık, Kenya ve Etiyopya gibi diasporada yaşayan Somalililerden sağlarken, 2012 yılında El-Kide’ye bağlılığını bildirmesiyle Ortadoğu başta olmak üzere başka birçok bölgeden kişi örgüte katıldı.

Eş-Şebab'ın Somali içinde gerçekleştirdiği saldırılarda çok sayıda sivil de hayatını kaybetti.

Herhangi bir çatışmanın tarafı olan bir örgütün motivasyonlarını analiz ederken ekonomik faktörleri de unutmamak gerekir. Çünkü örgüte katılan birey ve liderlerin farklı motivasyonları vardır. Bazıları ülkelerine yabancı güçler tarafından müdahale edilmesine karşılık, “adalet arayışı”ndan yola çıkarak örgüte katılırken, bazıları ise ekonomik ve siyasî pozisyonlarını daha da güçlendirmek için örgüte dahil olabilirler. Eş-Şebab Hareketi için de buna benzer farklı motivasyonlar görmek mümkün.

  • Zira yoksulluk ve kıtlıkla mücadele eden Somali gibi bir ülkede maddi kaynaklar son derece hayati. Örgütün temel ekonomik kaynaklarına baktığımız zaman ise, kontrol ettiği bölgelerde vergi adı altında zorla topladığı paralar örgütün maddi kaynaklarından birin oluşturuyor.

Örgütün diğer önemli ekonomik kaynaklarını ise Somali diasporasından gönderilen maddi desteklerin yanı sıra kömür ve şeker kaçakçılığından elde ettiği yıllık milyonlarca dolarlık gelir teşkil ediyor. Bu kaçakçılığın gerçekleşmesinde Kenya’ya göç eden Somalililerin de rolü büyük. Bazı yerel kabilelerden de ciddi destek alan örgüt, aynı zamanda 2012 yılına kadar kontrol ettiği Kismayo şehri ve limanından da ciddi bir ekonomik kaynak sağladı. Öte yandan Eş-Şebab Hareketi’nin El-Kide’ye bağlılığını bildirmesi, aynı zamanda örgüte finansal kaynak akışını da hızlandırdı.

Eş-Şebab örgütünün sivillere yönelik saldırıları, örgütün daha fazla askeri operasyonla muhatap olması sonucunu doğurdu.

El-Kide’ye bağlılığını bildiren Eş-Şebab’ın, bu tarihten sonra Somali dışındaki saldırıları da arttı. 21 Eylül 2013’de Kenya’nın başkenti Nairobi’de Westgate Alışveriş Merkezi’ne saldırı düzenleyen dört Eş-Şebab üyesi 67 kişinin ölümüne sebep oldu. Ardından 2 Nisan 2015 tarihinde, yine dört Eş-Şebab üyesi tarafından Kenya’nın Garissa şehrindeki Garissa Üniversitesi’ne düzenlenen saldırıda 148 kişi hayatını kaybederken, bu eylem Eş-Şebab’ın bu ülkede gerçekleştirdiği en kanlı saldırı oldu.

Okullara savaş açan örgüt: Boko Haram
Mecra

Kenya’nın Somali’de asker bulundurmasından rahatsız olan örgüt, bu tarz terör saldırılarıyla AMISOM’a askerî destek veren ülkeleri de tehdit ediyor. Somali’de ise birçok kanlı eyleme imza atan örgütün, 14 Ekim 2017 tarihinde bomba yüklü kamyon ile düzenlenen ve 587 kişinin hayatını kaybetmesine yol açan, Somali tarihinin en kanlı saldırısının da faili olduğu belirtiliyor.

Eş-Şebab türü örgütler, sadece askerî müdahalelerle yok edilemez; sosyal, siyasî ve ekonomik alanda problemler devam ettikçe, benzer örgütler de yaşamaya devam edecektir.

Örgütün şehir merkezlerinde kontrolü kaybetmesi ve son yıllarda örgüte yönelik artan iç ve dış baskılar, örgütün finansal ve operasyonel kapasitesini ciddi oranda kaybetmesini sağladı.

Bombalı eylemlerle AMISOM askerleri ve hükümet yetkililerini ve bürokratları hedef alırken birçok sivil insanın da yaşamını kaybetmesi, yerel halk tarafından örgüte yönelik sempatinin azalmasına neden oldu. Merkezi hükümetin giderek güçlenmeye ve AMISOM kuvvetlerinin de kademeli olarak çekilmeye başladığı bir dönemde Eş-Şebab’ın nasıl konumlanacağı Somali’nin geleceği ve istikrarı için önemli bir mesele olarak duruyor. Bununla birlikte örgüte karşı elde edilen askerî başarıları politik, sosyal ve ekonomik reform süreçleri takip etmezse, Eş-Şebab’ın Somali’de varlığını sürdürmeye devam etmesi hiç de zor görünmüyor.