Esed rejiminin Han Şeyhun'daki kimyasal silah saldırısının üzerinden 7 yıl geçti

HABER MASASI
Abone Ol

Esed rejiminin 4 Nisan 2017 tarihinde İdlib'in Han Şeyhun ilçesine düzenlediği kimyasal silah katliamında 100 kişi ölmüştü. Aradan geçen yıllar ne saldırıların acısını azalttı ne de faillerin yargılanma sürecine yol hazırladı.

Suriye'de Beşşar Esed rejimi güçlerinin İdlib'in Han Şeyhun ilçesine düzenlediği kimyasal silah saldırısının üzerinden 6 yıl geçse de siviller katliamı unutamıyor.

  • Esed rejimi, 4 Nisan 2017'de İdlib'in güneydoğusundaki Han Şeyhun'a kimyasal silah saldırısı düzenlemiş, 100'den fazla sivil hayatını kaybetmişti.

Beşşar Esed rejimi ve Rusya'nın hava saldırılarına uğrayan Han Şeyhun, tümüyle yıkılmış yan yana binalar ve tahrip olmuş yollarıyla harabeye dönmüştü.

Katliamdan sonra rejim ve destekçilerinin, yoğun saldırılarla yerle bir ederek Han Şeyhun'u ele geçirmesiyle ilçede yaşayan sakinler, hâlâ, İdlib'in kuzeyinde, Suriye-Türkiye sınır hattındaki kamplarda yaşamlarını sürdürmeye devam ediyor.

İlçe sakinlerinden aktivist Alaa Hammud, AA muhabirine, 4 Nisan 2017 saat 06.00 sularında bombardıman sesiyle uyandıklarını söyledi.

Hammud, "Saldırının hemen ardından olay yerine koştuk. Kapıları çaldığımızda kimse açmıyordu. Kapıları kırıp içeriye giriyorduk. Ailecek boğularak öldüklerini görüyorduk." dedi.

Hava saldırıları ve çatışmalar yüzünden hayalet şehre dönen Han Şeyhun.

Düzenlenen saldırıda 100'den fazla sivilin yaşamını yitirdiğini, yaklaşık 500 sivilin de gazdan etkilendiğini belirten Hammud, şöyle devam etti:

"Han Şeyhun ilçe sakinleri olarak bu tarihi unutmamız mümkün değil. Her yıl bu korkunç sahneyi hatırlıyoruz. Tek isteğimiz kendi topraklarımıza dönmek ve rejimin yaptıklarını haykırarak kınamak."

Hammud, "Saldırı olan bölgede sadece siviller yaşıyor. Sadece ben, bombardımandan (gazdan) etkilenen 20'den fazla kadın ve çocuğun hastaneye kaldırılmasına yardım ettim." ifadelerini kullandı.

  • Anne ve babalarının kucaklarında uyuyan çocukların, kimyasal saldırı nedeniyle boğularak öldüğünü gördüklerini belirten Hammud, "Evlerinden çıkmaya çalışırken kapı ağzında düşen insanları gördüğümüzü hatırlıyorum. Bu anları ne ben unuturum ne de Han Şeyhun halkı." diye konuştu.

En kısa zamanda kendi topraklarına dönmeyi hayal ettiklerini dile getiren Hammud, "Bize kimyasal silahlar, füzeler ve misket bombalarıyla saldıran cani Esed'den hesap sorulmasını istiyorum." dedi.

İdlib'in güneyinde yoğun saldırıya maruz kalan bölgelerde yaşayan Suriyeliler, Türkiye sınırına yakın bölgelere göç etti. Göç eden siviller, İdlib'in kuzeyinde, Suriye-Türkiye sınır hattındaki kamplarda yaşamlarını sürdürmeye devam ediyor.

Han Şeyhun'un önemi

İdlib'in güneyindeki Han Şeyhun ilçesi, 2014'ten itibaren askerî muhalifler ve rejim karşıtı silahlı grupların kontrolündeydi.

Söz konusu ilçe, 4 Nisan 2017'de Esed rejiminin kimyasal silahlı katliamıyla en az 100 kişiyi öldürmesinin ardından dünya gündemine oturdu.

Bunun üzerine ABD, 7 Nisan'da rejime ait Şayrat Askerî Hava Üssü'nü vurarak rejime sınırlı tepki gösterdi.

Türkiye, Rusya ve İran, 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında Han Şeyhun'u da içeren alanı İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi ilan etti.

Ancak tüm bunlar, Han Şeyhun'u Esed rejimi ve destekçilerinin yoğun saldırılarının hedefi olmaktan kurtaramadı.

Saldırılarda, uluslararası hukuk tarafından yasaklanan oldukça zehirli bir kimyasal olan sarin gazı kullanıldı.

Birleşmiş Milletler ile Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü ortak soruşturma misyonu (JIM),19 Nisan 2017'de Han Şeyhun'da sarin gazı kullanıldığını, 27 Ekim 2017'de de saldırının rejim tarafından düzenlendiğini teyit etmişti.

Uluslararası hukuk nezdinde savaş suçu işlediği ortaya koyulmuş olsa da katliamın sorumluları, Rusya'nın engellemesi üzerine Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanamadı.

Esed rejimi güçleri, Ağustos 2019'da ilçeyi Rusya'nın yardımıyla hiç sivil kalmaması pahasına ele geçirdi.